'Yunanistan kurtarma programından çıktı ama halk umutsuz'

Yunanistan, yıllar sonra IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu'ndan oluşan Troyka'nın 'kurtarma' programından resmen çıktı. Fransız Liberation gazetesi, kemer sıkma politikalarının yoksullaştırdığı ülkeye ilişkin bir değerlendirme yayınladı.

Haber Merkezi

Yunanistan, yıllar sonra IMF, Avrupa Merkez Bankası ve Avrupa Komisyonu'ndan oluşan Troyka'nın "kurtarma" programından resmen çıktı. Programın resmen sona ermesiyle birlikte Yunanistan'a ilişkin ekonomik ve sosyolojik değerlendirmeler basında sıkça yer bulmaya başladı.

Sosyal demokrat çizgide yayın yapan Fransız Libération gazetesi de, kemer sıkma politikalarının yoksullaştırdığı ülkeye ilişkin geçtiğimiz Pazar günü bir değerlendirme yayınladı.

Galatasaray Üniversiteli öğrencilerin soL için çevirdiği ve Yunanistan halkının içerisinde bulunduğu duruma ilişkin önemli verilerin paylaşıldığı "Yunanistan: Bunalımın ardından şimdi de umutsuzluk" başlıklı makaleyi okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:

Aleksis Çipras ülkenin ekonomik yardım programının tamamlandığını iddia etse de, Yunan halkı durumdan hala umutsuz. Emekli aylıklarının düşüklüğü, genç nüfusun yurtdışına göçü, doğum oranlarının ülke tarihinin en düşük seviyesine gerilemesi gibi göstergeler endişe verici bir duruma işaret ediyor.

56 yaşındaki Virginia, "Biz Yunanlar bu krizi asla atlatamayız" diyor. Emlak ofisinde meslektaşı Athina ile ülkenin üçüncü kurtarma planının tamamlanmasını tartışıyorlar. Aleksis Çipras’ın açıklaması ikisinin de canını sıkmış: Ona göre ülkenin avro bölgesinden çıkmasını engellemek için imzalanan ve görüldüğü üzere daha çarpıcı sonuçlara yol açan "memorandum dramının son perdesi artık kapandı". 
Çipras "toplumun yeni ufuklara yelken açacağını" söyleyedursun, Virginia buna inanmıyor: "Keyfim korkunç derecede kaçık." Ona göre artık tek seçenek var: "Çekip gitmek, çünkü Yunanistan'ın geleceği yok." Bunu Atina’da okuyan büyük oğluna da tekrarlıyor. Lisans eğitimini sürdürmek üzere Fransa’ya yerleşen küçük oğlu için ise "iyi etti" diyor.

Gelecek kaygısı, sınıf düşme endişesi ve ülkeyi terk etmenin tek çıkış yolu olduğu algısının sonucunda gittikçe daha fazla Yunan, ülkesinin halinden ümidi kesiyor. 2010’dan beri pek çoğu 25 yaşın altında olmak üzere, 10 milyonluk nüfustan 300 ila 500 bin arasında kişi ülkeden göç etti. Bu eğilimin başlangıcı aynı zamanda şiddetli kemer sıkma önlemlerini içeren ilk kurtarma paketinin kabul tarihi ile çakışıyor. 

Ülkenin ekonomisi çökmüş durumda. Sekiz sene içinde Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki yüzde 25’lik düşüşün etkisini anlamak için tek bir örnek yeterli. 10’dan az çalışanı olan 900 bin şirketin yarısı kapandı. İşsizlik 2010’da yüzde 10 iken Temmuz 2013’te yüzde 27,9 ile zirveye ulaştı, şu anda yeniden yüzde 20 seviyesinin altına inmiş olsa da 25 yaş altı işsizlik ortalamanın iki katı. 

İşsizlik tazminatının kişi başı en fazla aylık 360 avro, 4 kişilik bir aile için ise 504 avro olduğu Yunanistan’da işsizler yoksulluk sınırının üstünde pamuk ipliği ile tutunuyor. İşten çıkarılmadan sonra en fazla 1 sene boyunca işsizlik yardımı ödeniyor. Bunun sonucu olarak iş arayanların sadece yüzde 8’ine yardım ödeniyor. Geri kalanlar için ailelerinden destek almak, varsa taşınmazlarını satmak ya da ellerindeki imkanlarla idare etmekten başka seçenek kalmıyor.

YARI ZAMANLI ÇALIŞMA

Virginia, Yunan halkının durumunu şöyle açıklıyor: "Yunanlar mallarını, dairelerini, evlerini ucuz fiyatlara elden çıkarıyorlar, yabancılar da bu mülkleri çok uygun fiyatlara almış oluyorlar. Yunanlar bunu içlerinden gelerek ya da istedikleri için yapmıyor; gelirleri giderek düşüyor, vergilerini ödeyemiyor, evlerini daha fazla ellerinde tutamıyorlar."  

