SYRİZA'nın Finans Bakanı Varufakis üzerine notlar: Avro'yu kurtarmak...

Yunanistan'da Aleksis Çipras hükümetinin finans bakanı olan Yanis Varufakis, Avrupa Birliği'ne yaptığı "mütevazı" önerilerle ve avro bölgesini kurtarmak istemesiyle dikkat çekiyor.

Evin Nagehan

SYRİZA’nin seçim zaferinden sonra gözler Aleksis Çipras hükümetinin kurduğu kabinenin finans bakanı olan Yanis Varufakis’e çevrildi. AB’ye sunduğu ‘mütevazi’ önerileriyle sermayeyi ürkütmek istemeyen Varufakis kimdir? Yunanistan’ın ekonomi politikaları hakkında neler öneriyor?

1961 doğumlu iktisatçı Yanis Varufakis,  20 yıl boyunca İngiltere ve Avustralya’da akademik hayatını sürdürdükten sonra 2000 senesinde Yunanistan’a dönerek Atina Üniversitesi’nde çalışmalarına devam etti. Bu üniversitede 2002’de İngilizce bir doktora programı kurdu ve 2008’e kadar görevini sürdürdü. 2009-2011 yılları arasında PASOK hükümetinde Papandreou’ya danışmanlık yapan Varufakis 2013 yılından itibaren ABD’deki Teksas Üniversitesi’nde ders vermeye başladı. Varufakis, Le Monde gazetesine seçimlerden bir süre önce verdiği bir röportajda ABD’ye gitme sebebinin ailesinin aldığı ‘son derece kesin ve ciddi’ tehditler olduğunu söylüyor.

HEDEF AVRO BÖLGESİNİN KURTARILMASI
Varufakis 2012 Haziranında yine Le Monde’da yayınlanan bir mülakatında Yunanistan’ın avro bölgesinde kalabilmesinin tek yolunun ‘kurtarma’ planlarının sorgulanması olduğunu ve aslında bu durumun avro bölgesinin kurtarılması için ön koşul olduğunu söylerken ‘Biz batarsak siz de batarsınız’ mesajını veriyor.

Yunanistan’ın borçlarının sürdürülebilir olmadığının altını çizen, yeni verilen borçların sorunu çözmeyeceğini ve böyle giderse avronun sonu olacağını belirten Varufakis, diplomatik teamülleri de bildiğini de gösterircesine şu sözleri sarf ediyor: ‘Ben şimdi Avrupa’yı tehdit mi ediyorum? Ne zamandır gerçeği söylemek ve ödeyemeyeceği borçları almayı reddetmek tehdit anlamına geliyor?’

MÜTEVAZI VARUFAKİS
İktisat dünyasında ‘heterodoks’ olarak tabir edilen ve her çeşit Keynesyen ve  Marksist düşünürün de dahil edildiği çizgi içerisinde yer alan Varufakis, akademi içindeki konumu itibariyle her ne kadar ‘radikal’ bir izlenim verse de uygulamaya konulmasını önerdiği program kendi tabiriyle de oldukça ‘mütevazı’.

Hatta bunu AB burjuvazisine  anlatabilmek için yaptığı tanıtım çalışmaları kapsamında diğer iki iktisatçı James K. Galbraith ve Stuart Holland’la yazdığı kitapçığın başlığı ‘Avro Bölgesi’nin Krizi’ni Çözmek için Mütevazi Bir Öneri’. Bu kitapçığın 2010’dan itibaren yayınlanmış eski versiyonlarına Varufakis’in kişisel bloğundan ulaşılabiliyor.

Başlığından anlaşılacağı üzere Varofakis’in programı Yunanistan’ın ya da Yunan emekçilerinin krizini çözmek değil, Avro bölgesinin kurtarmak. Varufakis 2012’de Matthias Breitinger’le yaptığı bir başka röportajında SYRİZA’nın ‘sorumlu davranacağını’ söylüyor.

Son versiyonu Fransızca’ya da çevrilen bu kitaba Fransa başbakanlığı yapmış olan sosyal demokrat (François Hollande’ın partisi PS’den) Michel Rocard’ın önsözünü yazdığı kitapta bu mütevaziliğin altı çiziliyor:

“Mütevazi Öneri” Bu başlığa bayılıyorum. Gerçekten de öneriler mütevazi. Mütevazi çünkü hiç bir antlaşmanın değiştirilmesini talep etmiyor. Mütevazi, çünkü aynı zamanda hiç bir büyük Avrupa devletinin, özellikle de Almanya’yı direk karşısına almıyor.

BANA ARKADAŞINI SÖYLE...
Varufakis’in pazarlama çalışmalarına seçimlerden bir sene önce piyasaya çıkartılan bu kitapla ön ayak olan Michel Rocard’dan da biraz bahsetmekte fayda var. 1977 yılında partisinin kongresinde Fransız solunu ‘jakoben, merkeziyetçi, devletçi, milliyetçi ve korumacı’ olmakla suçlayan Rocard, 30 sene sonra 2007’de kendisine Sarkozy hükümetinde milli eğitim bakanlığındaki bir komisyonda sunulan görevi kabul ediyordu!

Bu yaşlı kurt ‘sosyalistin’ başbakanlığı sırasında Renault ve bazı bankaları özelleştirdiğini de hatırlatalım.

Yine Varufakis’in yoldaşlarından Stuart Holland’ın da İngiliz sosyal demokrat İşçi Partisi’nde 1980lerde siyaset yapmış olduğunu da not edelim.

