Emperyalizmin krizini haritalandırmak: Fanusun dışındaki ülke KDHC

KDHC, kendisini dışarıya kapatmış, gerçeklerden kopuk, fanusta yaşayan bir ülke gibi gösterilmek isteniyor. Ancak emperyalizmin krizi derinleşirken, fanusta yaşayan KDHC değil, dünyayı saran ABD askeri kuşatması ve emperyalizm "aslında yokmuş" gibi davrananlar.

Tulga Buğra Işık

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Soğuk Savaş sonrasında liberal kara propagandanın odağı haline gelmiş durumda. Son günlerde savaş ihtimaliyle daha da gündemde olan KDHC, neyi neden yaptığı anlaşılamayan, “tuhaf” bir ülkeymiş gibi sunulmaya çalışılıyor. KDHC’nin askeri varlığıysa, savaş için meşru sebep olarak sunulurken, kamuoyu ABD’nin bölgedeki varlığına ve olası işgaline ikna edilmeye çalışılıyor. Oysa gerçekte medyanın çarpıtmalarının aksine, ne yapacağı kestirilemeyen KDHC değil, ABD. ABD’nin olası müdahalesi, bölgede Çin başta olmak üzere bütün ülkeleri ilgilendiriyor. Bu sebeple KDHC krizi, küresel bir nitelik kazanıyor.

KORE’DE NEDEN İKİ DEVLET VAR?

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Kore'nin Japon işgalinden kurtarılmasıyla "birleşik" ve "demokratik" bir devlet olması öngörülüyordu. Bugün "Kuzey Kore" olarak bilinen Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, aslında ABD'nin de taraf olduğu Moskova Antlaşması'yla Kore'de kurulması kabul edilen meşru devlet. Güney Kore ise, ABD destekli diktatör Syngman Rhee'nin yönetimiyle kurulmuş, SSCB ile yapılan anlaşmaya aykırı bir ABD "kukla devleti". ABD desteğiyle başlatılan Kore Savaşı'nın ardından, KDHC ağır kayıplar yaşasa da önemli bir zafer kazanarak ayakta kalmayı başardı.

Syngman Rhee yönetimindeki Güney Kore'de muhalifler ağır baskıya uğrarken, komünistler hapse atılıyor ya da öldürülüyor. Güney Kore'de hala komünizme izin verilmiyor. 12 yıl iktidarda kalan Rhee, şahibeli seçimlerin ardından görevini bırakmak zorunda kaldı. Güney Kore'de Rhee'den sonra gelen hiçbir devlet başkanı önemli bir halk desteğine sahip olmadı. Rhee'nin devrilmesinden sonra kurulan İkinci Güney Kore Cumhuriyeti kısa ömürlü oldu. Yine ABD destekli bir diktatör olan Park Chung-hee darbeyle iktidara geldi ve Güney Kore'yi uzun süre yönetti. Park Chung-hee'nin kızı olan, eski Güney Kore Devlet Başkanı Park Geun-hye ile birlikte de, Güney Kore'nin nasıl bir devlet olduğu iyice gün yüzüne çıktı. Park Geun-hye yaşanan skandallarla görevi bırakmak zorunda kaldı. 

Sözde "demokrasi" olan Güney Kore'de, "KDHC yanlısı" olmak partilerin kapatılması için yasal olarak geçerli bir sebep. Örneğin 2011 yılında kurulan Birleşik İlerici Parti, 2012 yılında %10'un üzerinde oy alarak meclise girdi. Halk desteği kısa sürede artan parti, 2014 yılında yasaklanarak kapatıldı. 

(Güney Kore diktatörü Park Chung-hee)

KDHC FANUSTA MI YAŞIYOR?

Soğuk Savaş boyunca sosyalist kamp ile iyi ilişkiler kuran KDHC, Sovyetler Birliği'nin çözülüşü ve sosyalist kampın dağılmasıyla birlikte yalnızlaştı. Küba, Çin gibi tarihsel ilişkileri olan ülkeler ve sol hükümetlerin iktidarda olduğu yerlerle diplomatik temaslarını sürdüren KDHC, buna karşın "kapalı" bir görünüm izledi. Bunun temelinde yatansa "Juche" ideolojisi. "Bağımsızlığı" temel alan Juche ideolojisinin üç ayağını, "siyasette bağımsızlık", "ekonomide bağımsızlık" ve "savunmada bağımsızlık" oluşturuyor.

Juche ideolojisinin neden KDHC'nin temeli haline geldiğini anlamak için, öncelikle KDHC'nin koşullarını ve Çin’i anlamak gerekiyor. ABD'nin insanlık dışı uygulamalarına uğrayan KDHC'nin aksine Çin Halk Cumhuriyeti, tarihinin hiçbir döneminde ABD'yi birincil sorun olarak görmedi. 1949-1961 arasında "ya sosyalizmden ya da emperyalizmden yanasınızdır" diyen Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti'nin sosyalizmden yana olduğunu belirtti. Ancak 1961 sonrasında, "iki cephede mücadele" denilerek, "hem Sovyetleri hem de ABD'yi" karşısına aldığı söylenen bir dış politika benimsendi. 1973'den sonraysa, birincil sorunun Sovyetler Birliği olduğunu öne süren Mao, "tek savaş hattı" politikasıyla ABD'nin de dahil olduğu bir "anti-Sovyet" hattı kurulmasını önerdi. Mao'dan sonra Deng Şiaoping döneminde de ABD'ye yakın bir politika izlendi. Her ne kadar KDHC ve Çin arasında karşılıklı savunma anlaşması yapılmış olsa da, KDHC, ABD karşısında Çin'den alabileceği desteğin boyutu konusunda asla yanılsamaya düşmedi. 

1990'lı yıllarda sosyalist bloğun dağılışının ardından, sosyalizmi savunan metinler kaleme alan Kim Jong-il, yeni dönemde "Songun" denilen ve orduya öncelik veren bir politikayı uygulamaya koydu. ABD'nin saldırısını kaçınılmaz olarak gören KDHC, bir kez yenilgiye uğrattığı ABD karşısında askeri caydırıcılık elde etti ve emperyalist işgalin önüne geçmiş oldu. KDHC'nin iç işleyişi bu yazı dizisinin kapsamında değil. Ancak görüldüğü gibi, KDHC fanusta yaşamıyor. Tersine, emperyalizmin saldırganlığının bilinciyle, her yeri ABD üsleriyle dolu bir dünyada, liberal medyanın propagandalarına ve ABD askeri kuşatmasına karşılık, kendisini savunmaya ve örgütlü bir toplum olarak varolmaya çalışıyor. 

Güney Kore'deki ABD üslerine, Kore sularındaki ABD donanmasına, tüm dünyada uçan ABD savaş uçaklarına ve buralardaki nükleer silahlara gözlerini kapatanlar, KDHC ordusunu işaret edip, "neden nükleer silah geliştiriyorlar?" diye soramaz. Çünkü fanusta yaşayanlar, esasında emperyalist saldırganlık "yokmuş" gibi davranmaya çalışanlardır.

TRUMP VE KDHC

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, KDHC'ye yönelik saldırgan açıklamalarıyla, bölgedeki gerginliği artırdı ve savaş ihtimalini tekrar masaya yatırdı. ABD'nin KDHC'ye karşı savaş hazırlıkları sürerken, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Trump'a önerileriyse bölgede nükleer varlığın artırılması, KDHC yönetimine yönelik suikastler düzenlenmesi ve sabotaj. 

Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki görüşmelerde de, KDHC'nin önemli bir rol oynadığı biliniyor. Çin'den KDHC yönetimini "uysallaştırmasını" isteyen Trump, Çin'in bekleneni yapamaması durumunda KDHC'ye askeri müdahale gerçekleştireceği yönünde tehditte bulunuyor. Çin'in, Güney Çin Denizi'nde yaşanan krizin etkisiyle, ABD'nin bölgedeki askeri varlığından hoşnutsuz olduğu açık. Uzun süredir iyi olan Çin-ABD ilişkileri Trump'ın göreve gelmesinden sonraki karşılıklı jestlere karşın, çıkar çatışmalarının derinleşmesiyle "fırtına öncesi sessizlik" denebilecek bir dönemi yaşıyor. Trump, Çin'i KDHC'yi işgalle tehdit ederken, Çin'in KDHC'ye yaklaşımının "ilkesel" değil "pragmatik" olacağı akılda kalmalı. Çin, ABD ile yaşayacağı yüzleşmeyi geciktirmek için, KDHC'ye ABD adına baskı uygulamayı kabul etmiş görünüyor. Çin medyasında da, "askeri müdahale" dahil olmak üzere çeşitli ihtimallerin değerlendirildiği görülüyor.

Ancak ABD öncülüğündeki NATO askeri kuşatması, yalnızca KDHC'yi değil, Rusya ve Çin'i de hedefliyor.

BÖLGENİN GELECEĞİ

Güney Kore'de yapılan seçimlerle beraber, KDHC ile diyaloğu savunan bir isim Güney Kore'nin başına geldi. 

Güney Kore Devlet Başkanı seçilen Moon Jae-In'in söylemlerinin, Güney Kore için nesnel temelleri bulunuyor. Güney Kore halkı, ABD'nin askeri varlığını ve bölgeye yaptığı silah yığınağını açıkça istemezken, ülkede bu sebeple arka arkaya kitlesel protestolar yaşanıyor. Japonya'nın bölgeye müdahil olması da, Japon militarizminin acılarını unutmayan Kore halkının tepkisini çekiyor.

KDHC ile yaşanacak bir savaştan en çok zarar görecek ülkenin, KDHC ile birlikte Güney Kore olacağı ortada. Bu sebeple ABD saldırganlığına karşı bölgede barışın sigortası, halkların savaşa ikna edilememesi oluyor.

KDHC sadece son 20 yılda, dünyanın her yerinde çıkarttıkları savaşlarla milyonlarca insanı öldüren ülkeler tarafından "küresel bir tehdit" gibi gösterilmeye çalışılsa da, KDHC açıklamalarında ülkenin savaştan değil barıştan yana olduğu ve ilk saldıran olmayacağı sürekli vurgulanıyor.

(Güney Kore'den, ABD'nin bölgedeki silah yığınağına karşı bir protesto)


Dizinin önceki bölümleri: