Duruşmada 10. gün

Rıza Sarraf'ın tanık olduğu, Hakan Atilla'nın yargılandığı davada bugün 10. gün.

Hakan Atilla'nın yargılandığı davaya devam ediliyor. Bugünkü oturumda tanık kürsüsüne OFAC'ın (Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi) eski direktörü Adam Szubin geldi. Szubin ilk olarak ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının mantığını ve nasıl uygulandığını anlattı. Savcı, Szubin'e Halkbank temsilcileriyle hiç görüşüp görüşmediğini sordu. Szubin iki veya üç kez yüz yüze görüştüklerini söyledi. Szubin en çok da Hakan Atilla ile görüştüğünü ifade etti. Szubin, Obama'nın İran'a altın satışının kısıtlanmasına yönelik 2012'de çıkardığı emrin uygulanmasından bahsetti. Szubin, bu başkanlık emrini Atilla ile birlikte incelediklerini anlattı. Szubin, Atilla'nın İngilizce iletişimde "oldukça bilgili göründüğünü" söyledi. Atilla'nın İran'a yönelik yaptırımları anlama konusunda da "oldukça güçlü" göründüğünü belirtti. Szubin, Atilla ile "kurum içi incelemelerin" daha iyi yapılması hakkında yapılan bir toplantıyı anlattı. 12 Şubat 2013'te, Halkbank'ın İstanbul'daki genel merkezine gittiği sırada Atilla ile bir toplantı daha yaptıklarını ifade etti. Toplantıya ABD Hazine Bakanlığı'ndan ve Halkbank'tan yetkililer de katılmış. Szubin, toplantıya ilişkin bir yazışmadan söz etti. Szubin, Atilla ile İran'a insani amaçlı gıda ve ilaç yardımıyla ilgili olarak yaptıkları bir görüşmeden anlattı.

Szubin, "Güney Kore davasından" söz ediyor. Szubin'e göre bu davada bahsedilen sistemle İran, ticari evrakta sahtecilik yoluyla 1 milyar dolar tutarında dolandırıcılık yapmıştı. Bu arada Szubin, altın satışlarıyla ilgili bir delili inceliyor. Bu belgenin de daha sonra genel erişime açılması bekleniyor. Szubin: "Hakan Atilla'nın başını sallayıp durumu anladığını ve doğru şeyleri yaptığını söylediğini hissediyordum." Ancak Szubin, gerçekte durumun farklı göründüğünü, bu yüzden açık açık konuştuklarını söylüyor. Szubin, Atilla'ya "bunu rutin bir görüşme olarak görse de, asıl durumun öyle olmadığını" söylediğinden bahsediyor. Szubin, Atilla'ya "bunun Halkbank'a bilinçli olarak yaptığı bir ziyaret olduğunu" ve bu görüşmeyi başka hiçbir bankayla yapmadığını söylemiş. Szubin, görüşmede Atilla'nın "oldukça şaşırmış" göründüğünü söylüyor: "Sanırım, bu ifadeyi kullanmamda sakınca yoksa, terliyordu."

Szubin, Halkbank'tan, İran'a insani yardımlar konusunda sadece "tanınmış" aktörlerle çalışmalarını istediğini söylüyor. Szubin, başka bir delili inceliyor. Bu kez, Atilla ile yaptığı bir görüşmeye ilişkin notlar. Bu belge delil dosyasına girecek mi, yoksa sadece Szubin'in hafızasını tazelemeye yardımcı olmak üzere mi sunuluyor, henüz belli değil. Szubin, notlarında "Aslan" isminin geçtiğini ancak muhtemelen hızlı yazdığı için bunun yanlışlıkla olduğunu söylüyor. zubin'in Atilla ile yaptığını "düşündüğü" görüşmelere ilişkin deliller sunuluyor. Başta tereddüt etse de sonrasında daha kesin bir dille konuşuyor. Altın satışı da görüşmede konuşulanlar arasındaydı. Szubin, Türkiye'ye ilişkin gümrük bilgilerini incelediğini söylüyor. 

