Maravi krizi: Filipinler'de neler oluyor?

Ortadoğu coğrafyasında, bilhassa Suriye ve Irak sahalarında son 1 sene içerisinde ciddi yenilgiler alan IŞİD, bu kez güneydoğu Asya'da, Filipinler'de yükselişe geçti. Geçtiğimiz ay IŞİD, ülkenin güneyindeki Maravi kentini ele geçirerek çok sayıda devlet kurumuna kara bayrakları asmıştı. IŞİD'in Filipinler'de yükselişe geçişi ve bir kenti ele geçirecek kadar güçlenmesi ise hiç…

Emre Köse

IŞİD'in Suriye ve Irak arasında 3 senedir süren saltanatı sona eriyor. Irak'ta Musul kentinin batı yakasında birkaç semte sıkışan IŞİD, Suriye'deyse en önemli mevziilerini hızla yitiriyor. ''Hilafetin başkenti'' olarak görülen Rakka kenti, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri tarafından tamamen abluka altına alınmışken örgütün kısa bir zaman sonra tüm askeri varlığının Deyrezzor kenti ve kırsalına sıkışacağı görülüyor. IŞİD'in zayıflaması karşısında da Suriye'nin doğusu, Yugoslavya'nın dağılması sürecine benzeyen paylaşım ve nüfuz mücadelelerine sahne oluyor. 

Bağdadi hilafetinin istikbali, Suriye ve Irak'ta suya düşerken ve Yemen coğrafyasında da ciddi yaralar alırken, örgüt bu sefer güneydoğu Asya ülkesi olan Filipinler'de yükselişe geçti. Geçtiğimiz ay ülkenin güneyindeki Lanao del Sur eyaletine bağlı Maravi kentini ele geçiren Mavte ve Ebu Seyyaf gibi IŞİD bağlantılı gruplar, kentteki tüm devlet kurumlarına kara bayrakları dikti. Bunun sonrasında Duterte yönetimi, tüm eyalette olağanüstü hal ilan etti.

Olay IŞİD'e bağlı Mavte grubundan militanların, Ranao kampına saldırması, Maravi belediye binası, Mindanao Eyalet Üniversitesi, bir hastane ve şehir hapishanesi dahil olmak üzere şehirdeki devlet ve kamu kurumlarını işgal etmesi, sonrasında ana caddenin işgal edilmesi, St. Mary Kilisesi, Ninoy Aquino Okulu ve Dansalan Koleji'nin kundaklanması, Maravi Katedrali'nin basılarak bir rahip ve iki ziyaretçinin de rehin alınması ve bir Şii camisinin de patlayıcılarla havaya uçurularak İspanyol sömürgecilere karşı başlatılan ayaklanmanın lideri ve Filipinlilerin ulusal kahramanı Jose Rizal'ın kentteki heykelinin tahrip edilmesi şeklinde sürdü. 

Kentin adım adım işgalinde en fazla rolü Mavte grubu üstlendi. IŞİD'e biatlı Mavte grubu, Eylül 2016'da Davao kentindeki bir pazara düzenlenen ve 10 kişinin hayatını kaybettiği saldırıdan sorumlu tutuluyordu.

Krizin fitilini ateşleyen ise, Filipinler güvenlik güçlerinin Ebu Seyyaf grubunun lideri olan Isnilon Hapilon'un Maravi'de olduğu istihbaratını alarak kente askeri harekat başlatması oldu.

Filipinler'de IŞİD'in yükselişi diğer bölge ülkelerini de alarma geçirdi. Endonezya ve Malezya, IŞİD'le mücadele kapsamında Filipinler hava kuvvetleriyle ortak hava devriyelerine çıkma kararı aldı. IŞİD militanları ise Maravi kentini ele geçirdikten yaklaşık 2 hafta kadar sonra, Filipinler ordusunun başlattığı imha operasyonları karşısında ciddi manada kan kaybetti. Kentte kalan IŞİD militanlarının sayısının şuan ''100'ün biraz üzerinde'' olduğu tahmin ediliyor. Ülke çapında ise yaklaşık 1400 silahlı IŞİD militanının var olduğu rapor ediliyor.

IŞİD'in Maravi'den çıkarılması karşısında Malezya endişeli. Örgütün eylemliliğini Malezya'da şiddetlendireceği düşünülüyor. Malezya hükümet yetkilileri, IŞİD militanlarının ülkeye sığınmacı ya da balıkçı olarak girmesinden endişe duyuyor.

