'En büyük terör örgütü' zirvesi Varşova'da toplanıyor

NATO üyesi ülkeler, bugün ve yarın Varşova'da bir araya gelerek ittifakın geleceğini tartışacak. Bu sene zirveyi, Rusya ile ilişkiler ve IŞİD'le mücadelenin yanı sıra, Brexit tartışmaları belirliyor.

Dış Haberler

Varşova'da iki gün sürecek olan NATO toplantısı hakkındaki en ironik yorum, ittifakın uç beyinden geldi.

Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Atlantic Council'de yayımlanan kısa görüşüne, "Barışı Savunurken NATO" başlığını atmayı uygun görmüştü.

Polonya liderine göre, iki yıl önce Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik "saldırganlığı", bildiğimiz uluslararası düzenin sonunu getirmişti. Böylece, silahlı saldırganlık yeni bir dış siyaset yöntemi olarak uygulanmaya başlamış, eski Sovyet ülkelerinde uluslararası hukukun değil, "orman kanunları"nın egemenliğinin hüküm sürmesinin kabul edilmesi beklenmişti.

NATO'nun "barışı savunmak" için kurulduğunu öne süren Duda, örgütün tarihteki en verimli savunma ittifakı olduğunu düşünüyordu. 

NATO'NUN 'BARIŞ' OPERASYONLARI

Yalnızca askeri bir pakttan bahsetmiyoruz. Kapitalist dünyanın askeri, siyasi, kültürel ve ideolojik olarak düzenlenmesine ve ABD çizgisinde kalmasına hizmet eden büyük bir proje söz konusu olan.

Fakat, NATO'nun "barışı savunduğu" iddiası da komik olmaktan öte insan aklıyla alay eden bir düşünce. 

Örneğin NATO, "barış" getirdiği ülkelerden Yugoslavya'da 400'ü çocuk 5 bin 700 kişiyi öldürdü. Yüzde 30'u çocuk olmak üzere 7 bin kişi NATO operasyonunda yaralandı. 

Yugoslavya saldırısında 821 kişi kaybolurken, özellikle Sırbistan'ın altyapısını yok etmeye yönelik ağır bombardıman hâlâ hafızalarda.

NATO'nun bir başka "barış" operasyonuna konu olan Afganistan'da, 35 bin kişi hayatını kaybetti. 500 bin kişi mülteci konumuna düşerken, ülke bugün etnik çatışmalar, terörist saldırılar ve büyük bir uyuşturucu ticaretinin içine yuvarlanmış durumda.

Irak işgali boyunca 1 milyonun üzerinde Iraklı katledilirken, bunların dörtte bir kadın ve çocuktu.

Bu işgal sırasında NATO güçleri yasaklı silahlar, örneğin beyaz fosfor kullandı. İşgalin ardından Irak bir daha kendine gelemedi; etnik ve mezhepsel bir iç savaşın içine yuvarlandı. 

NATO'nun daha yakın dönem "barış" misyonları arasında Libya da yer alıyor. Muammer Kaddafi'ye karşı İslamcı güçlerle işbirliği yapan NATO, Kaddafi'nin devrilmesinin yanı sıra, 35 bin kişinin ölümüne sebep oldu, 350 binden fazla Libyalılyı mülteci konumuna düşürdü.

Bugün Libya, düşman kamplar arasında en az üçe bölünmüş durumda. Bir zamanlar dünyanın en müreffeh petrol üreticilerinden olan ülkede, bugün petrol üretimi neredeyse durmuş vaziyette.

ZİRVENİN GÜNDEMİ

Varşova Zirvesi'nde, tüm "birlik ve beraberlik" söylemlerine rağmen, ittifak içindeki farklı seslerin duyulması bekleniyor.

Soğuk Savaş sonrası NATO için dile getirilen "kimlik krizi"nin yeni bir aşamaya girebileceği, özellikle Britanya'nın AB'den çıkış kararı ("Brexit") alması ile birlikte durumun değiştiği söyleniyor.

Avrupa'nın güvenliği, yük paylaşımı ve Rusya ile gerilimler konusunda ortak bir görüşün ortaya çıkmasının da zor olacağı belirtiliyor.

Bununla birlikte, ittifakın özellikle doğu kanadında Rusya'ya karşı hızlanan adımların yoluna devam edeceği düşünülüyor. Buna, Polonya ve Baltık ülkelerine NATO birliklerinin yerleştirilmesinin onaylanması dahil.

ABD açısından sorun, hâlâ Avrupa için birleşik bir savunma anlayışının yerleşmesindeki zorluk. Brexit'in ardından, NATO ittifakına Avrupa'da kimin, nasıl liderlik edeceği bir muamma. ABD'nin bu durumda ipleri tamamen eline almayı istemesi de ihtimal dahilinde.