Hakan Atilla'nın avukatı Victor Rocco'nun, Szubin ile çapraz sorgusu başladı. Szubin'in ABD'li savcılarla dört toplantı ve birkaç "kısa" telefon görüşmesi yaptığından söz ediyorlar. Rocco, Szubin ile daha önce hiç bir araya gelmediğini söylüyor. Szubin bunu doğruluyor. Szubin, 2016'da İran'a yönelik ikincil yaptırımların kaldırıldığını hatırlatıyor. Szubin o dönemden önce ABD Hazine Bakanlığı'ndan ayrılmıştı. "İkincil yaptırımların kaldırılması" JCPOA, yani Obama'nın İran ile yaptığı nükleer anlaşma kapsamındaydı. Bilgi almak isteyenler için İran anlaşması konusunda ABD Hazine Bakanlığı'nın bir kılavuzu bulunuyor. Rocco, Halkbank'ta sekiz müdür yardımcısı olduğunu söylüyor ve Szubin'i, bu yapı hakkında bilgisi olup olmadığı konusunda sıkıştırıyor. Szubin bundan haberdar olmadığını ancak Halkbank adına konuşma yetkisi olan kişilerle görüşmeye dikkat ettiğini söylüyor.

Rocco, Szubin'e, Atilla ile hiç "sosyal ortamda diyalog" kurup kurmadığını soruyor. Szubin, "Hayır" diyor. Szubin toplantıların çoğunlukla başka insanlarla birlikte yapıldığını ve bir saat veya bir saatten fazla sürdüğünü söylüyor. Szubin, Atilla'nın bir görüşme sırasında "terlediğini" söylemişti. Rocco, Szubin'e "Bunun, müvekkilimin genel 'sinirli yapısının' bir özelliği olmadığını nerden biliyorsunuz?" diye soruyor. Szubin, Atilla'nın "her zaman" gergin olabileceğini kabul ediyor. "Bilmiyorum" diyor. Rocco, Atilla'nın "ağır bir Türk aksanı" olup olmadığını soruyor. Szubin, Atilla'nın "Türk aksanıyla" konuştuğunu kabul ediyor ama aksanın "ağır" olduğu konusunda emin olmadığını söylüyor. Szubin, doğrudan sorguda Atilla'nın yaptığı bazı şeyler yüzünden gergin olabileceğini ima etmişti. Rocco ise müvekkilinin genel olarak gerilimli durumlarda sinirli davrandığını kastediyor.

Halkbank ile yapılan bir toplantının anlatıldığı bir yazışmadan bahsediliyor.

2013'teki yolsuzluk skandalı döneminde Sarraf ile Aslan'ın tutuklanması hakkında sorular soruluyor. Szubin, olayı gazetelerden öğrendiğini söylüyor. Szubin, olayları ABD Hazine Bakanlığı yetkilileriyle değerlendirdiğinden "emin" olduğunu söylüyor. Bu yetkililerden biri, daha önceki tanıklar arasında bulunan David Cohen'di. Szubin, "Genel olarak yayınlanna haberlerden öğrendim" diyor. Türkiye'deki "perde arkası olaylar" hakkında bilgi alamadığını ancak konuyu hangi ABD'li yetkililerle görüştüğünü hatırlamadığını söylüyor. Szubin, konuyu görüştüğü kaynakların muhtemelen "gizli kaynaklar" olduğunu ve bunları açıklamaya yetkili olmadığını söylüyor. Szubin, "devam eden bir polis soruşturması" olduğunda "araya girmemeye" çalıştıklarını söylüyor. Rocco, Türkiye'deki soruşturma konusunda durumun böyle olduğuna şüphe duyduğunu söylüyor. Soru: Bu arada, Rıza Sarraf'ı ilk kez ne zaman duydunuz? Szubin, burada açıklamaya yetkili olmadığı bilgiler üzerinden Sarraf'ı duyduğunu söylüyor. Szubin: "Dışa açık bir duruşmada açıklayamayacağım bilgilerden bahsediyorduk." Atilla'nın avukatı Rocco, yargıçla özel görüşme talep ediyor.

