İtalyanlar da bir zamanlar göçmendi

10 Haziran 2018’de, 629 göçmenin bulunduğu Aquarius gemisinin İtalyan limanlarına kabul edilmemesiyle yaşanan göçmen krizi büyürken, İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini’ye, 40 İtalyan akademisyen tarafından gönderilen mektupta, 'İtalyanlar da bir zamanlar göçmendi' hatırlatmasında bulunuldu.

Nükhet Akgün Bordignon

4 Mart 2018 seçimlerinden sonra Beş Yıldız Hareketi ve Lig Partisi’nin koalisyon kurmasıyla İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Matteo Salvini uzun zamandır İtalya’nın en çok konuşulan ve tartışılan ismi. Elbette göçmen karşıtı söylemleri ve politikaları bunun en önemli nedeni. Hükümet kurulduktan neredeyse üç ay sonra, 10 Haziran 2018’de, 629 göçmenin bulunduğu Aquarius gemisinin İtalyan limanlarına kabul edilmemesiyle yaşanan göçmen krizi, ülkede artan göçmen karşıtı söylemler ve yakında yürürlüğe sokulması planlanan yeni 'güvenlik ve göçmen' kararnamesi, hem ülke içinde hem de dışında büyük tepkilere neden olmuş durumda.

Yakın zamanda Belçika’da yaşayan 40 İtalyan akademisyenin kaleme aldığı mektup da İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini’ye gösterilen tepkilerden yalnızca biri. Mektupta akademisyenler Salvini’yi, İtalya’nın geçmişini öğrenmeye, daha iyi bir gelecek için geçmişte farklı Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalmış ve bugün Afrika’dan İtalya’ya gelen göçmenlerle aynı muameleye uğramış İtalyanları hatırlamaya davet ediyorlar.

14 Eylül 2018’de Viyana’da göç üzerinde gerçekleşen bir toplantıda İçişleri Bakanı Matteo Salvini ve Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn arasında gerçekleşen tartışma sonrası kaleme alınan ve Le Soir gazetesinde yayınlanan mektupta şu ifadeler yer alıyor:

"1946 ve 1960 yılları arasında İtalya, ülkenin kuzeyinde ve güneyinde yaşayan işsiz, ekonomik zorluklar içinde ve geleceğe dair umudu olmayan birçok İtalyan’ın başka ülkelerde çalışabilmesi için farklı Avrupa ülkeleri ile iletişime geçmişti. Bunun üzerine Belçika (1946), Fransa (1947), Hollanda (1948), Almanya (1955), Lüksemburg (1957) ve İsviçre (1964) ile karşılıklı işgücü anlaşmaları imzalandı. Avrupa Birliği kurulmadan önce bir milyondan fazla İtalyan, aileleriyle beraber İtalya’dan ayrılmaya mecbur edildi. Böylece İtalya 1960’larda ekonomik kalkınma sağlayabilmek için kendi fakirliğini ihraç etmek durumunda kaldı. Yani genç nüfusunun bir kısmı iş bulabilsin diye diğer bir kısmını dışarıya gönderme kararı aldı.

İtalyan göçmenler; Belçika’da, Hollanda’da, Lüksemburg’da, Almanya’da, Fransa’da, İsviçre’de hayatın her alanında ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kaldılar. 1950’lerde Belçika’da barlara ‘İtalyanların ve köpeklerin girmesi yasaktı’. Bu insanlar geri gönderilmesi gereken tehlikeli suçlular olarak kabul ediliyordu. Sosyal hizmetlerden gereksiz fayda sağlamakla, bulundukları ülkenin vatandaşlarının işlerini ve kadınlarını çalmakla suçlandılar. İtalyan göçmenler, vardıkları ülkenin ekonomisine katkı sağlamakla beraber terkettikleri İtalya’nın da ekonomisine katkı sağlamışlardı. Ancak buna rağmen İtalya kendi göçmenlerini unuttu ve hiçbir zaman onlarla ilgilenmedi.

Bugün Bakan Salvini’nin göçmenlere karşı kullandığı argümanların hepsi geçmişte İtalyan göçmenler için de kullanıldı. İtalyan göçmenlerin Kuzey Avrupa’da ve daha önce Amerika’daki geçmişleri etiketlenme, ayrımcılık ve ırkçılık ile şekillendi. Tıpkı ünlü yönetmen Luchino Visconti’nin Rocco ve Kardeşleri isimli filminde ustaca anlattığı gibi, çalışmak için Kuzey İtalya’ya göç eden güneyli İtalyanlar da kendi ülkelerinde aynı kimlik sorunları ve zorluklarla karşılaştılar.

