WP: ABD Obama'dan beri Kuzey Kore konusunda duymak istediğini duyuyor

Washington Post’ta yayımlanan bir makalede ABD’nin Obama döneminden beri Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti yetkililerinin söylediklerini dinlemediği, sadece duymak istediklerini duyduğu ileri sürüldü. Makaleye göre KDHC liderinin asıl isteği ülkesinin bir nükleer güç olarak “tanınması”. Washington ise bunu Trump’ın müzakere başarısı olarak sunuyor.

Dış Haberler

Washington Post gazetesinde yayımlanan bir makalede, Obama döneminden beri ABD’nin Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin (KDHC) sözlerini işine geldiği gibi yorumladığı ileri sürüldü. Makalede KDHC’nin nükleerden arınma sözü vermediği, Trump-Kim zirvesinin KDHC’nin tanınmasıyla sonuçlanacağı iddia edildi.

Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlanan Jeffrey Lewis imzalı makalede, KDHC ile Obama döneminde yapılan müzakereler hatırlatılarak şimdi de, o dönemde de Washington’un söylenenleri kendi duymak istediği gibi yorumladığı ileri sürüldü.

ABD’nin yeni ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’un “Kuzey Kore ile Libya-tarzı bir anlaşma arayışında oldukları”nı ifade ettiği hatırlatılan yazıda, bu açıklama KDHC lideri Kim ile ABD Başkanı Trump’ın beklenen buluşmasını sabote etmeye yönelik kasti bir çaba olarak değerlendirildi.

Libya lideri Kaddafi’nin ve Irak lideri Saddam’ın nükleer silahsızlanmayı kabul etmelerinin ardından öldürülmelerinin hatırlatıldığı makalede, Bolton’un açıklamasının nükleer silahlardan arınmış bir dünyanın güvenliği konusunda pek de etkili bir açıklama olmadığı yorumuna yer verildi.

‘MÜZAKERELERİN İPTALİNİN NEDENİ LİBYA BENZETMESİ'

Geçen hafta Güney Kore ile müzakereleri iptal eden ve ABD ile 12 Haziran’da Singapur’da yapılması planlanan zirveyi de iptal edebileceğini bildiren KDHC, bunun nedeninin ABD ve Güney Kore tarafından düzenlenen provokatif askeri tatbikatlar olduğunu açıklanmıştı.

Ancak makalenin yazarı Lewis’e göre, iptalin gerçek nedeni Bolton ve diğer Beyaz Saray yetkililerinin açıklamalarında, Trump’ın “maksimum baskı” kampanyasının sonuç verdiğini söylemeleri ve sürekli Libya örneğine atıfta bulunmaları oldu.

KDHC’den üst düzey yetkili Kim Kye-gwan, ülkesinin Libya ile karşılaştırılmaya cüret edilmesinin tamamen absürd olduğunu belirterek geçmişten de tanıdıkları Bolton’a antipatilerini saklamadıklarının altını çizmişti.

WP’deki makaleye göre müzakerelerin iptali sonuç verdi ve ABD B-52 bombardıman uçaklarının katıldığı tatbikatı erteledi, Beyaz Saray basın sözcüsü Sarah Huckabee Sanders da Beyaz Saray’da kimsenin Libya modelini dile getirmediğini açıklayarak Bolton’u yalanladı.

TRUMP İYİ BİR MÜZAKERECİ Mİ?

Sanders “Bu Başkan Trump’ın modeli. O bunu uygun gördüğü şekilde yürütecek. Hepimizin bildiği gibi o en iyi müzakerecidir ve o konuda hiçbir şüphemiz yok” diye konuşmuştu.

