ABD günah keçisini buldu: Nusra Cephesi

ABD yönetimi El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan El Nusra Cephesi’ni terörist örgüt ilan etti. Bir açıdan onlarca katliamdan sorumlu olan Nusra Cephesi’nin işlediği suçlara bunca zamandır göz yumduğunu da itiraf eden ABD yönetimi, diğer İslamcı çeteleri ise “meşru” bulduğunu açıklamış oldu.

ABD yönetimi beklendiği gibi El Nusra Cephesi adlı yapıyı terör örgütü ilan etti. Irak El Kaide’sinin kolu olduğu gerekçesiyle terör örgütü kapsamına alınan El Nusra Cephesi, 23 Ocak 2012’de resmen kurulduğunu ilan edilmesinden bu yana onlarca katliamın sorumlusu olarak gösteriliyor. Bütün El Kaide teşkilatları gibi sık sık intihar saldırılarına başvuran El Nusra Cephesi, özellikle Halep, İdlip ve Şam kırsalında aktif. Çok sayıda sivilin ölümünden sorumlu olan örgüt, Suriye’de son bir yılda gerçekleştirilen 42 intihar saldırısının sorumluluğunu üstlendi.

ABD kime destek olduğunu itiraf ediyor
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada şunlar söylendi:

"El Nusra Cephesi Kasım 2011’den bu yana Şam, Halep, Hama, Dera, Humus, İdlib ve Deyrezzor gibi büyük kentlerin merkezleri de dahil, yaklaşık 600 eylemin –bu eylemler 40’ın üzerinde intihar saldırısından, hafif silahlar ve patlayıcı maddelerle yapılan saldırılara kadar uzanmaktadır- sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu saldırılarda sayısız masum Suriyeli öldürülmüştür. El Nusra Cephesi bu saldırılarla kendisini meşru Suriye muhalefetinin bir unsuru gibi resmetmesine karşın, aslında bu, Irak El Kaidesi’nin habis amaçları uğruna Suriye halkının mücadelelerini çalma girişimidir. Irak El Kaidesi Emiri Ebu Dua, hem Irak El Kaidesi’ni hem de El Nusra’yı kontrol etmektedir. Ebu Dua, 3 Ekim 2011’de Dışişleri Bakanlığı’nın E.O. 13224 sayılı kararıyla ve 5 Ekim 2011 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla [terörist] olarak belirlenmiştir. Ebu Dua, El Nusra’nın emiri Ebu Muhammed el Cevlani’ye strateji alanında rehberlik de etmektedir ve el Cevlani’yi Suriye’deki operasyonlara başlanmasıyla görevlendirmiştir.”

El Nusra Cephesi’nin El Kaide’yle bağlantısı konusunda oldukça ayrıntılı bilgiye sahip olduğu anlaşılan ABD’nin bir yılı aşkın bir süredir sivilleri katleden bu örgütün yaptığı eylemlerin tek bir tanesini dahi kınamadığı biliniyor. Benzer şekilde Birleşmiş Milletler de Suriye yönetiminin, aralarında El Kaide mensupları da bulunan, ülke dışından gelen İslamcı militanlarla ilgili bilgi ve belgelere dayanarak, ülkenin bir uluslararası terörizm sorunuyla karşı karşıya olduğunun kabul edilmesi taleplerini görmezden geldi.

Şimdi ise muhalefetin siyasi ve askeri kanatlarını yeniden organize etmeye çalışan ABD’nin “sorun kaynağı” olarak gördüğü El Nusra Cephesi gibi bazı grupları “günah keçisi” ilan ettiği görülüyor. Bu hamlenin muhalefetin geri kalanını daha sıkı bir biçimde kontrol etmek ve aklamak üzere yapıldığı konusunda ise hiçbir kuşku bulunmuyor.

Hazine Bakanlığı’nın skandal kararı
ABD Dışişleri Bakanlığı’yla eş zamanlı olarak Hazine Bakanlığı da El Nusra Cephesi’nin bazı liderleri hakkında yaptırım kararı aldı. El Nusra Cephesi’nin dini ve askeri lideri olduğu söylenen Meysar Ali Musa Abdullah el Cuburi ve örgütün kurucuları arasında yer alan Anas Hasan Hattab, hakkında yaptırım kararı alınan örgüt liderleri oldu.

