Gılgamış Destanı'nın bilinmeyen dizeleri bulundu

Irak'ta Süleymaniye Müzesi'nin bir kaçakçıdan satın aldığı tablette, tesadüfen Gılgamış Destanı'nın bilinmeyen dizeleri ortaya çıktı.

 

Irak’taki bir tarih müzesi ve eser kaçakçısı arasında tesadüfen gerçekleşen bir anlaşma, dünyanın en ünlü hikayelerinden olan Gılgamış Destanı’nın bilinmeyen dizelerini ortaya çıkardı.

Arkeofili'nin haberine göre, yeni ele geçirilen kil tablette, antik Mezopotamya’da yazılan destanın daha önce bilinmeyen bir bölümü bulunuyor. Yeni bulunan bölüm sakin bir yer olduğu düşünülen tanrıların ormanının hem gürültülü hem de renkli bir yer olduğunu gözler önüne seriyor. Yeni dizelerde ayrıca, destanın kahramanlarının çevre bilinci ve yaşadığı iç çatışmalar hakkında da yeni ayrıntılar da yazılı.

2011 yılında, Irak, Süleymaniye’deki Süleymaniye Müzesi, bilinen bir kaçakçıdan 80-90 adet kil tablet satın aldı. Müze, Amerikan işgalinin başından beri Irak’ın tarihi yerlerinden ve müzelerinden kaybolmuş eserleri geri kazanmak için kaçakçılarla bu çeşit anlaşmalar yapıyor.

800 DOLARA ALINDI

Satın alınan tabletlerden bir tanesi, Londra Üniversitesi’nde profesör olan Faruk Al-Rawi’nin özellikle ilgisini çekti. Al-Rawi Süleymaniye Müzesi’ne bu tableti kararlaştırılan fiyat olan 800 dolara almasını tavsiye ettiğinde, çivi yazılı tablet hala toz toprak içindeydi.

Aynı üniversitedeki, 2000 yılında Gılgamış Destanı’nın yeni bir çevirisini yayınlamış olan meslektaşı Andrew George’un yardımıyla Al-Rawi 5 gün içinde bu tableti tercüme etti.

Tabletin tarihi Süleymaniye Müzesi’ne göre Eski Babil Dönemi’ne (MÖ 2003-1595) kadar gidebilir. Fakat Al-Rawi ve George tabletin biraz daha yeni olduğunu ve Yeni Babil Dönemi’nde (MÖ 626-539) yazıldığını düşünüyor.

GILGAMIŞ DESTANI'NIN YENİ DİZELERİ

Al-Rawi ve George kısa zamanda, çalıntı tabletin tanıdık bir hikaye anlattığını keşfetti. Tablette anlatılan, bilinen ilk destansı şiir ve bilinen ilk büyük edebiyat eseri olarak görülen antik Babil hikayesi “Gılgamış Destanı”nın kahramanı Gılgamış’ın hikayesiydi.

Hikayenin yazıldığı dönem göz önüne alınırsa, büyük ihtimalle her tabletin hikayenin farklı bir parçasını anlattığı birçok tablet üzerine yazılmış olmalıydı.

Al-Rawi ve George’un tercüme ettiği ise 5. tabletin daha önce bilinmeyen bir kısmıydı. Bu bölüm Uruk kralı Gılgamış ve Enkidu’nun dev Humbaba’yı yenmek için tanrıların evi olan Sedir Ormanı’na yolculuğunu anlatıyor.

Tablet destana daha önce bilinmeyen 20 yeni dize ekliyor. Bu dizelerde ormanın nasıl göründüğü ve ormanda nasıl sesler duyulduğuna dair ayrıntılar bulunuyor.

CANLI TASVİRLER

George, LiveScience’a yaptığı açıklamAda “Yeni tablet, diğer kaynakların kesildiği yerden devam ediyor ve Sedir Ormanı’nın kesinlikli huzurlu ve sessiz bir yer olmadığını öğreniyoruz. Orman gürültülü kuşlar ve ağustos böcekleriyle dolu ve ağaçlarda maymunlar bağırıp çağırıyor” diyor.

Saray hayatının parodisini yapar şekilde canavarımsı dev Humbaba (ya da Huwawa), ormanın uyumsuz seslerini ve kakofonisini bir çeşit eğlence olarak görüyor, “Ormanın Kitabı çizgi filmindeki Kral Louie gibi” diyor George. George ayrıca, Babil öyküsel şiirlerinde, doğal ortamların böylesine canlı tasvirlerinin çok nadir olduğunu da ekliyor.

Şiirin diğer yeni bulunan dizeleri, destanın diğer kısımlarında gönderme yapılan ayrıntıları doğruluyor. Örneğin tablet, Enkidu ve Humbaba’nın çocukluk arkadaşı olduğunu, ve canavarı öldürdükten sonra kahramanların en azından ormanı yok ettikleri için biraz pişman olduğunu gösteriyor.

MÜZEDE SERGİLENİYOR

"Gılgamış ve Enkidu sediri Babil’e eve götürmek için kesiyorlar. Yeni tablette Enkidu’nun, ormanı çorak hale getirmenin kötü bir şey olduğunun ve tanrıları kızdıracağının farkına vardığını ifade ediyor gibi gözüken bir dize de var" diyen George orman tasvirinde olduğu gibi, bu çeşit bir çevre bilincinin de antik şiirlerde çok nadir görüldüğünü ekledi.

Artık temizlenmiş ve tamamen tercümesi yapılmış olan tablet, Süleymaniye Müzesi’nde sergileniyor.