Fransa ve Almanya kısmen uzlaştı: AB bütçesi oluşturulacak

Fransız-Alman Bakanlar Konseyi toplantısı dün Berlin'de gerçekleşti. Toplantıda ayrı bir AB bütçesi, sınır polisi ve iltica ofisi oluşturulması konularında kısmi anlaşma sağlandı.

Dış Haberler

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da katıldığı Fransız-Alman Bakanlar Konseyi toplantısı dün Berlin'de gerçekleşti.

Toplantının ardından, Fransız ve Alman liderlerin basına yaptığı açıklamada ayrı bir AB bütçesi, ortak sınır polisi ve iltica talepleri için ortak kabul normu oluşturulması konularında kısmen anlaşmaya varıldı.

Özellikle Birlik bütçesi konusunda detayların henüz görüşülmediği belirtilse de, Macron'un umut ettiği geniş kapsamlı entegrasyona Merkel'in sıcak bakmadığı ifade ediliyor. Birlik bütçesi ve toplantıda üzerinde anlaşılan diğer planlar, 28-29 Haziran'da Brüksel'de gerçekleştirilecek AB zirvesinde diğer üye ülkelerin liderlerine sunulacak.

MACRON'UN HAYALİ VE GERÇEKLER

Federal Almanya'nın başkentinde gerçekleşen dört saatlik toplantının her ne kadar Avro Bölgesi'nde yeni bir sayfa açtığı söylense de, kararlaştırılan planların Macron'un hayalini kurduğu ölçüde radikal olmadığı yorumları yapılıyor.

Fransız lider uzun bir süredir Birlik bütçesi oluşturulması çağrısında bulunuyor, Alman yetkililer ise bu öneriye temkinli yaklaşıyordu. Dün gerçekleştirilen toplantıyla Birlik bütçesi konusunda genel anlamda bir uzlaşmaya varıldığı ancak Macron'un bütçenin nihai amacı, yönetimi ve boyutu konusunda önemli tavizler verdiği anlaşılıyor.

Fransız yetkililer, Berlin'i, oluşturulacak bütçenin büyüklüğünün Avro Bölgesi Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın (GSYH) yüzde 1'ini geçmesi konusunda ikna etmeye çalışıyor. 

FRANSIZ ÖNERİSİNDE NELER VAR?

Ekonomik açıdan güçlü ülkelerin, krizin en sert vurduğu güney ülkelerinin yükünü üstlenmek istemediğini hesaba katan Fransız önerisine göre, oluşturulacak sistemde ülkeler zor durumda kaldıkları takdirde bütçeye katkılarını belli bir süreyle askıya alabilecekler. Bu süre zarfında, bütçe katkısını askıya alan ülkenin yarattığı açık Avrupa İstikrar Mekanizması tarafından karşılanacak. Avrupa İstikrar Mekanizması'nın bu harcaması ise daha uzun bir vadede finanse edilecek.

Merkel'in genel anlamıyla, sürekli vergi kaynaklarıyla oluşturulacak ve Avro bölgesine dahil ülkelerin daha rekabetçi olmasına ve ekonomik göstergelerinin birlik hedeflerine yakınsamasın hizmet edecek, birlik bütçesi önerisini kabul ettiği belirtiliyor. Merkel, birlik bütçesinin 2021'de yaşama geçirmesini onaylamış olsa da, Fransız önerisinde yer alan mekanizmanın henüz bağlanmadığı ifade ediliyor.

ÖDEME GARANTİSİ PAZARLIĞI

Macron ve Merkel'in üzerinde kısmen anlaştığı bir diğer önemli konu ise, Avro bölgesindeki batmak üzere olan bankaların tasfiye edilmesine olanak sağlayacak bir "geri ödeme anlaşması"nın tasarlanması.

Ancak bu konuda taraflar arasında ciddi anlaşmazlığın olduğu, Almanya'nın geri ödeme anlaşmasına başvurulabilmesini Alman Parlamentosu'nun onayına tabi kılmak istediği, öte yandan Fransa'nın bu koşulun oluşturulacak geri ödeme anlaşmasının finansal piyasalardaki güvenilirliğini sarsacağını öne sürdüğü basına yansıyan bilgiler arasında.

MACRON NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?

Avrupa Birliği'ni, hayata geçirilecek büyük değişikliklerle yeniden ihya etmek istiyor izlenimi veren Macron, Almanya'nın statükocu tavrına karşı Avrupa'nın geleceğini ve birliğini kurtarmak için mücadele ediyormuş gibi gözüküyor. Ama yakından bakınca durumun daha farklı olduğu, Macron'un eline geçen fırsatı kurnazca değerlendiren bir siyasetçi olduğu görülüyor.

Finansal açıdan Avrupa'nın en istikrarlı ve güçlü ülkesi olan Almanya'nın, Avrupa'daki bankacılık sisteminin alacaklısı olduğu biliniyor. Ancak AB'nin dağılmanın eşiğine geldiği, Avrupa'daki Alman egemenliğinin sorgulandığı, bunun yanı sıra Merkel liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti ve Hıristiyan Demokrat İttifakı'nın oluşturduğu koalisyon hükümetinin sarsıldığı koşullarda, Fransa, AB çıkarları adına siyasi inisiyatif alma olanağını yakalamış durumda.

Fransa'nın Birlik bütçesi talebinin ve buna eşlik eden önerilerin, Fransa'nın zor durumda olan bankacılık sistemini ve finansal yapısını, maliyetin ve risklerin bir bölümü Almanya'ya yıkarak güvenceye alma amacını güttüğü anlaşılıyor. Almanya'ya siyasi inisiyatifini pazarlayan, hatta bu siyasi inisiyatifle örtülü bir şekilde tehdit eden Fransa, bunun karşılığında finansal sistemini güvence altına almak istiyor. 

Diğer taraftan, ABD'nin körüklediği ticaret savaşı karşısında Almanya'nın da Avro Bölgesi'ni güçlendirmeye ve buradaki ekonomik ve siyasal nüfuzunu korumaya ihtiyacı var. Bütün bunlar göz önüne alındığında, AB'nin ya daha yüksek bir entegrasyon düzeyine ya da dağılmaya doğru gideceği öngörüsünde bulunmak için çok neden bulunuyor.