İşgal güçleri arasında anlaşmazlıklar: Yemen’de Suudi yanlısı imamlar öldürülüyor

Yemen’de Suudi müdahalesi devam ederken Aden kentinde geçtiğimiz iki sene içerisinde 27 Suudi yanlısı imam öldürüldü. Cinayetlerin Yemen’i işgal eden Suudi-BAE koalisyonu içerisindeki mücadeleden kaynaklandığı düşünülüyor.

Kaya Emre Uzmay

BM’ye göre 2015’ten beri süren Yemen İşgali'nde ölen sivil sayısı 6 bin 590. Suudi Arabistan ve BAE önderliğinde kurulan koalisyon geçtiğimiz üç yıldır Yemen’de yürüttükleri savaşta hala başarılı olamamışken belli zaman dilimlerinde Yemen’in başkenti Sana da dahil olmak üzere önemli bölgeleri kontrol eden Husiler, Suudilerin başkenti Riyad’a yönelik füze saldırıları bile düzenleyebilmişti.

Yemen'deki savaşın dünya gündemine en çok oturduğu dönemse Suudi koalisyonunun Husilerin elinde bulunan Hudeyde kentine saldırı düzenlediği sırada oldu. Savaştan önce Yemen’in en büyük limanına ev sahipliği yapan Hudeyde savaş sırasında da Yemen’in iç kısımlarına doğru insani yardım ve erzak akışının olduğu tek kanal haline gelmişti. Ülke savaş, kıtlık ve dönemin en büyük kolera salgınlarından biriyle boğuşurken Suudi koalisyonu hala zafere ulaşabilmiş değil; üstelik koalisyon üyelerinin Yemen’e ilişkin farklı planlara sahip olmaları koalisyon içi çatışmalara sebep oluyor.

Suudiler Güney Yemen’de bulunan Aden kentini Yemen’in resmi başkenti ilan etmiş durumda. Fakat bu yeni resmi başkent Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki gerilimin en çok hissedildiği yer haline gelmiş durumda. Aden’de 2016’dan beri Suudi yanlısı din adamlarına toplam 27 süikast düzenlendi. Bu suikastlerin, Suudi koalisyonunun savaş halinde olduğu Husiler tarafından düzenlenmediği düşünülürken, koalisyon içerisindeki iç çekişmelerin bir sonucu olma ihtimalleri Washington Post tarafından gündeme getirildi.

Ekim ayından beri Suudi yanlısı toplam 15 imam Aden’de öldürüldü. Suikastlerin bir kısmı, seyir halindeki arabalardan ateş açılmasıyla gerçekleşirken, bunların önemli bir bölümü imamların vaaz verdikleri camilerin yakınlarında oldu. Aden’deki Suudi destekli hükümetin kaynaklarına göre, din adamlarının önemli bir kısmı şehirden kaçarken, kentte kalmayı tercih eden imamlar ise çalışma saatlerini oldukça kısaltmış durumda.

ADEN’DE YÖNETİMİ İMAMLAR SAĞLIYOR

İmam suikastlerinin esas anlamı ise, Aden’de kurulan hükümetin kontrolü sağlayamamasının ardından din görevlilerinin fiilen yönetici haline gelmeleri. Aden her ne kadar Suudilerin desteklediği kukla hükümetin başkenti olsa da kentin belli bölümleri IŞİD ve El-Kaide'ye bağlı çeteler tarafından da kontrol ediliyor.

Öldürülen imamların birçoğu şeriatçı parti olan Islah Partisi üyesiydi. Islah Partisi Suudilerin Yemen işgalinin en büyük destekçilerinden ve Suudilerin Yemen’in yeniden inşası planları için "doğal müttefik" gözüyle değerlendirdiği bir parti.

Islah Partisi 1990’da kurulan ve Müslüman Kardeşler’in parçası olan bir siyasal hareket. Suudi Arabistan her ne kadar Müslüman Kardeşleri terörist olarak tanımlasa da Islah partisi, Suudi işgali başladığı andan itibaren Suudilerin Yemen’deki en yakın müttefiklerinden biri haline geldi.

SUUDİLER VE BAE NEREDE AYRILIYOR?

Suudilerin önderliğindeki BAE’nin de parçası olduğu koalisyon tamamen ABD’nin müttefikleri tarafından oluşuyor. Fakat bu ülkelerin Yemen’e dair planları farklılık gösteriyor. Suudiler, savaş sonrası için bir "Birleşik Yemen" planlarken BAE’nin gündemindeyse ayrı bir "Güney Yemen" var.

Güney Yemen’in ayrı bir devlet olması tarihte ilk defa BAE’nin gündeme getirdiği bir konu değil. Kuzey Yemen (Hudeyde ve başkent Sana’nın bulunduğu bölge, şu anda büyük ölçüde Husilerin elinde bulunuyor) Osmanlı İmparatorluğu’ndan 1918’de ayrılırken, Güney Yemen ise 1800’lerin ortasından beri İngiltere’nin kolonilerinden biriydi. Güney Yemen daha sonrasında İngiltere’ye karşı bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra kendisini SSCB ve sosyalizme yakın bir yerde konumlandırmıştı. Bağımısızlık savaşından sonra kurulan Yemen Demokratik Cumhuriyeti, Doğu Avrupa ve SSCB’de reel sosyalizmin çözülmesinin ardından Sana’daki hükümetle birleşme arayışlarına girmişti.

Birleşme sürecinin 1994’te bir iç savaşa dönüşmesinin ardından Aden’deki Yemen Demokratik Cumhuriyeti tamamen yok oldu ve Güney Yemen’deki ilericilerin tasfiye edildiği bir süreç başladı. Güney Yemen’deki iktidar boşluğuysa Müslüman Kardeşler’in şeriatçı Islah Partisi doldurdu.

BAE’nin Güney Yemen’deki temsilcileri olan "Güney Geçiş Konseyi" (GGK) doğrudan Güney Yemen’in ayrı bir devlet olması gerektiğini savunuyor. Aden şehri koalisyon güçlerinin kontrolü altında olmasına rağmen kent GGK, Islah, El-Kaide ve IŞİD tarafından paylaşılmış durumda. BAE tarafından kurulan ve silahlandırılan GGK, Islah Partisi'ni doğrudan Suudilerin kukla hükümetinin başı olmakla ve eski Yemen devlet başkanı Mansur Hadi’yi kontrol etmekle suçluyor. BAE ve Suudi Arabistan arasında fiili bir gerginlik var olmamasına rağmen onların temsilcileri olan GGK ve Islah arasında sokak çatışmalarının yaşanması da Aden için olağan hale gelmiş durumda. Ocak ayında Hadi hükümetinin güçleri ve Islah militanlarıyla GGK militanları arasında çıkan bir çatışmada 12 kişi ölürken 130 kişi yaralanmıştı. Olayın ardınan Hadi hükümeti GGK’yı askeri darbeye teşebbüsle suçlamıştı. Ocak ayından sonraysa bir dizi daha ufak çatışmayla beraber GGK ve Hadi hükümeti arasındaki gerginlik olağan hale gelmiş durumda.

‘BAE GÜNEY YEMEN’DEKİ MADENLERİN KONTROLÜNÜ İSTİYOR’

Ocak ayındaki gerginliğin ardınan Sputnik’e görüş veren Shia Rights Watch’un yöneticisi Mustafa Akhwand aradaki bu anlaşmazlığın sebebi olarak Umman sınırındaki petrol, altın ve gümüş kaynakları bakımından zengin bölgenin paylaşımı olduğunu iddia etmişti. Akhwand, Sputnik Radyo’da bir programa verdiği söyleşide "Şu anda, durum Suudi Arabistan ve BAE arasında. Yemen'de doğal kaynaklar olduğuna dair çok fazla haber ve belge var ve bu ülkelerden her biri burada hak iddia ediyor” yorumunda bulunmuştu. Akhwand, Yemen'in Umman sınırındaki petrol, gümüş ve altın kaynaklarına atıfta bulunarak "Suudi Arabistan bunları kontrol ederse, hali hazırda kensinden küçük olan BAE’nin elinde hiç bir şey kalmayacak” demişti.

ABD’Lİ YETKİLİ: İMAM CİNAYETLERİNİN ARKASINDA GGK VAR

İmam cinayetlerini gündeme getiren Washington Post gazetesine konuşan, adı verilmeyen ABD’li bir üst düzey yetkili, GGK'nin bazı unsurlarının din adamlarının öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi. ABD’li yetkili Washington Post’a “Islah, Aden'de ve başka yerlerde, hem siyasi hem de güvenlik açısından ağır baskılarla karşı karşıya” yorumunda bulundu.

Aden’deki güvenlik kuvvetlerinin başı ve ayrılıkçı GGK’nın en üst düzey lideri Tuğgeneral Şali Ali Şaiya, GGK militanlarının cinayetlerin arkasında olduğu yönünde iddiaları redderken cinayetlerden dolayı "islamcı aşırılıkçıları" suçladı.

GGK’lı ayrılıkçıların resmi açıklamalarıysa, Islah Partisi'nin din adamlarının suikastlarından sorumlu olduğu yönünde. GGK’nın açıklamaları, Islah'ın "ılımlı" imamları tasfiye ederek yerlerine daha "aşırılıkçı" imamlar getirmeyi amaçladığını iddia ediyor.

GGK’nın iddialarının aksine öldürülen imamların büyük çoğunluğu Islah üyesiyken bu imamlar Husilere karşı yürütülen savaş için para toplamak ve militan bulmakla uğraşıyordu. Yine Washington Post’a konuşan Ashraf Ali Muhammed adlı bir yerel gazeteci BAE ve GGK’yı kastederek “Bu suikastlar, ülkenin dışından ve içinden bazı taraflara hizmet etmek üzere gerçekleştirildi. Bu taraflar, Islah’ın toplumsal ayağını yoketmek amacı güdüyor” yorumunda bulundu.