MARAVİ KRİZİ VE GÜVENLİK ZAAFİYETİ

Maravi kentinin IŞİD'in eline geçmesinde Duterte hükümetinin güvenlik zaafiyetleri öne çıkıyor. Filipinler güvenlik güçleri, Maravi'de IŞİD'e bağlı olan Ebu Seyyaf grubunun lideri olan Isnilon Hapilon'u elinden kaçırdı.

Geçmişteki kanlı bombalı saldırılar ve adam kaçırma olaylarından sorumlu tutulan Ebu Seyyaf grubu 2014 yılından bu yana IŞİD'e bağlı.

Grubun lideri olan Isnilon Hapilon, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından dünyanın en çok aranan teröristleri arasına sokuldu. Yakalanması için başına 5 milyon dolar ödül konuldu. (*)

Son günlerde ise Maravi'de 1 aydır devam eden çatışma ortamında Isnilon Hapilon'un kaçmış olabileceği söylentileri gündeme geliyor.

Batı Mindanao Komutanlığı Genel Başkanı Korgeneral Carlito Galvez, Hapilon'un savaş bölgesinde görülmediğini kaydetti. DZBB radyosuna verdiği röportajda Galvez, ''Bölgede onu görmedim, zaten bir yere kaçmayı başarabildiğini gösteren bazı raporlarımız var'' ifadelerini kullandı.

Ebu Seyyaf grubunun lideri Isnilon Hapilon, 2001'den bu yana ABD'nin en çok aranan teröristler listesinde. Hapilon, 2001 yılında Filipinler'de 3 Amerikalının kaçırılması olayından sorumlu tutuluyor.

Filipinler'de IŞİD'e biat eden tüm cihatçı grupları birleştirmeyi başaran Hapilon'un, IŞİD'in güneydoğu Asya'da kurmayı hedeflediği halifeliğe ''emir'' yani lider olarak seçildiği öne sürülüyor.

Bunun yanı sıra Başkanlık sözcüsü Ernesto Abella, Maravi kalkışmasına liderlik eden Malezyalı IŞİD komutanı Mahmud bin Ahmed'in, savaşın ilk günlerinde aldığı yaralar sonucu hayatını kaybettiğini bildirerek, hükümetin ordunun istihbarat raporunun geçerliliğini doğruladığını ifade etti.

Öte yandan 23 Mayıs tarihinden bu yana IŞİD militanlarının Maravi kentinde kullandığı askeri taktikler, 2014 yılından bu yana örgütün Suriye, Irak ve Libya'da kullandıkları ile büyük oranda benzerlik gösteriyor.

Maravi'de kriz öncesinde uyuyan hücrelere bağlı 500 militanın var olduğu biliniyor. IŞİD bağlantılı grupların bünyesinde Suudi Arabistan, Pakistan, Çeçenistan ve Fas kökenli çok sayıda militanın bulunduğu tahmin ediliyor. Bölgede IŞİD'e bağlı olan, Mavte, Ebu Seyyaf, Bangsamoro İslami Özgürlük Savaşçıları, Filipinler Ensar El-Hilafe'si isimli 5 ayrı fraksiyon bulunuyor. Örgütün öncelikli olarak Maravi'deki polis merkezine ve cezaevine dönük saldırıları kısa zamanda silah, mühimmat ve militan sayısını ikiye katlamasına olanak verdi. Bu taktik 2014 yılının yaz aylarında Musul'un düşüşünü hatırlatıyor. Kırsaldaki federal polis merkezlerini ve cephanelikleri ele geçiren IŞİD militanları kısa süre içerisinde önce Musul havaalanını sonra kenti ele geçirmişti.

Krizin ilk haftasında (27 Mayıs) Maravi kentindeki askeri konumlanışı gösteren harita (Siyah: IŞİD - Kırmızı: Filipinler Ordusu)

Mevcut durumda Maravi kentinin büyük bir kısmı Filipinler ordusu ve güvenlik güçleri tarafından geri kazanılsa da, henüz askeri operasyonlar bitmiş değil ve kriz süresince Filipinler ordusu çok fazla kayıp verdi. Bunun yanı sıra geçtiğimiz haftalarda, krizin bastırılması aşamasında ABD'nin askeri danışmanlık ve teknik destek manasında Filipinler hükümetiyle işbirliği içerisinde olduğu kaydedilmişti. 

