NAFTA yenilenirken eşitsizlik sınır tanımıyor

Bir yıl süren tartışmaların ardından revize edilen NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması), özellikle Meksika'nın ABD'ye bağımlılığının arttığı 24 yıllık tarihinin ardından isim değiştirerek sürüyor. Tehditler, ek vergiler ve yaptırımlarla geçen anlaşmanın müzakere sürecinden tek kârlı çıkan 24 yıldır olduğu gibi 'sınır tanımayan' patronlar oldu.

Emre Alım

ABD Başkanı Donald Trump’ın “tarihin en kötü anlaşması” olarak nitelediği ABD-Meksika-Kanada'yı kapsayan NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) hakkında tarafların ikili olarak tekrar uzlaştığı haberleri geliyor. Geçtiğimiz gün Meksika ile yeni bir ticaret anlaşmasına vardığını duyuran ABD’nin “tehdit” ile de olsa Kanada ile uzlaşı sağladığı öne sürülüyor.

İSİM FARKLI İÇERİK AYNI

Trump’ın NAFTA adıyla anılmayacağını duyurduğu yeni anlaşma otomobil parçası üretiminin yüzde 75'inin ABD ve Meksika'da yapılmasını öngörüyor. Bu oran daha önce yüzde 62,5 idi. NAFTA olarak adlandırılmasa da Meksika ile varılan anlaşma da otomotiv sanayi, tarım, işçi sendikaları ve dijital ekonomi gibi alanlara dair kapsamlı hükümler içeriyor ve ABD’li şirketlerin Meksika’da tarifesiz bir biçimde faaliyet göstermesini sağlıyor.

24 yıllık anlaşmanın geleceğine olumsuz bakanlar bulunmakla birlikte taraflar arasındaki yeni anlaşmaların NAFTA’nın çerçevesinden eksik değil fazla olduğu görülüyor.

Üç ülke arasındaki ticaret ve yatırım “kısıtlarını” büyük ölçüde kaldıran anlaşma, gümrük birliği niteliği taşımasa da ABD’li patronların ucuz emeğe ulaşımı ve tarifesiz ticaret gerçekleştirebilmesini büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Tarım, tekstil ve otomotiv sektörlerinde gerçekleşen ticaretin öne çıktığı NAFTA’nın üç ülke arasındaki “entegrasyonu” iddia ettiği çerçevenin tersi yönde sağladığı görülüyor. Meksika ekonomisinin gelişimi hedefiyle çıkılan yolda binlerce Meksikalı göçmen çocuğun ABD’deki askeri kışlalarda tutulduğu ve “hayvan” olarak nitelendiği bugüne gelindi.

SERBEST DOLAŞIM PATRONLARA YARADI

Anlaşmanın imzalandığı 1993 yılında 290 milyar dolar olan NAFTA üyeleri arasındaki ticaret hacmi, aradan geçen 24 yılın ardından 1,1 trilyona ulaşmış durumda. Ancak görünürdeki bu büyümenin dağılımına bakıldığında ABD’nin lider konumunu katladığı görülüyor. ABD’nin Meksika’da bulunan doğrudan yatırımları 5 kattan fazla artarak 15 milyar dolardan 100 milyar dolara çıktı. Bu artışların işgücü ve ücretlere yansıdığını söylemek zor. Ucuz işgücü olarak görülen Meksika, NAFTA’nın ticaret pastasına eşitsiz bir biçimde eklemlenmiş duruyor.

Her yıl GSYH’ye yüzde 0,5 etkisi olduğu tahmin edilen anlaşma ile ABD, komşularıyla yaptığı ticareti bu sürede üçe katladı. ABD işçi sınıfı için de tersine bir etki söz konusu. ABD otomotiv sektöründe 1994 yılından bu yana 350 bin kişi işten çıkarıldı. Meksika’da ise otomotivdeki istihdam 120 binden 550 bine çıktı. Bu durum ABD’deki metal işçilerinin ücretlerinin de düşüşüne yol açıyor. ABD’li firmalar ise her iki ülkede işgücü maliyetini bu şekilde azaltmış oluyor.

ÇİN İLE REKABETTE KİLİT ANLAŞMA

ABD’nin ihracattaki en büyük rakibi Çin ile otomotiv alanındaki rekabeti de NAFTA’nın sağladığı tedarik zinciri ağı ile kıtayı avantajlı kılıyor. ABD’nin, Çin’e uyguladığı milyarlarca dolarlık ticarette ek vergileri sürdürürken Kanada ve Meksika ile revize ettiği yeni NAFTA ile bu alandaki rekabet gücünü artıracağı tahmin ediliyor.

DEĞİŞEN TEK ŞEY DAHA FAZLA BAĞIMLILIK

Ticaretin “serbestleşmesi” ilk bakışta Meksika için yanılsamalı bir refah görüntüsü verse de ABD ile ekonomik ilişkileri bu derece bağımlı geliştirmenin acı sonuçları 2008 krizi ile hissedildi. Meksika’nın ABD ile ticaretindeki yüzde 17’lik erimeye paralel ülke ekonomisi yüzde 6 daraldı. Bahsedilen büyümenin işçi sınıfına “olumlu” yansıdığını söylemek de zor.  1994 ve 2013 yılları arasında ortalama yüzde 1,3 büyüyen Meksika’da yoksulluk seviyesi 1994’ten bu yana değişmedi. Meksika’da kişi başına düşen milli gelir de yüzde 1,2 ile Brezilya, Şili ve Peru gibi, sanayi altyapısı Meksika kadar gelişmemiş diğer Latin Amerika ülkelerine göre düşük bir oranda arttı. ABD’nin ihacatta başı çektiği mısırda ise tekeller ile rekabete dayanamayan 2,5 milyon Meksikalı üretici işsiz kaldı. ABD’ye göç ise 1994 yılına göre iki katına çıktı.

NAFTA sonrasında Kanada’da bulunan ABD ve Meksika yatırımları üçe katlandı. Kanada’nın ABD’ye ihracatı 100 milyar dolardan 346 milyar dolara çıkarken benzer artış ithalatta da gözlemlendi. Ancak beklendiği gibi imalat üretimindeki istihdamda bir değişiklik olmadı. Kanada Kraliyet Bankası’ndan ekonomistlerin değerlendirmelerine göre ise, Kanada’nın NAFTA’dan ayrılması durumunda yalnızca gündeme gelecek dış ticaret vergilerinden ötürü Kanada ekonomisinin 5 ile 10 yıl arasında yüzde 1 daralacağı tahmin ediliyor. ABD’li otomotiv üreticilerinin önemli büyüklüklükte yatırımlarının bulunduğu Kanada’dan çekilmesi durumunda yalnızca Ontario eyaletinde işsiz kalacak kişi sayısının 160 bin olduğu belirtiliyor.

ARTAN TEHDİTLER AZALAN AÇIKLAR

24 yılın ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim sürecinde gündeme getirdiği NAFTA’nın "revizyonu" ile ABD’nin komşuları ile ticaret açığını azaltması hedefleniyor. Geçen sürede tarım ve otomotiv gibi sektörlerde ABD’ye bağımlılıkları artan Kanada ve Meksika ekonomileri için NAFTA ve türevi anlaşmalar vazgeçilemeyecek kadar önemli. ABD’nin en büyük sorunlarından dış ticaret açığını kapatmak üzere Trump’ın tehditlerine maruz kalan Meksika ve Kanada'nın anlaşmayı kabul etmesi uzun sürmedi.