Sivillere yönelik bombalı saldırılarıyla, yaptığı işkence ve infazlarla gündeme gelen El Nusra Cephesi’nin yöneticileriyle ilgili hayli “seçici” bir yaptırım kararı alan ABD yönetimi, aynı karara Suriye yönetimi tarafından yönlendirildiğini iddia ettiği Şebbiha ve Şabi Ordusu’nu bir bütün olarak dahil etti. Suriye yönetimi muhaliflere karşı ordu ve güvenlik güçleri dışında herhangi bir yapı oluşturduğu iddialarını hiçbir zaman kabul etmedi. Ancak Sünni grupların saldırılarına karşı Alevilerin ve azınlıkların silahlandığı yönünde iddialar mevcut.

Suriye karşıtı medya kampanyası kapsamında ise Beşar Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın kontrolünde Alevi milislerden oluşan bir paramiliter güç olduğu ve “şebbiha” adı verilen bu gücün katliam yaptığı propagandası sürekli gündemde tutuldu.

ABD Hazine Bakanlığı’nın sözde El Nusra Cephesi liderlerine yaptırım uygulayan kararının büyük bir bölümü ise şebbiha ve Şabi Ordusu hakkında. El Nusra Cephesi önderlerinden birçoğu kararda anılmamış olmasına rağmen, bu iki sözde paramiliter kuvvet “kurumsal” olarak karara dahil edildi. Üstelik bu güçlerin “suçları” arasında sayılanlar da alınan yaptırım kararlarının niteliği konusunda fazlasıyla ipucu sunuyor. Karara göre Şabi Ordusu’na yöneltilen suçlama şu şekilde:

“Şabi Ordusu Suriye hükümeti tarafından kontrol edilen bir milis gücü ve Suriye ordusu ve güvenlik kuvvetleriyle birlikte Suriye muhalefetine karşı, muhalefet mensuplarının ölümüne ve yaralanmasına neden olan ortak operasyonlardan sorumlu.”

Yani ABD yönetimine göre, muhaliflerin insan öldürmesi “meşru” ancak Suriye yönetimine bağlı güçlerin muhalifleri öldürmesi ya da yaralaması gayrımeşru!

Karar şöyle devam ediyor:

“Suriye’deki Şabi Ordusu milislerinin oluşturulmasına ve eğitilmesine, Esad yönetimine destek olmak ve Suriye devlet güçleri üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla İran yardımcı oldu. 2012 ortalarından bu yana İran’ın İslam Devrimi Muhafızları – Kudüs Gücü ve Hizbullah, Şabi Ordusu’na eğitim, danışmanlık ve silah temin etti. İran, milislere düzenli olarak milyonlarca dolar tutarında fon sağladı.”

Bir kez daha, bunlar iddialar… Ancak bu iddiaların doğru olduğu bile varsayılsa, durum değişmiyor. ABD, Batı devletleri, Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan gibi güçler muhaliflere para, silah, eğitim sağladıklarında meşru, İran ve Hizbullah Suriye yönetimine yardım ettiğinde gayrı meşru… Üstelik bunlardan birincisi zaten açık açık yapılıyorken, ikincisine ilişkin bugüne kadar somut bir bulgu ortaya çıkmış değil.

Nusra Cephesi terörist, diğerleri sütten çıkmış ak kaşık!
Muhaliflere meşruiyet kazandırmak üzere en kötü şöhretli İslamcı çeteyi günah keçisi ilan etmek oldukça basit bir taktik. El Nusra Cephesi’ni terörist örgütler listesine dahil eden ABD yönetimi, aynı örgütün Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte gerçekleştirdiği pek çok eylem konusunda ise sessiz.

Bu eylemlerden bir tanesi de ekim ortalarında Halep’teki hava savunma ve Scud füzesi üssüne gerçekleştirilmişti. El Nusra Cephesi, Çeçen mücahitler ve ÖSO tarafından düzenlenen eylemin ilginçliği ise, ne Scud füzelerinin ne de hava savunma silahlarının uçağı bulunmayan muhaliflere karşı kullanılmasının mümkün olmamasıydı. Yani ÖSO ve El Kaide el ele verip, Suriye’yi dışarıdan gelecek saldırılara karşı savunmasız kılmak için eylem gerçekleştirmişlerdi.

ÖSO ve Nusra Cephesi’nin bunun gibi pek çok eylemde birlikte çalıştıkları biliniyor. ÖSO çatısı altındaki pek çok grubun da Nusra Cephesi’ni hiç aratmayacak eylemlere imza attıkları da biliniyor. Ancak bunlardan biri ABD’ye göre terörist, diğerleri ise “devrimci”…

(soL-Dış Haberler)