'AVRO DAĞILIRSA MİLLİYETÇİLİK YÜKSELİR'
Varufakis’in kitabına dönersek kitabın en başında ‘Avro bölgesinin parçalanması halinde milliyetçiliğin’ yükseleceği uyarısında bulunulurken verilirken hem AB burjuvazisine ve hem de ‘Emeğin Avrupası’nı savunan sola mesaj veriliyor. İkinci Paylaşım Savaşı öncesinde Nazizm’le bütünleşmiş olan Alman burjuvazisini ‘yükselen milliyetçiliğe’ karşı uyarmak gülünç gelebilir. Tabii ki neyin ne olduğuna dair tarihsel bir bilince sahip olan AB burjuvazisine verilen esas mesaj ‘Bizim mütevazi önerilerimizi yerine getirmezseniz avro bölgesinden, AB’den kopuşa sürüklenebiliriz’.  

AVRUPA TİPİ NEW DEAL
Kitaptaki önerilere dönersek karşımıza Varufakis’in AB’nin ‘mevcut kurumsal mimarisiyle tamamen’ uyumlu, Avrupa tarzı bir ‘New Deal’ önerisinin dört temel talep çıkıyor. Bu talepler bankacılık krizi, kamu borcu krizi, yatırım ve insani kriz başlıkları altında ele alınıyor. Varufakis ‘krize yönelik her türlü çözümün politik eylemlerin gerçekçi sınırlarına uyması gerektiğini’ söylüyor. Bu noktada Varufakis’in önerilerini ayrıntılı bir şekilde ele almak yerine yalnızca bazı noktaların altı çizelim.

İlk öneri banka sermayelerinin yeniden yapılandırılmasının (recapitalization) direk olarak 2010’da kurulan EFSF’ye (Avrupa Finansal İstikrar Fonu) bırakılması. Yani sorunlu bankaların tabi olduğu devletlerin aradan çekilmesi ve direk bu fonla muhatap olması. Böylece devletler bankalar adına borç alamayacaklar.

Varufakis’in AB kapitalizminin mevcut finansal mimarisi içinde gerçekleşmesinin mümkün olduğunu belirttiği bu öneri kapsamında bütün Avrupa’nın tek bir otorite altında yekpare bir bankacılık sistemine kavuşması gerektiğini de ekliyor.

BORÇ BORÇ ÜSTÜNDE
Her ne kadar bu öneri devletin yükümlülüklerini kaldırıyor ve hükümetlerin ‘sorumsuz’ davranmalarını engelleyecek gibi gözükse de borç verenlerin devlet garantisi olmadan borç vermeye yanaşıp yanaşmamaları ve geri ödeyememe halinde  kimi muhatap alacakları merak konusu. Varufakis bu durumda EFSFye bağlı ESM’nin (Avrupa İstikrar Mekanizması) devreye girmesini öneriyor ve ‘hükümetlerin bankaları denetleme yetkisinden muaf tutulma hakkı olması’ gerektiğini söylüyor.

Düşünsenize, birinden borç alıyorsunuz ve bunu başka birisine yine borç olarak veriyorsunuz. Sonra da borç verdiğiniz kişi nedeniyle geri ödemenize yapamadığınızda borçlarınızı ödeyememekten muaf tutulmak istiyorsunuz...

Bu maddedeki absürtlükleri bir yana, önerinin uygulanması halinde ekonomi politikaları üzerindeki etkisi zaten oldukça zayıf olan ulusal hükümetleri devre dışı bırakmaya yol açacağını iddia edebiliriz. Öneri bir taraftan da Yunanistan temsili demokrasisini tekrar krize sokacak sonuçlar doğurma potansiyeli barındırıyor.

Varufakis’in kamu borçlarıyla ilgili olan ikinci önerisini bir başka yazıda ayrıntılı bir şekilde tartışmak gerekiyor. Mütevazi programın diğer iki önerisi ise yatırımların teşvik edilmesine yönelik mekanizmalar  ve ‘insani krizin’ çözümü.

ASGARİ DEVRİMCİLİK: AVRO'DAN ÇIKIŞ 
Avronun kurtarılmasının Yunan emekçilerinin çıkarına olmadığını, tam aksine Alman-Fransız burjuvazisinin Yunan ekonomisi üzerindeki kontrolünün ve sömürü mekanizmalarının işleyişi için avronun ve Avrupa Merkez Bankası politikalarının vazgeçilmez olduğunu vurgulayalım.

Bırakın devrimci bir programın en temel politikalarını, en basit Keynezyen politikaların bile bağımsız bir şekilde uygulanması avro bölgesi ve AB içinde kalarak mümkün değil.

Keynezyen bir reçete bile anca troykanın çıkar ve onayı kapsamında ele alınabilecek bir çerçeveye sıkışıyor. Çipras’ın ekonomi danışmanlarından Lapavitsas seçimlerden önce BBC’de yayınlanan bir programda ‘ılımlı Keynezyen’ bir politika izleyeceklerini söyleyerek ekonomi politikalarının nasıl olacağına dair bir işaret vermişti.

Ulusal para politikalarını yönlendirecek  bağımsız kurumları olmayan ve dolayısıyla da iktisadi politikalarını Yunan emekçilerinin çıkarlarına uygun olarak yönlendiremeyen bir  Yunanistan’ın  bırakın sosyalist bir ekonomi kurmayı, İkinci Paylaşım Savaşı sonrası sosyal demokrasi nostaljisini bile yaşama şansı yok.  

Uzun lafın kısası, sağın solunun sağına saparken, ne sola dönmek ne de sosyalizme çıkmak mümkün değil.