Duterte ise bu iddiaları kesin bir dille yalanladı.

Filipinler Silahlı Kuvvetleri, Maravi'deki çatışmaların cihatçı gruplar tarafından başlatıldığına dair haberlere rağmen, çatışmaların kendileri tarafından Filipinler Ulusal Polisi ile koordine bir şekilde kente başlatılan baskın yüzünden başladığını belirtti. 

Ordu ve yerel polis ekipleri, Maravi'de IŞİD liderlerinin birleştiği yönündeki bilgileri doğrulamak için operasyon yürütürken Ebu Seyyaf'ın lideri Isnilon Hapilon'un bilgisine ulaştı.

Filipinler ordusuna göre Hapilon, Maravi'de Mavte başta olmak üzere grubunu diğer tüm IŞİD bağlantılı gruplarla birleştirdi. 

Maravi sakinleri, kendi bölgelerinde bir silahlı grubun varlığını bildirdikten sonra Filipinler ordusu ve yerel polis güçleri Hapilon'u yakalamak üzere kente geniş çaplı bir harekat başlattı.

Mindanao özerk bölgesinde IŞİD bağlantılı grupların varlık gösterdiği bölgeler. Harita: Reuters

Çatışmayı takiben, Duterte, 23 Mayıs 2017 akşamı saat 22:00'da tüm Mindanao bölgesinde sıkıyönetim ilan etti. Sıkıyönetim, 1987 anayasasına göre 60 gün sürecek. İlk 30 günse geride bırakıldı. Sıkıyönetim kararı sonrasında başkan yardımcısı Leni Robredo, bölgedeki mağdurlar için bir bağış kampanyası başlattı.

Öte yandan ülkenin başkenti Manila'da 28 Mayıs günü çeşitli kontrol noktaları kuruldu. Hükümet, Maravi'deki çatışmalarla beraber ülkenin çeşitli bölgelerinde cihatçıların saldırı gerçekleştirilebileceği endişesiyle bir dizi önlem almaya başladı.

Söz konusu çatışma ortamında yerinden olmuş öğrenci ve öğretmenler için Eğitim Bakanlığı da bir yardım kampanyası başlattı. Söz konusu yardım programı, öğrenci ve öğretmenlere psikolojik destek sağlanmasını da içeriyordu. Yanı sıra, hükümetin Sosyal Refah ve Kalkınma Dairesi, yerlerinden olan her aileye bir kereleğine 1000 Filipin Pesosu yardım sunma sözü verdi.

Mindanao özerk bölge hükümetiyse yerinden edilmiş Maravi sakinlerine 35 milyon dolar yardım sağladı.

Tüm bunların yanı sıra Makati Üniversitesi de Maravi'den göç etmiş kişilere ve savaşan askerlerin çocuklarına burs sağlayacağını açıkladı.

MORO ULUSAL KURTULUŞ CEPHESİ'NDEN FİLİPİNLER YÖNETİMİNE DESTEK

Rodrigo Duterte, IŞİD'in Maravi kentinde ilerlemesinin ardından Moro İslami Kurtuluş Cephesi, Filipinler Komünist Partisi'nin silahlı kanadı Yeni Halk Ordusu, Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi gibi ülkede faaliyet gösteren silahlı gruplara orduyla koordineli bir şekilde savaşmaları yönünde teklifte bulunmuştu.

Duterte, IŞİD'e karşı savaşmayı kabul eden gruplara maaş bağlanacağını ve bu grupların orduya dahil edileceğini de söylemişti.

Çağrıya olumlu yanıt veren Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi, 2 bin 500 civarı militanıyla orduya dahil oldu.

Teklifi değerlendireceklerini söyleyen Moro İslami Kurtuluş Cephesi ise sonrasında herhangi bir açıklama yapmadı.

Öte yandan Moro İslami Kurtuluş Cephesi ve Filipinler hükümeti arasında süren barış görüşmelerinde ise arabulucuğu Türkiye üstleniyordu.

Yaklaşık 3 yıl önce Davutoğlu başkanlığındaki hükümet, ''kurulacak Müslüman otonom devlete her türlü desteği vereceğini'' duyurmuştu.

