Fransız komünistleri içinde Charlie yürüyüşü tartışması: Kutsal İttifak'a hayır

Bugün Paris'te, Naziler'den kurtuluştan bu yana düzenlenen en kalabalık eyleme tanık olundu. Fakat Fransız Komünist Partisi içindeki bir kesim, yürüyüşte verilen Birlik mesajının yanıltıcı olduğunu düşünüyor. "Kutsal İttifaka hayır" diyen grup, yürüyüşe katılmayı reddetti. Yayımlanan bildiride Türkiye'ye de atıfta bulunuldu.

soL - Fransa

Charlie Hebdo dergisindeki katliam sonrasında bugün Paris’te tarihi bir eylem düzenlendi. Yürüyüşe Avrupa Birliği ülkelerinin başbakanları ve Türkiye’den Ahmet Davutoğlu dahil olmak üzere çeşitli ülkelerden devlet adamları katıldı. Ancak Sarkozy’nin partisi sağcı UMP (Halk Hareketi Birliği) ve UDI’nin (Bağımsızlar ve Demokratlar Birliği) de katıldığı yürüyüşün bir "Kutsal İttıfak"a dönüşme kaygısını dile getiren Fransız Komünist Partisi (PCF) içinde parti yönetimine ve politikalarına uzun süredir muhalif olan bir grup yürüyüşe katılmadı ve bu noktaya nasıl gelindiğine dair bir metin yayımladı.

PCF içindeki muhalif grubun yayımladığı bildiride katliam ve saldırganların karanlık emelleri kınanırken, ifade özgürlüğüne karşı yapılan bu saldırıya karşı oluşan toplumsal uzlaşmanın da bu noktada kalması gerektiği belirtildi. Toplumda oluşan hissin başka kanallara akıtılmasına yönelik çeşitli girişimler olduğu ve bunun sadece ahlaksızca olmadığı aynı zamanda da tehlikeli olduğunun altı çizildi.  

Bildiriye göre bu noktanın üzerinde durulmasının sebebi, katliamın, bir süredir Ukrayna’daki faşist grupları örtük ya da açıkça destekleyen AB politikalarının ifşa edilmek istenmesi. G8 ülkelerinin liderlerinin ve faşistlerin desteğiyle yapılan bir darbeyle iktidara gelen Ukrayna liderinin de eyleme katılacak olması protesto edildi.

Komünistler, ortaya çıkan toplumsal hissiyatın, yoğun olarak yürütülen kampanyayla ve medya aracılığıyla bir "Kutsal İttifak"a ve ABD’deki 11 Eylül saldırısı sonrasına benzer bir siyasi iklimin zeminine dönüştürülme çabasına karşı uyardı. "Halk nezdinde kredisini yitirmiş olan" UMP ve Hollande’ın PS’si (Sosyalist Parti) gibi partilerle oluşturulacak bir "Cumhuriyet Cephesi"nin, en nihayetinde, İslamcı faşizm de dahil olmak üzere diğer faşizmleri güçlendirmekten başka bir işlevi olmayacağı savunuldu.

'İSLAMCI FAŞİSTLER VE MÜSLÜMANLAR AYNI KEFEYE KONMAMALI'

İkinci bir metinde, Fransa ve Avrupa’daki Müslüman halklara karşı yürütülen nefret kampanyasına ve ırkçılığın tırmanmasına dikkat çekildi. Almanya’da haftalardır Müslümanlara karşı organize edilen yürüyüşlerle bu yaşananların aynı zamana denk gelmesinin bir tesadüf olmadığı belirtildi.

Metinde, bu saldırının amaçlarını boşa çıkartmak için kardeşlik temelinde işçi sınıfının ortak çıkarları için önceliğin her türlü ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı mücadele olması gerektiği belirtildi. İslamcı saldırganlarla Müslümanların aynı kefeye konulması çabalarına karşı hiç olmadığı kadar dikkatli olunması gerektiği ifade edildi.

İslamcı faşizmin, aşırı sağın ve ırkçılığın oluşturduğu nefret ikliminden beslenen sermaye sınıfının her türlü farklılığı kötüye kullanarak işçileri birbirine düşürdüğü ve sınıf içerisinde rekabete yol açtığı vurgulanan açıklamada, Avrupa Birliği’nin her türlü sosyal hakkı törpülediğinin altı çizildi. Bu nefret ikliminin ABD ve Fransa emperyalizmlerini ve aynı zamanda onların İslamcı işbirlikçileri ve ortaklarını da güçlendirdiğinin altı çizildi.

‘EMPERYALİSTLER TÜRKİYE'DEKİ İSLAMCI REJİMLE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE'

Afganistan, Irak ve Libya’daki müdahalelerin sonuçlarına dikkat çekilirken, emperyalist terörizmin İslamcı terörizmi beslediği ve bunun tersinin de geçerli olduğu vurgulandı. Bugün Ortadoğu’da ve Afrika’da ABD ve AB emperyalizmlerinin işbirlikçileriyle birlikte Körfez ülkelerindeki İslamcı diktatörlüklere ve Türkiye’deki İslamcı rejime destek olmaktan ve en berbat İslamcı grupları silahlandırmaktan çekinmedikleri, çünkü bunun emperyalizmin daha sonrasında "Haçlı seferleri" düzenleyebilmek için kısa vadeli çıkarlarına uygun olduğu belirtildi.

Fransa’daki diğer sosyalist parti ve gruplardan Communistes (Komünistler), URCF (Fransa’nın Devrimci Komünistleri Birliği), NPA (Yeni Antikapitalist Parti) ve LO (İşçi Mücadelesi) de "ulusal birlik" yaklaşımına karşı olduklarını belirttiler.