Makalenin yazarı Lewis ABD’nin 12 Haziran’da Singapur’da yapılması planlanan Trump-Kim zirvesinin hâlâ suya düşmediğini belirtiyor ancak KDHC’nin herhangi bir silahsızlanma teklifi sunmadığını ileri sürüyor. Lewis şöyle diyor: “Bu ABD yetkililerinin Kuzey Korelilerin ne yapmak istediklerini anlamak konusundaki ilk başarısızlıkları değil. 2012’de Obama hükümeti yetkilileri, Kuzey Kore’nin uzun-menzilli füzelerin ve uyduların fırlatılmasını durdurmayı kabul ettiğini söylemişti. Uzmanlarsa Kuzey Kore açıklamasının böyle demediğine dikkat çekmişti. Obama hükümeti yetkilileri uzmanların başını okşayıp bu konunun üstesinden profesyonellerin geleceği konusunda bizi yüreklendirmişti. Sonra Kuzey Kore uzaya uydu fırlattı. Başkan Barack Obama’nın yardımcıları Kuzey Kore’nin uluslararası yardım istediğini varsaydı. Ama aslında Kuzey Kore’nin istediği ülkenin kurucusu Kim İl Sung’un 100. doğum günü onuruna uzaya uydu fırlatmaktı. Kuzey Koreliler –tam da şimdi Kim Kye-gwan’ın öncülüğündeki gibi- uzaya uydu fırlatmayı bir ödün olarak sunmuyordu, bizi bunu yapmalarına izin vermemize ikna etmek için pazarlık ediyorlardı.”

‘WASHİNGTON TRUMP’A KUZEY KORELİLERİN DEDİKLERİNİ DEĞİL, ONUN DUYMAK İSTEDİKLERİNİ AKTARIYOR’

Lewis’in yazısı şöyle devam ediyor:

“Bugüne kadar diplomatlar Kuzey Kore’nin kendilerini kandırdığını iddia ettiler. Ama Kuzey Korelililer onları kandırmadı, sadece Amerikalılar dinlemiyorlardı. Washington Trump’a Kuzey Korelilerin söylediklerini değil Trump’ın işitmek istediklerini anlatarak aynı yanlışı tekrar ediyor. Beyaz Saray yetkilileri Kuzey Kore’nin, maksimum baskının ezici ağırlığı altında ve Twitter’daki tehditlerin korkusuyla nükleer silahlarını bırakmayı ve kapılarını Amerikan yatırımına açmayı teklif ettiğini iddia etmeye devam ediyor. Bu deliliktir! Kim’in istediği başka bir şey: tanınma. Kim Kuzey Kore’nin bir ülke olarak tanınmasını, ailesinin ülkeyi kişisel derebeylik gibi yönetme hakkının tanınmasını, ve nihayetinde Kuzey Kore’nin bir nükleer silahlı güç olarak tanınmasını istiyor. Kim’in önerdiği silahsızlanma değil sadece bir kısıtlama. Kim, termonükleer savaş başlıklı uzun menzilli füzelerini koruyor ama bunlarla büyük bir sorun çıkarmayacağına dair söz veriyor.”

Kim’in kıtalararası balistik füze denemelerini askıya almayı, nükleer deneme tesisini kapatmayı teklif etmesinin ve Kore yarımadasının nükleerden arınmasıyla barışın sağlanacağı yönündeki sözlerinin sadece bir temenni olduğunu somut bir teklif anlamına gelmediğini ileri süren Lewis şunları yazıyor: “Kim’in söylediği, Obama’nın -4 bin 500’üne kendisi sahipken- nükleer silahlardan arınmış bir dünyada barış ve güvenlik arayışı taahhüdünde bulunmasına ya da Çin’in nükleer silahların tamamen yasaklanmasından yana olduğunda ısrar etmesine daha çok benziyor.”

KDHC lideri Kim için Trump ile yapılacak bir zirvenin “tanınma”nın elle tutulur bir ilanı olacağını yazan Lewis, Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi’nin nükleer silahsızlanmayı kabul ettikten sonra öldürülmelerini hatırlatıyor ancak Kim’in nükleer programını tamamlamasının ardından “ödül olarak özgür dünyanın lideriyle bir zirve kazandığını” ileri sürüyor. KDHC liderinin bu zirveyle birlikte Çin’in ve Güney Kore’nin yatırımlarını ülkesine çekmek gibi başka kazanımları da olacağını iddia eden Lewis şöyle yazıyor:

“Sanders’ın dediğinin aksine en iyi müzakereci olan aslında Kim. Beyaz Saray maksimum baskıdan bahsedebilir ama gerçekte olan Kim’e bir “tanınma” sunmak ki o her zaman nükleer silahların bunu kendisine kazandıracağına inanıyordu. … Eminim Rodong Sinmun’un 13 Haziran tarihli ilk sayfası şimdiden hazırdır. Eksik olan tek şeyse Singapur’dan fotoğraf.”