NATO'nun Yugoslavya saldırısından 18 yıl sonra: 'Racak Katliamı' yalanı

Güvenilir tanıklıklar, NATO'nun Yugoslavya'ya saldırı bahanesi olarak kullandığı Racak Katliamı konusunda uluslararası kurum soruşturması şefinin ve Batı medyasının yalan söylediği konusunda şüpheleri artırıyor.

Dış Haberler

15 Ocak 1999 tarihinde, Racak köyünde yaşanan çatışmalar, NATO tarafından Yugoslavya'ya yönelik işgal harekâtının "yasal yüzü" olarak gösterilmişti.

O dönem Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) Doğrulama Misyonu şefi olan William Walker ve beraberindeki heyet, köye giderek burada Sırp polisinin masum sivilleri işkence yaparak öldürdüğünü duyurmuşlardı.

Ancak InSerbia'ya konuşan bir tanık, Racak'ta yaşananlar ve Walker'ın açıklamasına neden olan soruşturma hakkında farklı şeyler söylüyorlar.

Priştine'deki Bölge Mahkemesi tarafından Racak'a gönderilen soruşturma ekibinin başı Danica Marinkovic, köye vardıklarında ortada silahlı bir çatışma olduğunu gördüklerini, ortada işkenceden bir iz bulunmadığını ileri sürüyor.

Marinkovic'e göre Walker'ın kamuoyuna açıkladığı gibi bir olay yaşanmamıştı. Walker bunu "Batılı güçlerle birlikte planlamıştı." 

Danica ve ekibi, Racak'a olayların üçüncü gününde varmış. Ekibin ilk gördükleri el bombaları, mühimmat kutuları, askeri üniformalar ve silah dolu çantalar olmuş.

Bütün bu malzemeleri listeyip onların fotoğraflarını çektiklerini söyleyen Marinkovic'e göre Racak, Kosova Kurtuluş Ordusu'nun (UÇK) bir karargahıydı. Yani ona göre Racak, Batı medyasının iddia ettiği üzere "masum sivillerin katledildiği" bir yer değil, silahlı militanların Sırp polisi ile çatıştığı bir yerdi.

Danica, bu noktada önemli bir iddia da ortaya atıyor. Associated Press ve Reuters'in de kendileri ile birlikte Racak'ta olduğunu ve ekibin gördüğü her şeyi bu medya kuruluşlarının da görüp kayıt altına aldığını söyleyen Marinkovic, buna rağmen bu görüntülerin asla yayımlandığına dikkat çekiyor.

Marinkovic, Racak hakkında tanıklık yapmak için çağırıldığında, Racak'ta yanında bulunan gazetecilerin de isimlerini verdiğini ve bunların da dinlenmesi gerektiğini söylediğini, ancak bunun asla gerçekleşmediğini hatırlatıyor.

Danica'ya göre, köydeki cesetlerde işkence izi değil, silahlı çatışma izi bulunuyordu. Danica, cesetlerin UÇK'lılara ait olduğunu düşünüyor.

Daha sonra köyde yapılan araştırmada UÇK karargâhı bulduklarını, hatta burada ele geçirdikleri bir defterde "nöbet listesi"nin bile olduğunu gördüklerini aktarıyor.

19 Ocak 1999'da başlayan ve aralarında AGİT, Belarus ve Finlandiya'dan adli tıp uzmanlarının da bulunduğu ekiple yapılan otopsi sonuçlarında işkence izleri bulunamadı.

Öldürülenlerin ortalama yaşının 45 olduğunu söyleyen Marinkovic, cesetlerde infaz izine rastlanmadığını, ölümlerin silahlı çatışma sonucu ortaya çıktığını savunuyor.

Otopside bulunan Finli ekip sonuçları kabul etmesine rağmen, ekibin şefi Helena Renta otopsi tutanağını orada imzalamayı reddederek bunu Priştine'de yapacağını söyledi.

Ancak iki ay sonra, 17 Mart 1999'da Priştine'de bir basın toplantısı yapan Renta, "Arnavutların katledilmesini insanlığa karşı suç" olarak nitelendirdi.

Renta, öldürülenlerin UÇK'lı olduğuna ilişkin bulguları reddetti ve Racak'ta öldürülenlerin sivil olduğunu savundu.

Bu iddialardan 8 gün sonra, NATO uçakları Yugoslavya'yı bombalamaya başladı.

Renta, 2008 yılında yazdığı otobiyografisinde, konu hakkındaki raporun AGİT misyon şefi William Walker ve Finlandiya Dışişleri Bakanı'nın baskısıyla yazıldığını itiraf edecekti. Walker, Renta'dan olayı tamamen bir Sırp suçu olarak göstermesini istemişti.

2005 yılında uluslararası ceza mahkemesi tarafından Racak Katliamı hakkında tanıklık yapmaya çağırılan Marinkovic, elindeki belgeleri mahkemeye sundu. 2011 yılına gelindiğinde, "Racak Katliamı"na katılmaktan kimse suçlu bulunamamıştı!

Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, en nihayetinde Racak hakkındaki tüm suçlamaları düşürdü ve dosyayı kapattı.