'Fetih Ordusu' koalisyonu yarıldı: Şimdi ne olacak?

Geçtiğimiz haftadan bu yana İdlib ve Halep kırsalının çeşitli bölgelerinde Ahrar'uş Şam ve Nusra Cephesi (yeni adıyla Şam'ın Fethi Cephesi) arasında yoğun çatışmalar yaşanırken her iki taraf da ağır kayıplar verdi. Bunun yanı sıra dün itibarıyla, Ahrar'uş Şam'ın çağrısıyla ateşkes ilan edilirken Nusra'nın öncülüğüyle ''Şam Kurtuluş Gövdesi'' isminde…

Emre Köse

Geçtiğimiz haftadan bu yana İdlib ve Halep kırsalında son yılların en büyük ''fitnesi'' baş gösterdi. Cihatçı gruplar arasındaki saflaşmalar iyice belirginleşmeye başlamışken tarafların bu bir hafta içerisinde ağır kayıplar verdiği görülüyor.

Başta Nusra Cephesi (yeni adıyla Şam'ın Fethi Cephesi) ve Ahrar'uş Şam arasında İdlib kentinin merkez semtleri ve yine İdlib'in güney kırsalında yer alan Zaviye Dağı isimli bölgede bunun yanı sıra yine İdlib'in güneybatı kırsalında yer alan Kefranbel isimli kasabada patlak veren çatışmalar jet hızıyla tüm eyalete ve nihayetinde de Halep'in batı ve kuzeybatı kırsalındaki bölgelere sıçradı.

ÇATIŞMALAR DURDU MU?

Nusra'nın Cund'ul Aksa isimli Çeçen yoğunluklu cihatçı militanlardan oluşan grubu tasfiye etmesiyle Ahrar'uş Şam'ın Nusra'ya yönelik saldırıları hafiflemiş gibi görünse de bunun hemen birkaç gün ardından Nusra, Suriye hükümetini ve IŞİD'i destekleyenlerin ya da cihatçıların deyimiyle ''ajanlarının'' tutulduğu iddia edilen İdlib merkez cezaevine sürpriz bir baskın yaparak tutukluları salıverdi.

Bunun hemen ardından Nusra, Halep'in kuzey ve kuzeybatı kırsalında alan hakimiyeti bulunan ''Mücahidler Ordusu'' isimli gruba karşı savaş açtıklarını duyurdu.

Geçtiğimiz aylarda Cund'ul Aksa ve Ahrar'uş Şam arasında İdlib merkez ve civar ilçe ve kasabalarda bir iç çatışma daha yaşanmış bunun sonrasında Cund'ul Aksa'nın Nusra Cephesi'ne biat etmesiyle yani bağlanmasıyla daha doğrusu sığınmasıyla çatışmalar son bulmuştu.

Bu çatışmanın şimdiki kadar geniş bir alanı kapsadığı ve ağır kayıplara neden olduğu söylenemez fakat bu sefer Ahrar'uş Şam'ın Nusra Cephesi'ne yönelik saldırılarının ana bahanelerinden birisini bu oluşturuyordu.

23 Ocak'ta Astana gerçekleştirilen Suriye krizine yönelik barış görüşmelerinde yer alan maddelerden birisi de Rusya ve Türkiye'nin Nusra Cephesi ve müttefiklerine yönelik ortak hava operasyonları gerçekleştireceği oldu. Ne tesadüftür ki bunun masaya yatırılmasının hemen ardından Suriye sahasında doğrudan Türkiye ve Körfez ülkelerinden icazet alan gruplar ve ''radikaller'' arasında kanlı bir iç çatışma baş gösterdi.

BÜTÜN GRUPLAR TARAFLAŞMAYA DAHİL OLUYOR

2013 yılında Rakka ve Deyrezzor'da IŞİD'in bu ''ılımlı muhaliflerden'' gördüğü muamelenin aynısını bugün Nusra Cephesi görüyor fakat bu sefer Nusra'nın kendisine daha fazla müttefik bulduğu aşikar.

Ortada farklı bir durum var, IŞİD 2013'teki büyük ''fitnede'' kendine bu kadar çok müttefik bulamamıştı. 

2013'te Türkiye ve Körfez'in Suriye'deki vekilleri IŞİD'i ''harici'' ilan ederek sahadaki ilk iç çatışmayı alevlendirdiler fakat başarılı olamadılar. Hatta IŞİD, El-Kaide lideri Zevahiri tarafından bizzat "tekfir edilirken" bu, IŞİD'e karşı birleşenler arasında El-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi'nin de yer almasını sağlamıştı.

Tabi ki ''fitneden uzak duran'' irili ufaklı cihatçı gruplar yok değildi fakat bu sefer, taraf olmayan bir grup yok.

