Kuruluşunun 68. yılında Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti: Yalanlar ve gerçekler

Bugün Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti'nin 68. kuruluş yıldönümü. Peki, ABD propagandalarının hedefi olan KDHC nasıl kuruldu, hakkında anlatılanlar gerçek mi, ne istiyor?

Tulga Buğra Işık

9 Eylül 1948’de kuruluşu resmen açıklanan Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin, bütün Kore Yarımadası’nda tanınan tek egemen devlet olması planlanıyordu. Ancak ABD, 2. Dünya Savaşı ortamında verdiği sözlerini sonrasında tutmayacak ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni ve sosyalist bloğu taviz vermeksizin karşısına alacaktı. Sosyalist blok büyük oranda çözülmüş olsa da, KDHC o dönemin bir “kalıntısı” olarak varlığını sürdürüyor ve benzer tarihsel arka plana sahip pek çok ülkenin aksine ABD’ye kafa tutmaya devam ediyor.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin aksine “diyalog” ve “işbirliği” yolunu seçmeyen KDHC, ABD’nin küresel propagandasında merkezi bir yer tutuyor. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, gerek Güney Çin Denizi kriziyle artan coğrafi önemi, gerek ideolojik tutumuyla tartışılmaya devam ediyor.

KDHC NASIL KURULDU?

1945’te İngiltere, ABD ve SSCB tarafından üzerinde uzlaşılan Moskova Antlaşması, Kore’nin Japonya’dan kurtarılmasının ardından “birleşik, bağımsız ve demokratik” bir devlet olmasını öngörüyordu. Antlaşma gereğince Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti kuruldu, ancak antlaşmaya uymaya niyetli olmayan ABD, Güney Kore’de ABD’ye tabi bir yönetim kurmuştu. Güney Kore’ye yüksek meblağlarda para veren ABD, 30 yıldır ABD’de bulunan Syngman Rhee’yi Güney Kore’nin başına getirdi. Yeni kurulan yönetim, muhaliflere büyük baskı uygularken, çok sayıda komünist tutuklandı ya da suikaste uğradı. Bunların arasında milletvekilleri de bulunuyordu.

30 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimler, Rhee’nin arkasında halk desteği olmadığını gösteriyordu. Ancak ABD, Güney Kore’yi KDHC ile savaşa hazırlamayı sürdürdü. Bölgeye yüksek miktarda silah getiren ABD, kısa süre içerisinde KDHC’ye saldırdı. İşgal girişimi bilindiği gibi başarısız oldu. Bunun ardından Kore “Güney” ve “Kuzey” olarak ikiye bölündü. ABD işgalinin sürdüğü Güney Kore, hala ABD üslerine ve askerine ev sahipliği yapıyor.

KDHC KARŞITI PROPAGANDA

ABD başarısız saldırı sonrasında tüm tarihsel belgelere karşın ilk saldıranın KDHC olduğunu iddia edecekti. Askeri başarı kazanamayan ABD ve Güney Kore, bundan sonrasında da KDHC’ye karşı yalanları ve provokasyonları sürdürdü. 2011’de kurulan KDHC yanlısı Birleşik İlerici Parti’nin, büyük destek alması bu yalanların Güney Kore’de bile sınırlı etki yaratabildiğini gösteriyor.

Birleşik İlerici Parti, açılmasından yalnızca 3 yıl sonra 2014 yılında kapatıldı. Komünizmin Güney Kore’de hala yasaklı olması veya 2015 yılında “ders kitaplarındaki tarihin KDHC’yi haklı göstermesi” sebebiyle değiştirmek istenmesi, Güney Kore’nin ne kadar “demokratik” olduğunu anlamak için gösterilebilecek birkaç örnek.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çözülüşü, KDHC karşıtı propagandanın giderek daha fazla ağırlık kazanmasına sebep oldu. KDHC’yi yalnızlaştırma ve yıpratma imkanı artan ABD, dünyanın her yerinde askeri güç bulundurmasına, arka arkaya gerçekleştirdiği işgal ve müdahalelere, giderek genişleyen NATO ile birlikte kapsamı ve coğrafyası genişleyen askeri tatbikatlarına, insansız hava aracı saldırılarıyla öldürdüğü sivillere, Ortadoğu başta olmak üzere pek çok yerde yönetimleri istikrarsızlaştırmasına karşın dünyaya en büyük tehdidi KDHC gibi göstermeye çalışıyor.