Göç sorunu oldukça karmaşık ve küresel bir sorun. Sınırların tamamen kapanması veya açılması ile çözülemez. Bugünün sorunlarını daha iyi anlayabilmek için Bakan Salvini’nin göç tarihi üzerine iyi bir şekilde araştırma yapması  gerekmektedir. İtalyanların daha çok çocuk yapması gerektiği ya da göçmenlerin işgal ettiği işlerin İtalyan vatandaşları için korunması gerektiği gibi söylemler sürdürülebilir değildir. İtalyan gençlere  göçmenler yerine meyve ve sebze toplamak için tarlalarda çalışmaları, Filipinliler ve Doğu’dan gelenlerin yerine hasta bakıcılık yapmaları veya turizm ve restorancılık gibi sektörlerde güvencesiz işleri  kabul etmeleri gerektiği gibi gerçek şeyler söylemek gerekmektedir.

Tıpkı diğer Avrupa ülkeleri gibi İtalya da kendi vatandaşları için ekonomik ve sosyal istikrarın sağlanmasına olanak vermeyecek olan bu derin demografik krizin farkındayken Bakan Salvini bu gerçekleri kabul edebilecek mi?’

'CAVOUR'UN YAPAMADIĞINI GÖÇMENLER YAPTI'

İçişleri Bakanı Salvini’ye ve hükümetin uygulamalarına elbette ülkede yaşayan ve muhalif olan insanlar tarafından da tepki gösteriliyor. Özellikle son zamanlarda sosyal medyada bir özeleştiri çağrısı olarak da kabul edilebilecek bir video dolaşmakta. Aktör Andrea Pennacchi’nin yer aldığı  ‘Merhaba Güneyliler’ isimli bu video büyük bir tartışma yaratmış durumda.

Bugün her ne kadar göçmen krizi nedeniyle rafa kaldırılmış gibi görünse de İtalya’daki Kuzey-Güney gerilimi çok eskiye dayanmakta. Belçika’da yaşayan İtalyan akademisyenlerin de Salvini’ye yazmış oldukları mektupta belirttikleri gibi bugün Afrika ve diğer bölgelerden gelen göçmenlerin yaşadığı zorluğu ve ayrımcılığı geçmişte Güney İtalya’dan Kuzey’e çalışmak için gelen İtalyanlar da yaşadılar. Pek bilinmez ancak 1951’de yaşanan sel felaketinden sonra Veneto bölgesinden Piemonte ve Lombardia bölgelerine gelen göçmenler de Kuzey’in ilk ‘Güneylileri’ olarak etiketlenmiştir.

Çok uzağa gitmeden yakın zamanda Salvini’nin (ki partisinin adı kısa bir süre önceye kadar Kuzey Ligi, ‘Lega Nord’ idi) açıklamalarına bakmak da yeterli olacaktır 2009 yılında Pontida’da gerçekleşen Parti toplantısında Salvini, Napolilileri aşağılayıcı ifadeler içeren bir şarkıyı söylemekten çekinmemiş ve Kuzey ile Güney’in arasında hiçbir ortak noktanın olmadığını, Kuzey İtalya’nın Güney’den çok daha ileride olduğunu savunmuştu. Elbette sonra da gidip özür dilemişti. Yine aynı yıl Padanyalıların yani Kuzeylilerin ‘iğrenç levantenler’ olduğunu ve Akdenizli olmadıklarını haykırmıştı. 

2012 yılında ise sosyal medya hesabından şu sözleri paylaşıyordu: İlk önce Kuzey demenin neresi ırkçı? Irkçı olanlar yıllardır başkalarının sırtına yük olan parazitlerdir.

Bunlar yalnızca birer örnek, liste elbette uzatılabilir. İşin ilginç yanı ise hepsinin unutulmuş olması. Son seçimlerde Güney İtalya’nın en çok Beş Yıldız Hareketine oy verdiği bir gerçek. Ancak bölgede Lig Partisi’nin oylarında artış olduğu ve Beş Yıldız Hareketi’nin Lig Partisi ile koalisyon kurmasına pek ses çıkarılmadığı da inkar edilemez. Salvini gibi kurnaz bir politikacının üzerinden Padanya tişörtünü çıkarmış olması ve zaten yıllardır ekonomik sıkıntılar içinde kalmış bölgeyi göçmenler üzerinden sürekli olarak ürkütüp safları sıkılaştırması elbette bunun nedenlerinden bir tanesi. 

Salvini artık ‘Önce İtalyanlar’ diye bağırıyor ve bu geçmişteki onca hakarete rağmen Güney’de karşılık bulabiliyor. Tıpkı videoda da vurgulandığı gibi Cavour’un* yapamadığını göçmenler yapmayı başarmış ve 300 yıl sonra  İtalyanlığı yaratmış gibi gözüküyorlar.

*Camillo Benso, Cavour Kontu, Savoie Hanedanlığı yönetiminde İtalya'nın birliğini sağlayan ve yeni krallığın ilk başbakanı olan Piemonteli devlet adamı.

Oyuncu: ANDREA PENNACCHI 
Metin: MARCO GIACOSA
Yönetmen: FRANCESCO IMPERATO
Teknik: CLAUDIO PASTAFIGLIA
Müzik: FRANCESCO FANTINI 
Yapım: GOLEMHUB.COM
Türkçe Altyazı: NÜKHET AKGÜN BORDİGNON, MATTİA BORDİGNON