Barış sürecinde ''Bağımsız Denetim ve Gözetim Heyeti'' ve ''Uluslararası Silahsızlandırma Komitesi''nde üye bulunduran Türkiye, Moro’daki İslamcı-ayrılıkçı gruplara desteğini her fırsatta yineliyor.

Moro İslami Kutuluş Cephesi'nin talebiyle kurulan ''Bağımsız Denetim ve Gözetim Heyeti''  içerisinde Türkiye’den İHH Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Oruç yer alıyor.

Kasım 2011 tarihli Filipinler ziyareti sırasında İHH Başkan Vekili Hüseyin Oruç, “Otonom da olsa Müslümanlara ait bir devlet geliyor. Türkiye, bu devletin kurulmasına da işletilmesine de katkı sunacak. Moro’da üniversite, okul, hastane gibi yapılardan belediyeciliğe kadar programlar yapılması gerekecek” demişti.

MAVTE GRUBU VE MORO İSLAMİ KURTULUŞ CEPHESİ BAĞLANTISI

Yaklaşık 2 senedir sahada varlık göstermesine rağmen yeni yeni adından söz ettiren Mavte grubu, Maravi krizinde başat aktörlerden biri.

Farhana Mavte'in liderlik ettiği grubun ismi, Müslüman yoğunluklu Mindanao özerk bölgesinde yer alan Lanao del Sur bölgesinde, Maravi kentindeki zengin bir aileden geliyor.

Maravi kenti yakınındaki Butig'de doğan Farhana Mavte, bölgedeki birçok aile gibi yasadışı, mafyatik yollarla zenginleşen Mavte ailesinin yedi çocuğundan biriydi.

Farhana Mavte'nin dindar bir kişiliğe sahip olduğu bilinirken, Mavte grubunun son iki senede bu denli büyümesinin nedenini, güney Filipinler'deki diğer silahlı grupları da kendi bünyesine katması ve hükümet birliklerine karşı Maravi'de ortak bir cephe kurması oluşturuyor. Mavte grubunun IŞİD'e bağlılığını ilan etmesi de yaklaşık 1 seneyi buluyor.

Filipinli güvenlik uzmanı Rommel Banlaoi, Farhana Mavte'nin, Filipinler hükümetinin 2014'te barış anlaşması imzalamış olduğu isyancı bir grup olan Moro İslam Kurtuluş Cephesi'nin eski askeri lideriyle ilişkili olduğunu söyledi.

Hatta Farhana Mavte'nin Moro İslami Kurtuluş Cephesi için Maravi kenti yakınındaki Butig bölgesinde bir kamp tahsis ettiği öne sürülüyor.

Banlaoi, Mavte ailesi için ''militana dönüşen suçlular'' ifadesini kullanıyor. (**)

BİLANÇO

21 Haziran 2017 tarihi itibarıyla Filipinler hükümeti, Maravi krizine ilişkin bilançoyu açıkladı.

Verilen bilgilere göre, çatışmalar neticesinde 8'i yabancı uyruklu olmak üzere 268 militan öldürüldü, 9 militan sağ ele geçirildi. 10'u dost ateşiyle olmak üzere tam 66 asker hayatını kaybetti, 267 asker de yaralandı. Ayrıca 50 sivil de hayatını kaybetti.

SPRATLY ADALARI SORUNU VE ABD

Filipinler ve Çin arasında Spratly Adaları üzerinden öteden beridir var olan bir anlaşmazlık söz konusu. Fakat yakın zamanda hem Xi Jinping hem de Duterte mevcut problemin diyalog yoluyla çözülmesine işaret etti. Bunun yanı sıra Duterte hükümeti, Rusya ile daha ciddi ve istikrarlı bir işbirliği içerisine girmeyi hedeflediğini açıkladı.