Bir yandan “eniştesini köpeklere yedirtti”, “herkese tek saç modeli dayatılıyor” gibi gerçek olmadığı sürekli ortaya çıkan ve KDHC’yi “baskıcı”, “komik” ya da “tuhaf” gösteren yalan haberlerin üretimi devam ettirilirken, öte yandan da KDHC’ye yapılabilecek olası bir işgal girişimine hazırlık olarak KDHC, ABD’nin “ulusal güvenliğine” karşı “ciddi” bir tehlike oluşturuyormuş gibi gösteriliyor.

KDHC haberleri biraz araştırıldığındaysa, hiçbir gerçeklikleri olmadığı anlaşılıyor. "Öldürüldü" denilen insanlar 1 hafta sonra yeniden ortaya çıkıyor, "zorunlu" kılınan saç kesimi biçimi kimsede görülmüyor, "köpeklere yedirtilen" insanlara ait hiçbir görsel bulunamıyor.


KDHC'de kuruluş yıldönümü kutlamalarından

'JUCHE' NEDİR?
KDHC, resmi ideolojisini "Juche" olarak tanımlıyor. "Kendine yeterlilik" olarak tanımlayabileceğimiz "Juche", KDHC kurulduktan sonra ilk kez 1955 yılında Kim İl-Sung tarafından kullanılıyor ve ilerleyen yıllarda giderek daha merkezi bir yer alıyor.

Juche'nin üç ilkesini "siyasi bağımsızlık", "iktisadi kendine yeterlilik" ve "savunmada kendine yeterlilik" olarak tanımlayan Kim İl-Sung, bu ilkeleri zorlu koşulların olduğu Soğuk Savaş yıllarında geliştiriyor. Söz konusu ilkelerin uluslararası program haline getirilmesi ve emperyalizmin müdahalesine uğrama ihtimali olan ülkelerce kullanılması da hedefleniyor ve bunun için aktif çalışma yürütülüyor. KDHC, bu üç ilke olmaksızın bir ülkenin "bağımsız" olamayacağını, örneğin iktisat ya da savunma alanında kendine yeterliliği olmayan bir ülkenin, siyaseten de bağımsız olamayacağını iddia ediyor.

Doğu Avrupa ülkelerindeki sosyalizmi, "özgün değil mekanik olması" ve "Sovyetler'e bağımlılığı" sebebiyle eleştiren KDHC, "Kore stili sosyalizmi" de kendine yeterlilik temelinde inşa etmeyi amaçlıyordu. Ancak KDHC de SSCB'nin çözülüşünün etkisinden kaçamadı. 1990'lar ve sonrasında ağır ekonomik krizlerle boğuşmak zorunda kalan KDHC, kimi sosyalist ülkelerle diplomasisini sürdürse de nefes alacak alan bulamaz hale geldi. 

Tüm bunlara karşın sosyalizmin kimi ilkelerinden taviz vermeyen KDHC, düşük gelir düzeyine rağmen, kendi gelir grubuna kıyasla çok yüksek bir ortalama yaşam süresine sahip. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre 70.6 beklenen yaşam süresi ile Rusya'nın daha üzerinde (70.5). 

11 yıl zorunlu eğitimin olduğu ülkede, herkes okuma yazma biliyor. KDHC, 1970'lerin ortasından beri Güneydoğu Asya'da eğitim seviyesinin en yüksek olduğu ülkelerden biri. SSCB'nin çöküşüyle birlikte ülkede kıtlık yaşanmış olsa da, bunun sorumlusunun "ABD'ye itaat" ve "kıtlık" arasında seçim yapmak zorunda kalmış KDHC halkı olduğunu söylemek çok güç.