2013'te IŞİD, aşiretlerin de desteğini alarak Rakka ve Deyrezzor'da tamamen kontrolü ele aldı ve Suriye'nin doğusunda ''ılımlılardan'' geriye eser kalmadı. 

YENİ BİR CİHATÇI KOALİSYONU: ŞAM KURTULUŞ GÖVDESİ

Geçtiğimiz gün Nusra Cephesi'nin öncülüğünde yeni bir cihatçı koalisyonu daha peyda oldu.

Liva'el Hak, Ensaruddin Tugayı, Ceyş'ul Sunne ve Nureddin Zenki Hareketi'nin Nusra'nın yanında saf tutmasıyla kurulan ''Şam Kurtuluş Gövdesi'' isimli bu yeni çatı örgütünün ''emiri'' yani lideri de Ahrar'uş Şam'ın Hasan Abbud'dan sonraki lider Ebu Cabir El Şeyh lakaplı Haşim El Şeyh seçildi.

Haşim El Şeyh'ten bahsetmeden önce Nusra'nın tarafında hizalanan bu 4 grubun ''ılımlı muhalif'' olarak nitelendiğini hatırlarmak gerek. Hatta Nureddin Zengi Hareketi'nin 12 yaşındaki bir çocuğun kafasını kesmesi olayından sonra dahi ABD, bu grubun ''ılımlı'' olduğunda ısrar ederken yine bu grup ABD'den para ve silah desteği almaya devam etti, ediyor.

Haşim El Şeyh, Ahrar'uş Şam içerisinde faaliyet göstermeden önce bugünün IŞİD'i olan Irak İslam Devleti saflarında savaştı.

Haşim El Şeyh, bugüne kadar Ahrar'uş Şam içerisindeki, yüzünü Türkiye ve Körfez'e dönen kliklere karşı El Kaide'ci kliği temsil etti ve ''emirliği'' döneminde de Nusra Cephesi'yle sıkı irtibat halinde oldu.

Hasan Abbud'un öldürülmesiyle Ahrar'uş Şam'ın liderliğine seçilen Şeyh, daha sonra görevi Ebu Yahya El Hamavi'ye devretti.

Haşim El Şeyh'in Ahrar'uş Şam içerisinde özellikle de askeri kanatta hatrı sayılır bir destek kitlesi olduğu çok açıktı. Haşim El Şeyh, görevi bırakmasından 7-8 ay sonra da Ahrar'uş Şam içerisindeki hizbini de toplayarak 16 ayrı silahlı fraksiyonun yer aldığı Ceyş'ul Ahrar isimli grubu kurdu.

Halihazırda Ahrar'uş Şam'ın yüzü Türkiye ve Körfez'e dönük olan İhvancı ve El Kaide'ci olmak üzere iki ayrı klik tarafından idare edildiği uzun süredir gündemi meşgul ediyordu.

Geçtiğimiz günün gece saatlerinde Ahrar'uş Şam'ın da çağrısıyla ateşkes anlaşması imzalanırken çatışmalar buna rağmen tamamen son bulmuş değil.

Sahada, Türkiye'nin "Fırat Kalkanı"ndan rahatsız olan gruplar ''Şam Kurtuluş Gövdesi'' çatısı altında birleşti, hatta Ahrar'uş Şam'ın içerisindeki çeşitli şeri liderler ve askeri sorumluların da bu çatı altına katıldığı görülüyor.

'FETİH ORDUSU' KOALİSYONUNUN SONU

Tüm bunların yanı sıra Ahrar'uş Şam'ın da pek yalnız kaldığı söylenemez.

Şam Şahinleri, İslam Ordusu (İdlib bölüğü), Mücahidler Ordusu, Tecemu Festakim (Emrolunduğu Yolda Git Tugayı) ve Şam Cephesi de Ahrar'uş Şam'a katıldığını ilan etti.

2015'te İdlib eyaletini ele geçiren İhvan ve El Kaide ittifakı tamamen yarılmış durumda. Ateşkese rağmen İdlib ve batı Halep kırsalının yeni ''fitnelere'' gebe olduğu çok açık.

Trajiktir ki Türkiye ve Körfez ülkeleri tarafından aktif olarak desteklenen gruplar (örneği Nureddin Zenki Hareketi) yine Türkiye ve Körfez tarafından desteklenen gruplarla savaşacak.

Fetih Ordusu'nun lideri, Suudi uyruklu El Kaide şeyhi Abdullah Muheysini, daha önceki iç çatışmalarda tarafları barıştırıp iç çatışmaları sona erdidirken bu sefer çekingen davrandığı rahatlıkla söylenebilir.

Hatta ve hatta Muheysini, yeni kurulan Şam Kurtuluş Gövdesi'ne desteğini de deklare etti.

Bu ''Halep Fethi Operasyon Odası''ndan sonra Fetih Ordusu koalisyonunun da tarihe gömüldüğü anlamına geliyor.