Spratly Adaları meselesine ilişkin iki ülke arasında bir diyalog sürecinin başlamış olması ABD'nin hiç de işine gelir cinsten bir gelişme değildi. Spratly Adaları, ABD'nin Çin'e karşı güneydoğu Asya'daki ön-karakollarından biri ve gelecekte belki çıkacak olan bir çatışmanın ana odaklarından. Duterte hükümeti ise ABD'nin, Obama yönetiminin güneydoğu Asya'daki hedeflerinin farkındaydı ve ABD'nin bu coğrafyada şimdiye kadar tüm müttefiklerini Çin'e karşı silah olarak kullandığını elbette ki biliyordu. Buna kanıt olarak Duterte'nin Kasım 2016'da, ''ABD veya Japonya'ya fayda sağlamak için ülkesinin çıkarlarını feda etmeme'' yönündeki açıklaması gösterilebilir. Moskova ile yakınlaşma ve Pekin ile başlayacak bir müzakere süreci, Duterte'nin seçim vaatleri arasında yer alan maddeler olmasıyla da dikkat çekiyor.

Duterte yönetimi, ABD açısından bölgedeki ciddi bir tehdidi ifade eder oldu. Öncesinde batı medyası tarafından sadece kibirli, popülist olarak tanımlananan Duterte, söz konusu süreçte ''kanlı katil'' olarak tanımlanmaya başladı.

Kasım 2016'da, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping ve Duterte, ''karşılıklı bağların güçlendirilmesi ve işbirliğinin artırılması'' kararı aldı.

Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturması, Duterte yönetiminin Çin ile geliştirdiği bağlara zarar vermedi.

Bu yıl 30. kez toplanan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) zirvesinde de Çin'e dönük daha yumuşak bir söylem geliştirildiği görülüyor.

ASEAN ise ABD politikalarına yakınlığıyla bilinirken, bu yıl Filipinler'in başkenti Manila'da toplanan zirvede, dünya medyasındaki güney Çin denizi ülkelerinin "Çin eksenine çekildiği'' yönündeki iddialara karşılık olarak, bunda ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının payı olduğu ifade edildi.

Öte yandan zirvede ASEAN ülkelerinin Çin'e olan yaklaşımında gerçekleşen değişikliğin ekonomik kaygılardan ötürü olduğunun da altı çizilmişti.

ASEAN zirvesinde somutluk kazanan ''Çin eksenine çekilme'' durumu uzun bir zamandır devam eden bir süreçti. Bu senenin başlarında Trump'ın baş stratejisti Steve Bannon, önümüzdeki 10 yıl içerisinde, güney Çin denizinde ABD ve Çin arasında bir savaşın patlak vereceğinin şüphe olmadığını söyledi.

Öyle ki aşırı sağcı Bannon, ABD'nin en büyük düşmanlarının ''Çin ve İslam'' olduğunu ifade etmekten hiç de çekinmedi.

Duterte yönetimi, Maravi krizinin patlak vermesiyle Rusya'dan silah yardımı istedi.

ABD'yle süren ilişkilerin pek de iyiye gitmediğini ifade eden Duterte, Putin'den modern silahlar ve ticari ilişkilerin de geliştirilmesini talep etti.

SIKIYÖNETİM VE BASKI

IŞİD'in süpriz olmayan yükselişi ve Duterte hükümetinin başlattığı sıkıyönetim sonrasında ''terörle mücadelenin'' ana odağının sadece IŞİD olmadığı görülüyor.

Ülkenin başkenti Manila ve ülkenin diğer eyaletlerinde alınan güvenlik önlemleri ve sokağa çıkma yasaklarının ülkedeki muhalefeti de hedef aldığı da açıkça görülüyor.

Hatta Duterte, IŞİD'in yükselişi karşısında ''İnsan haklarını unutun'' çağrısını hiç de çekinmeden yapmıştı.

Maravi'ye dönük ablukanın bir benzerinin de 2013 yılında ülkenin Mindanao özerk bölgesinde yer alan Zamboanga'da yaşandığı biliniyor ve sıkıyönetim uygulamaları, medyada pek yer bulmasa da keyfi gözaltı, adam kaçırma, işkence, rastgele hava bombardımanları da içeriyor.

Başkan Duterte, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, "Bu sıkıyönetimden ve sıkıyönetimin sonuçlarından ben sorumluyum, sadece ben sorumluyum, siz işinizi yapın gerisini ben halledeceğim" demişti. Askerlere seslenen Duterte, "Üç kadına tecavüz ederseniz, sorarlarsa ben yaptım derim, sizin yerinize ben hapis yatarım" şeklinde konuşmuştu.


(*) https://www.fbi.gov/wanted/wanted_terrorists/isnilon-totoni-hapilon

(**) http://www.newsweek.com/who-are-isis-linked-maute-group-and-how-have-the...