KDHC ‘ORDU DEVLETİ’ Mİ?
Kurulduğu andan itibaren sürekli askeri tehdit altında olan KDHC, Sovyetler Birliği’nin çözülüşüyle beraber daha da zor bir duruma düştü. İşgal tehdidi altındaki ülke 1994 yılında “Songun” denilen “önce ordu” siyasetini benimsedi. Bu siyaset sayesinde askeri caydırıcılığını sürdürdü.

Ancak söz konusu siyasetin yalnızca KDHC’ye özgü olduğu düşünülmemelidir. ABD’nin küresel askeri varlığı ve yaptığı harcamalar, KDHC’nin ya da başka herhangi bir devletin erişebileceği miktarın çok üzerinde. KDHC’nin askeri harcaması ülke bütçesinin %20-24’ü kadar. ABD içinse bu rakam %16 kadar. Ancak ABD’nin askeri harcaması yılda 600 milyar doları bulurken, KDHC için bu rakam yalnızca 15 milyar dolar!

KDHC’nin işgali durdurmak için başka alternatifleri olup olmadığı tartışılabilir. Ancak KDHC’nin ABD’ye karşı kamuoyu yaratma imkânının çok sınırlı olduğu da ortada.

Örneğin, KDHC’nin hidrojen bombası geliştirmesi ve nükleer silah testlerinin ardından, uluslararası kamuoyu ardı ardına KDHC karşıtı açıklamalar yapıyor. Ancak kimse bölgedeki sürekli ABD varlığını, ABD’nin bu silahlara ve daha gelişmişlerine zaten sahip olmasını, bölgede artan askeri tatbikatları sorgulamaya gerek bile duymuyor.

KDHC ise ısrarla bölgedeki ABD askeri varlığı ve tehdidinin sona ermesi durumunda nükleer silah geliştirmeyi bırakacağını vurguluyor.

KDHC’nin bölgedeki tek müttefiki Çin olmasına karşın, KDHC ve Çin arasında ciddi ayrımlar bulunuyor. Bunların başında, ABD’ye karşı alınan tavır geliyor.

KDHC’nin ABD’ye karşı sert açıklamalarını sürekli kınayan Çin, ABD’ye karşı “yumuşak güç” kullanarak üstünlük kurmayı ve diyalog yollarını olabildiğince açık tutmayı amaçlıyor.

Ancak ABD’nin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gerçekleştirdiği ihlallerle birlikte bölgede gerilim giderek yükseliyor. Çin ev sahipliğindeki son G20 zirvesinde ABD Başkanı Barack Obama’nın kırmızı halıyla karşılanmaması ve Obama uçaktan indiğinde Çinli bir yetkili tarafından protesto edilmesi, gerilimleri şimdilik yatıştırmayı seçen Çin’in, daha agresif bir siyasete yönelebileceğinin işaretlerini de veriyor.

KDHC'de sürdürülen "Kore stili sosyalizme" yönelik birçok eleştiri yapılabilir, ancak pek çok sosyal uygulamayı sürdüren KDHC'nin bir "ordu devleti" olduğu söylenemez. 

Bu iddiada bulunulacaksa, ABD, Suudi Arabistan, İngiltere, Fransa gibi pek çok ülke için de aynı iddia dillendirilmelidir. 1970'lerin ortalarında KDHC, bölgedeki eğitim seviyesi en yüksek, en üretken ülkeydi. 1960'larda KDHC'yi ziyaret eden Che Guevara, KDHC'nin Küba için model alınabilecek bir ülke olduğunu söylüyordu.


Che Guevara KDHC gezisinde

KDHC ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz, soL’da konuyla ilgili daha önce çıkan yazıların bazıları: