Yunanistan’ın güncel siyasi durumu üzerine sorular ve yanıtlar

"Yunanistan’ın turizm sektöründeki büyüme 'iki Yunanistan' olduğunun en açık kanıtıdır: En popüler adalardaki lüksün, servetin, unutulmaz tatillerin Yunanistan’ı ve bütün sene çalışan ama tatil yapamayan veya giderek esnekleşen turizm 'endüstrisinin' kötü koşullarında çalışan işçilerin Yunanistan’ı."

Çeviri: Eren Karaca

soL'un Notu: Bu yazı, Yunanistan Komünist Gençliği (KNE) merkez komitesinin yayın organı olan aylık Odigitis dergisinin uluslararası baskısından (Ekim 2017) alınmıştır.


Uluslararası gelişmeleri takip eden bir gencin, şu anda Yunanistan’daki durumun ne olduğunu merak etmesi ve Yunanistan’ın “sol” bir partiye devredilmiş olduğu son iki yıla dair özel bir ilgi duyması kaçınılmaz. Bu parti (SYRIZA), halkın haklarını ve kazanımlarını ezip geçen 2 yeni memorandum ve birçok acımasız yasa geçirdi. Oylanan yasaların sonucu olarak da “hepimizin yararına olacak bir büyüme sürecine giriyoruz” duyurusunu yaptı. Peki durum böyle mi? Bu yazıda, sıkça sorulan üç soru üzerinden Yunanistan’da gerçekten durumun ne olduğu ve Yunanistan Komünist Partisi’nin (KKE) önerdiği üzere bu durumdan halk yararına nasıl çıkılacağı sorularına yanıt vermeye çalışacağız. 

Yunanistan’da son 2-3 yıldır sol kökenli yeni bir hükümet var. Ülke yönetiminde bir fark yaratmadılar mı? Bu durum ülkenin daha “adil” yollarla büyümesi için bir fırsat değil mi?

SYRIZA (yeni sosyal demokrasi) ve ANEL (milliyetçi parti) hükümetinin, Yunanistan burjuvazisine prim vermek ve sermaye yararına yasalar çıkarmak konusunda eski hükümetler, yani ND (liberal parti) ve PASOK (klasik sosyal demokrasi) kadar çabaladığı bir gerçek. Şimdilerde hükümetin sürekli dile getirdiği “memorandumlardan çıkıyoruz” lafı doğruları yansıtmıyor. Çünkü hem Komisyon yıllarca göreve devam edecek, hem de ülkenin büyüyeceği iddiasıyla burjuvazinin krizden çıkmasını kolaylaştıran halk karşıtı memorandum kararları uygulamadan kalkmayacak.

Peki bu büyüme, Çipras ve ortaklarının işçi sınıfı ve yoksul kesimlere yaymaya çalıştığı büyüme ile aynı mı? “Kimin için büyüme?” sorusunu ortaya atalım. Tekelci gruplar vergi muafiyetlerinden, devlet yardımlarından, büyüme yasalarından, serbest emekten yararlanırken, halk düşük ücretler, emeklilik ve sağlık haklarındaki kesintiler, işsizlik ve vergi artışları ile karşılaşıyor. Tüm bunlar, büyümenin sınıfsal bir karakteri olduğunun kanıtıdır. Büyüme ya tekeller içindir ya da halk.

Bu gerçeğin en güncel örneklerinden biri, Saronik Körfezi kıyılarında petrol kirliliğine yol açan, ülkenin en büyük limanı Pire’de batan tankerdir. Tıpkı öncekiler gibi bu hükümet de, Pire limanını bir “giriş kapısı”, “geçiş merkezi” olarak reklam malzemesi yapmıştı. Ancak gemi seferleri ve son zamanlardaki kirlilik durumu gösteriyor ki hükümet, bakanlık izinleri ile limanı eski gemilerin değerlendirilmesi için gemi sahiplerine bırakmış. Yerel halk ise, gıda sorunu gibi bu kirliliğin yarattığı trajik sonuçlarla başbaşa kalıyor.

Meclis’te KKE, yayılan bu deniz kirliliği meselesini gündeme getirmiş ve suçluların tespit edilmesini istemişti. Partinin bölgedeki örgütleri, olayın en başında harekete geçmiş ve işlenen suça karşı Pire’de PAME’nin [Tüm İşçilerin Militan Cephesi] hareketlenmesine destek vermiştir.