Son 8 yılda gelirler iyice düştü. Ücretler ortalama yüzde 35 oranında azaldı. 2010 yılında 750 avro olan asgari ücret 586 avroya düştü, hatta 25 yaşın altındaki gençler için bu rakam 510 avroya kadar geriledi. Yarı zamanlı ya da süreli çalışma koşulları ise yoksulluktan ve bu istikrarsız durumdan kurtulmaya yetmiyor. Bugün, 1,7 milyon çalışanın üçte biri, ulusal yoksulluk sınırının (380 avro) biraz üzerinde, ayda 394 avroya yarı zamanlı olarak çalışıyor.

Artık eski huzurlu günleri düşünmek ya da hayal etmek Yunan halkı için zor. Çünkü iyi bir emeklilik talebi olasılığı bile giderek azalıyor. 2010’dan beri emekli olma oranı yüzde 27 azaldı, şu anda ise bu oran ortalama yüzde 45. On beş yıllık katılım payı için asgari emekli maaşı 345 avro, yani yoksulluk sınırının altında. 

"Annem 20 yıl katılım payı ödedi ve 400 avro ile emekli oldu, bu parayla nasıl yaşayacak?" diye yakınıyor Athina. Aslında bu soru başka bir gerçekliği barındırıyor: Aileler, iflasın eşiğindeki devletin kendilerine devrettiği toplumsal denge rolünü nasıl devam ettirebilir? Bu çok acil bir mesele, çünkü "Yoksulluk; toplumsal uyum ve Yunan ekonomisi için bir bombadır" diyor Atina Panteion Üniversitesi'nden emekli ekonomi profesörü Savas Robolis. 

KAYGI GİDERİCİLER VE ANTİ-DEPRESANLAR

Sosyal kriz toplumsal hayattaki krizden kaynaklanıyor. Avrupa’nın bu küçük kesiminde yürütülen anketler, 2000’den bu yana depresyon olgusunda, dahası intiharlarda patlama yaşandığını ortaya çıkarıyor. Bu, sermayenin çirkefini doğruluyor. 

Atina Kapodistriyan Üniversitesi araştırmacıları, çalışmaları boyunca akıl sağlığı ilaçlarının (2010-2014 arası 35 kat), kaygı gidericilerin (19 kat), ve anti-depresanların (11 kat) tüketiminde patlama tespit etti. Ülke, gelecek öngörüsünün olmayışının gündelik endişelere eklendiği ortaklaşa bir depresyon yaşıyor. 

Araştırma şirketi Nielsen'in kamuoyu yoklaması, 10 Yunan’ın 7’sinden fazlasının önümüzdeki 12 ayda ülkenin krizden çıkacağına inanmakta tereddüt ettiğini ortaya koyuyor. Sonuç: Eğlence, gece hayatı ya da giyim harcamaları içinde debelenmeye devam ediyorlar. 

Atina Emek Merkezi tarafından yürütülen bir diğer kamuoyu yoklaması gündelik sıkıntıyı tasvir ediyor. Ailelerin yüzde 43’ü konutlarını ısıtacak imkanlarının olmadığını dile getiriyor, yüzde 52’si 500 avroluk beklenmedik bir  harcamayı karşılamayacaklarını söylüyor ve yüzde 49’u tatile gidemediğini belirtiyor. Son olarak ücretlilerin "sadece" yüzde 42,5’i maaşlarını geç alıyor.

Birçok kişinin planları bozuluyor. Athina annesinin evine döndü, eski sevgilisi Almanya’ya taşındı. Evlilik ve çocuk planları rafa kalktı. Bununla birlikte, doğurganlık oranı 2010’da bir kadına 1,8 çocuk iken 2018’de 1,3’e düştü. Avrupa’nın ve daha geniş bir coğrafyanın en düşük seviyesi. Kuşakların yenilenmesi için oldukça yetersiz. Savas Robolis, oran 1,5 olsa bile bugün 10,8 milyon olan nüfusun 2060’da 8,6 milyondan fazla olmayacağını açıklıyor.

Ve bu nüfus azalışının ekonomik gelişme ve finansal gerileme üzerinde etkileri olacak. Bu sebeple, emek pazarını dengeleyebilmek için hükümet birtakım teşvikler kullanmayı umuyor. Kısacası, harap  olmuş bir Yunanistan’da yeniden umut yaratmayı deniyor. Bu sırada, Ta Nea –muhalefete yakın bir gazete- ironi yapmayı tercih ediyor.: “21 Ağustos (…) Yardım planı sona erdi. Kabus devam ediyor." 

Virginia ve Athina emlakçının kepengini kapatırken başka bir şey söylemiyorlar: "Ülke yabancılar için bir süper markete dönüştü ve biz ucuz işgücüyüz."