Suriye'yi işgal 'an meselesi'yken: ABD ne yapacak?

AKP hükümetinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Suriye sokmasının “an meselesi” olduğu iddia edilirken, en çok merak edilen hususlardan birisi de ABD’nin tutumunun ne olacağı.

Dış Haberler

Günlerdir, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik askeri bir müdahaleye girişeceği, başta AKP yanlısı medya olmak üzere, birçok mecrada tartışılıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) elinde bulunan Cerablus ve civarında tampon bölge oluşturacağı, ayrıca Rojava’daki kantonlardan Afrin ile Kobani’nin birleşmesini engellemek için de harekete geçeceği konuşuluyor.

‘AN MESELESİ’ AMA ÇEKİNCELER VAR
Örneğin Al Monitor’dan Metin Gürcan’ın yazdığı “Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesi artık ‘an’ meselesi” başlıklı makaleye göre, ordunun içinde birkaç ay önce çok güçlü olan “fren mekanizması” iyice gevşedi.

Gürcan’a göre bunun temel nedenleri, HDP’nin seçim başarısından sonra ordudaki geleneksel “Kürt fobisi”nin ortaya çıkışı, Akdeniz’e uzanan “Kürt koridoru” korkusu ve ABD ile olan ilişkilerin gerginleşmesi.

Ancak Gürcan, askeri işgal durumunda AKP ve Erdoğan’ın bunu “zafer” olarak kullanmasından ve bunun yeni bir başkanlık kampanyasına alet etmesinden çekiniyor. Bunun için askerin, yeni hükümetten emir gelmesini istediği Gürcan’ın dikkat çektiği noktalardan.

Ayrıca ordu kaynakları, askeri harekâtın stratejik hedefinde, operasyon emirlerinde ve takviminde belirsizlik olduğunu belirtiyorlar. Bir kaynak, “böylesine yüksek belirsizlik altında, siz birliklerinize nasıl operatif ve taktik harekât emirleri yayımlayabilirsiniz" diye soruyor.

Bütün bunlara rağmen Gürcan, önümüzdeki 15 günün çok kritik olduğunu iddia ediyor. Yazara göre bu tabloyu etkileyecek iki faktör var: Bir, ABD’nin bu gelişmeleri nasıl okuyacağı ve nasıl tepki göstereceği; iki, PYD’nin Ankara’yı ikna kabiliyeti.

ABD NE YAPIYOR?
Geçen sonbaharda, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, aşırılıkçılarla mücadele konusunda ABD ile Türkiye arasında çelişki olmadığını, Ankara’nın IŞİD’le savaştaki kendi rolünü kendi takvimine göre belirleyeceğini söylemişti.

McClatchy DC’den Hannah Allam’ın yazısına göre, Türkiye’den gelen ve sıklıkla birbiriyle çelişen mesajların iki nedeni olduğu düşünülüyor: Türk liderliği içindeki IŞİD sempatizanı hücre ve Suriye’deki Kürt kazanımlarının yarattığı alarm hali.

Ankara’nın ayrıca Obama yönetiminin Beşar Esad’ı devirmek için yeterince “agresif” olmayışı ve IŞİD’le savaştığı takdirde örgütün misillemelerinden ya da yeni mülteci akınından Türkiye’yi nasıl koruyacağına dair bir plan sunmayışı nedeniyle “mutsuz olduğu” belirtiliyor.

‘TÜRKİYE GÜVENCE İSTİYOR’
ABD’li düşünce kuruluşu Carnegie’den Lina Khatib, daha aktif rol almak için, Türkiye’nin teminat istediğini düşünüyor. Bunun için, güçlü bir bölgesel güvenlik boyutu da olan, geniş kapsamlı bir IŞİD karşıtı stratejiye ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.

AKP’nin en büyük dertlerinden birisi ise Suriye’deki ABD destekli Kürt ilerleyişi. İsmini açıklamak istemeyen bir ABD’li yetkili, “Kürtler ilerleme kaydediyor ve bunun ABD, Kürtler ve Türkler arasındaki işbirliğinin bir sonucu olduğunu varsaymak akla yakın görünüyor” diyor.

Aynı yetkili, Türkiye’nin siyasetinin iki yönlü olduğunu, daha aktif rol için kesin bir uluslararası destek aradıklarını kaydediyor.

ABD ‘TAMPON BÖLGE’YE SICAK BAKMIYOR
Washington’un Ankara ile anlaşmazlığa düştüğü bir diğer konu ise sınırda “insani yardım” koridoru adı altında kurulacak tampon bölge.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, tampon bölge iddialarını “yalnızca basında çıkan haberler” diyerek geçiştirmişti.

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone ise, tampon bölge girişiminin Türkiye’yi bölgedeki diğer büyük aktörlerle karşı karşıya getireceğini düşünüyor.

Ricciardone’ye göre Türkiye, IŞİD militanlarının geçişi konusunda “Batı’nın kendi pisliğini Türkiye’nin üzerine attığını” düşünüyor. Bunun nedeni ise, Batılı ülkelerin kendi vatandaşlarına, cihatçı eğilimleri olduğunu bildiği halde, Türkiye’ye gitme izni vermesi.

‘ERDOĞAN’IN SON KUMARI’
Reuters’ta Orhan Coşkun ve Ercan Gürses imzasıyla yayımlanan analizde ise, Suriye’ye bir Türk müdahalesinin Batı’daki “yabancılaşmayı” artıracağı söyleniyor.

Foundation for Defence of Democracies isimli düşünce kuruluşundan Jonathan Schanzer, Türkiye’nin müdahalesinin bölgeyi “daha da istikrarsızlaştıracağını” savunuyor.

İsmini açıklamak istemeyen bir Türk yetkili ise, “PYD Cerablus’u alırsa ve sınırda bir Kürt koridoru oluşturulursa, Türkiye’nin Suriye’nin merkezi bölgeleriyle olan ilişkisi kesilecek” diyor. Türkiye’nin Suriye’nin merkezi bölgelerinde kimlerle ilişki kurulduğuna ilişkin bir bilgi ise verilmedi.

Erdoğan’ın ABD üzerinde baskı kurmak için bu oyuna kalkıştığı düşünülürken, Ankara’daki yetkililer, son kertede Türkiye’nin tek başına harekete geçemeyeceğini vurguluyor.

‘OLUMLU GELİŞMELER VAR’
Bir Türk güvenlik yetkilisi, geçen hafta uluslararası koalisyonun Türkiye’nin taleplerini dikkate almaya başladığını ve bunun “olumlu bir gelişme” olduğunu belirtiyor.

Yetkili, “Bizim önceliğimiz tek taraflı tampon bölge kurmaktan ziyade birleşik hareket etmek” derken, Türkiye’nin tek başına Suriye’ye girme gibi planı olmadığını, yetkililerin ABD ile durumu görüştüğünü söylüyor.

Yetkili, yeni hükümet kurulmadan da adım atılmayacağının altını çiziyor.