Ürdün Krallığı'nın 'genişlemesi' tartışılıyor

Ürdün Krallığı’nın IŞİD “tehdidi"ni bahane ederek, Irak ve Suriye’deki Sünni aşiretleri kapsayıp, sınırlarını "genişletmeye" kalkışacağı tartışılıyor.

Son haftalarda Türkiye’nin Suriye’ye dönük olası müdahalesi, gündemde ilk sıraya yükseldi. Ancak Haziran ayı ortalarından bu yana, bölgede kendi sınırları dışında askeri bir maceraya atılması gündemde olan başka bir ülke daha var.

Tıpkı Türkiye gibi, Ürdün Krallığı’nın da son haftalarda “IŞİD tehdidi” bahanesiyle Irak ve Suriye topraklarında daha aktif askeri müdahalelere girişmesi olasılığı tartışılıyor.

Tartışmalar, Ürdün Kralı Abdullah’ın 14 Haziran günü, IŞİD “tehdidi"ne ve sınır güvenliğine işaret ederek Suriye’nin güneyi ve Irak’ın batısındaki bazı aşiretleri silahlandıracağını açıklamasıyla tırmanışa geçti.

CAYDIRICI ADIMLAR ATILACAK

Ürdün Genelkurmay Başkanı Meşal El Zaben, 9 Haziran'daki resmi törende ordunun Haşemit bayrağı eşliğinde yürümesini, “Bayrak Krallığın resmi bayrağının yerini almayacak ancak törenin anlamı sabrımızın sınırını diğerlerine göstermekti” sözleriyle açıkladı. Zaben, ordunun “teröristlere” karşı eylemlerinin artık savunmayla sınırlı kalmayacağını ve “caydırıcı” adımların atılmaya başlayacağını kaydetti.

Ürdün’ün “yayılmacı stratejiye” geçeceğiyle ilgili spekülasyon ve tartışmaları haberleştiren El Monitör’e göre, 14 Haziranda siyaset yorumcusu Mahir Ebu Tahir’in konuya ilişkin yazısı oldukça ses getirdi. Tahir, Ürdün’ün “tarihsel işlevinin” yeniden tanımlanacağını ve başkent Amman’ın yeni bir Arap krallığının merkezi haline gelebileceğini yazdı ve Krallığın Suriye, Irak ve Batı Şeria’ya doğru genişleyebileceğine işaret etti. Yazara göre Ürdün ya bölgenin diğer ülkeleri gibi parçalanacak ya da kendisini Sünni Arapların hamisi ilan edecekti.

Tahir’in Ürdün’ün “Suriye ve Irak’a doğru genişlemekten başka seçeneğinin olmadığına” işaret eden yazısına dönük farklı tepkiler kamuoyuyla paylaşıldı.

Örneğin eski Ürdünlü bakanlardan Muhammed Davudi, “ne sınırlarımızın genişlemesini ya da daralmasını ne de ülkenin resmi adının değişmesini kabul ederiz” tepkisini yöneltti.

Bir başka siyasi yorumcu Oraib El Rantavi ise 19 Haziran'da yayınlanan köşe yazısında, olası bir genişlemenin halihazırda Ürdün’de sorunlu olan “ulusal kimlik” meselesini içinden çıkılmaz bir hale getireceğini belirtti.

'MÜDAHALEDEN BAŞKA SEÇENEK YOK'

Tartışmaların fitilini tutuşturan Ebu Tahir, El Monitör’e yaptığı açıklamada IŞİD’in Suriye ve Irak’taki ilerleyişine işaret ederek Ürdün’ün “müdahaleden başka seçeneği olmadığı"nı öne sürdü.

Kral Abdullah’ın geçtiğimiz ay Suriyeli aşiretlere dönük “destek” açıklamasına hükümet yanlısı aşiretlerden ret cevabı gelirken bazı aşiretler Kral’ın aşiretleri eğitme ve silahlandırma sözüne olumlu yanıt verdi. Ürdün yardımını kabul eden aşiretler adına açıklama yapan Şeyh Mahmut El Cibn, aşiret reislerinin Ramazan bitiminde Amman’a bir ziyaret planı yaptıklarını belirtti.

Ürdün’ün “genişlemesi"yle ilgili spekülasyonlara uzun süre sessiz kalan hükümet cephesinden 24 Haziran günü konuya ilişkin yapılan yorumda Krallığın sınırlarının ötesine genişleme gibi bir planı olmadığı bildirildi. Ürdün’ün diğer ülkelerin egemenlik haklarına “saygılı” olduğunu öne süren hükümet sözcüsü Muhammed El Momani, “aslında bu ülkelere istikrarlarını geri kazanmaları konusunda yardımcı bile oluyoruz” şeklinde konuştu. Ürdün Kralı’nın yardım teklifine tepki gösteren Suriye hükümeti yanlısı aşiretler Ürdün’ü Suriye halkına karşı savaşan cihatçıları desteklemekle suçlamışlardı.

Ürdün yayılmacılığını eleştiren bir başka isim Labib Kamhavi, El Monitör’e yaptığı açıklamada, “Ürdün, Irak ve Suriye’nin bölünmesi sonucu ortaya çıkan parçaları kapsamaya itiliyor. Bu ABD ve İsrail çıkarlarına hizmet eden bir durum. Bölgede son derece tehlikeli gelişmeler yaşanıyor. Ürdün, bu iki ülkeden kopan Sünni aşiretleri federal bir yapı içerisinde kapsamamalıdır. Ürdün’ün genişlemesi Arap milliyetçiliği davasına hizmet etmemektedir” ifadelerini kullandı.