Ama Yunanistan’da, her yıl milyonlarca turistle kanıtlanan turizm sektörü gibi büyüyen sektörler de var.

Turist sayısı her geçen yıl artıyor. 2017’nin ilk yarısında, bir önceki yılın rakamlarına göre %6,6 bir artış var ve turist sezonu giderek uzuyor. Bu durumun, özellikle otelciler, gemiciler, restoran zinciri sahipleri gibi büyük sermayenin bir kısmına yaradığı gerçek. Ancak halk için aile tatilleri halen lüks olmaya devam ederken, genç nüfusun büyük bir kısmı, çoğu zaman izin günü olmadan, kötü koşullarda kalarak, otellerde ve restoranlarda sözümona “sezonluk” ama 7 ay boyunca çalışıyorlar. Milyonlarca turist tam anlamıyla sektörde çalışan işçilerin üzerine basarak gelip geçiyor.

Yunanistan’ın turizm sektöründeki büyüme “iki Yunanistan” olduğunun en açık kanıtıdır: En popüler adalardaki lüksün, servetin, unutulmaz tatillerin Yunanistan’ı ve bütün sene çalışan ama tatil yapamayan veya giderek esnekleşen turizm “endüstrisinin” kötü koşullarında çalışan işçilerin Yunanistan’ı.

Yazın KNE, Gıda, Turizm ve Otel Emekçileri için Pan-Hellenik Eylem Günü düzenledi. 36 sektör ve işyeri sendikası ile, toplu iş sözleşmeleri ve ülkenin işsizleri konularına eğilen ortak eylem ve müdahaleler örgütlendi.

Çalışma ilişkilerinde esnekliğin artması işsizliği düşürmek için bir fırsat olamaz mı? Hükümet açık açık işsizlik oranlarını düşürdüğünden söz ediyor.

Bu, SYRIZA-ANEL hükümetinin iş yerlerinde esneklik ve hareketliliği iyi göstermeye çalışmak için kullandığı bir argüman. Elbette, hükümetteyken benzer istihdam biçimleri uygulayan ND gibi diğer burjuva partileri de bu politikaların destekçisi. Esneklik, işsizlikle mücadele etmek için bir önlem olamaz çünkü işçi düzen tarafından sömürülmekte ve çoğu zaman gıda ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarını bile karşılayacak ücreti alamamaktadır. Bu, işsizliğin “geri dönüşümü”dür. Gerçekler, AB’nin kurallarını benimseyen Memorandumlarla işçi düşmanı yasalar uygulamaya çalışan hükümetin söyledikleriyle ters düşmektedir.

Yazın Rizospastis’te, turizm sektöründeki iş adamlarının kârlarını arttırabilmeleri için tam 14 farklı “esnek” istihdam uygulayabildiklerini açığa çıkaran bir çalışma yayımlanmıştı. Kapitalistler ülkemizdeki turist “bolluğundan” kâr elde etmeye devam ediyorlar, ancak bu sektörde çalışan gençlerin çoğu evlerine dönüyor, işsizlik fonu alıyor ve alabilirlerse gıda yardımlarıyla yaşıyorlar. İşsizlik hâlâ burada ve genç nüfus içerisinde artmaya devam ediyor. Eurostat resmi rakamlarına göre her iki gençten biri işsiz (%45,5).

Esnek istihdam ve işsizlik en çok genç nüfusa “ayrıcalık” tanıdığı için, 43. KNE-Odigitis Festivali’nde bu sene KNE, Gıda ve Turizm Sendikası başkanını konuşmacı olarak davet ettiği Genç İşçiler ve İşsizler etkinliği düzenledi. Etkinliğin konusu ise “esneklik, işsizlik ve sömürü kuşağından devrimci kuşağa” oldu.

İşsizleri korumak, makul yardımlar ve sağlığa erişim sağlamak üzere yasa tasarısı hazırlayan ve hatta işsizliği azaltabilecek tasarıları destekleyen meclisteki tek parti KKE’dir. Ancak her zaman söylediğimiz gibi, hem işsizliği hem de yoksulluğu, savaşları, sömürüyü yaratan bu düzen devrilmelidir.