Soru: Sarraf'ın, Halkbank'ın sürekli müşterisi olduğunu anlamış mıydınız? Szubin: Hatırlamıyorum. Szubin, Sarraf'ın bir endişe nedeni olduğunu kabul ediyor. Rocco, jüri üyelerine başka bir belge göstermek istiyor. Son sunulan delil, Obama döneminde İran'la imzalanan nükleer anlaşma kapsamında yaptırımların hafifletilmesiyle ilgili bir belge. Rocco, Halkbank'ın OFAC'ın (Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisi) sorularına yanıt verip vermediğini soruyor. Szubin "Evet" diye yanıtlıyor. Rocco, beş sorusu kaldığını ve sorgusunu "toparlamak üzere olduğunu" söylüyor. Yargıç Berman, Rocco'nun sürekli aynı soruları sorması üzerine sabırsızlanmaya başladı. Hukuk terminolojisinde, buna "soruldu ve cevaplandı" denerek itiraz ediliyor.

Rocco çapraz sorgusunu bitirdi. Savcı, yeniden doğrudan sorgu yapacak. Çapraz sorguda Rocco, Szubin'in Atilla ile "özel görüşme" iddiasına ilişkin ifadesini gündeme getirmişti. Szubin, savcıya, sözü edilen görüşmeye ilişkin hatırladıkları konusunda aklında hiçbir şüphe olmadığını söylüyor. Bu görüşmenin içeriğiyle ilgili yazılı bir kayıt bulunmuyor.

Szubin tanık kürsüsünden ayrılıyor. Öğle arası veriliyor. 

 

Ara sonrası Deutsche Bank çalışanı Douglas Sloan, tanık kürsüsüne alındı. 'Muhabir banka’ kavramını anlatan Sloan: “"Müşterilerimiz, Ahmet, Mehmet gibi sıradan kişiler değil. Bankanın müşterileri daha çok diğer muhabir bankalardan oluşuyor." dedi. 

Sloan: Bakın, İran'ın ekonomisi esasen petrole dayalı. Petrol ekonomisi ise esasen ABD dolarına dayalı.

Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, Sloan'ı çapraz sorguya aldı. Fleming, BM'nin, Birleşik Krallık'ın ve Kanada'nın da yaptırım programı olduğuna dikkat çekerken, ABD'nin yaptırım rejiminin mesela Birleşik Krallık'ın yaptırım rejiminden daha karmaşık olduğunu söylemek doğru olur mu? sorusunu yöneltti. Sloan, bu görüşe katılabileceğini belirtti. 

Fleming'in, yaptırım ihlali nedeniyle Deutsche Bank'ın yaptığı anlaşmazlık giderme ödemelerinden bahsettiği sırada gelen itiraz, konunun davayla ilgisi olmadığı gerekçesiyle kabul edildi. Sloan kürsüden ayrıldı. 

Sloan'ın ardından, dün ifade veren firari eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz yeniden kürsüde.

Korkmaz, 25 Aralık soruşturmasının, aralarında Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'ın da bulunduğu belli kişilere yönelik bir yolsuzluk soruşturması olduğunu kaydetti. Korkmaz: "Savcı,  soruşturma için onayı 25 Aralık 2013 tarihinde verdi, bu yüzden soruşturma "25 Aralık soruşturması" olarak biliniyor."

Savcının, Korkmaz'a ABD'de bir işte çalışıp çalışmadığını sorması üzerine Korkmaz "Hayır" yanıtını verdi. Talepte bulunmamasına rağmen FBI'dan ve savcılıktan mali destek sağlandığını söyledi. 

Bazı CD'lerin delil dosyasına eklenmesi nedeni ile duruşmaya 5 dakika ara verildi. 

Oturuma yeniden başlanırken, deliller dosyaya eklenmeye devam ediyor. 

Savunma, delillere itirazlar yağdırıyor. Yargıç Berman, delillerin yargılanan sanık Atilla ile alakalı olması gerektiği gerekçesi ile tüm itirazları reddediyor. 

Korkmaz, Türkiye'de polisin dinleme faaliyetlerini eski Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) üzerinden nasıl yürüttüğünü anlatıyor.

Yargıç Berman: "Soruşturma altın kaçakçılığıyla başlayıp sonra diğer konulara mı uzandı?" Korkmaz: "Doğru, sayın yargıç. Öyle oldu."