Dünya Barış Konseyi 70 yaşında: Emperyalizmin yıkıcı ilerleyişini, halkların dayanışması durduracak

Dünya Barış Konseyi (WPC), 70'inci yıldönümünü kutluyor. Konsey Başkanı Socorro Gomes'in yıldönümü nedeniyle yayımladığı mesajı soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

Çeviri: T. Göl

1949 yılında kurulan Dünya Barış Konseyi (WPC - World Peace Council) bu yıl 70'inci kuruluş yıldönümünü kutluyor.

Türkiye Barış Komitesi'nin de üyesi olduğu Dünya Barış Konseyi'nin başkanı Socorro Gomes, yıldönümü nedeniyle bir açıklama yayımladı. 

Bu mesajı, soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

Açıklamanın tamamı şöyle: 

21 Nisan'da, Dünya Barış Konseyi 70'inci yıldönümünü kutladı.

Savaşlara karşı daima mücadele etti, emperyalist sistemi kınadı, halklar arasında dayanışmayı geliştirdi ve demokratik ve barışsever güçlerle birlik oldu. WPC, üye kuruluşları ve dostlarıyla birlikte, barış mücadelemizde artan tehditlerle yüzleşmek için birliğin güçlendirilmesini ve daha geniş alanda harekete geçme hedeflerini ön planda tutmaktadır.

70'inci yıldönümünü kutlarken, Dünya Barış Konseyi sadece kutlama eylemleri gerçekleştirmiyor. Savaşlara, saldırılara, baskıya, sömürgeciliğe ve gezegenin militarizasyonuna karşı mücadele gündeminin öncelikli eylemlerini geliştirerek kavgamızın yolunu onurlandırıyor.

Dünya Barış Konseyi'nin kuruluşunun kökleri, 1948, 1949 ve 1950'de aydınlar ve işçilerin düzenlediği konferanslara dayanır. Ağustos 1948'de, harap Polonya kenti Wroclaw'da barış sevdalısı erkekler ve kadınlar, Dünya Aydınlar Kongresi'nde toplandı ve tüm insanlığa bir çağrıda bulundu. Bu çağrıya yanıt 72 ülkeden gelen delegelerle Nisan 1949’da Paris ve Prag’da eşzamanlı olarak düzenlenen Birinci Dünya Barış Savunmacıları Kongresi oldu. Açılış konuşmasında, kuruluşun ilk başkanı, ünlü ve seçkin bilim insanı Frédéric Joliot-Currie, “Barış bundan böyle tüm halkların ilgi alanıdır. Tek başına değil, yanlızca hep beraber barışı savunabilir ve savaşı önleyebiliriz” dedi. Böylece, çoğu zaten faşizm karşıtı direnişte faal olan bu cesur insanlar, II. Dünya Savaşı'nın felaketinden sonra yeni bir dünyayı savunmak için geniş ve etkin bir uluslararası hareket örgütlediler. Yeni durumun ciddi tehditleri göz önüne alındığında, bugün güçlendirdiğimiz yükümlülük budur.

Dünya Barış Konseyi, her zaman halkların safında olmuştur ve diğerlerinin yanı sıra Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu, Uluslararası Kadın Demokratik Federasyonu ve Dünya Sendikalar Federasyonu gibi dost kuruluşlarla barış, insanların kurtuluş ve kardeşliği, sosyal kalkınma mücadelesini ilerletmiştir. Bu temel amaç, antiemperyalist direniş, demokrasinin savunulması, halkların bağımsızlık ve özerkliği, halklar arasında yeni bağlar kurabilecek kurumların meşruiyetine dayanıyor.

Emperyalist politikaların, 1945'te kabul edilen Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nün iç ilişkilere müdahale etmeme, ulusların eşitliği, dünya barışının inşası gibi prensiplerini sistematik bir şekilde ihlal etmesi tesadüf değildir.

ABD emperyalizmi başından beri bu ilkelerin ana düşmanıdır. Hiroşima ve Nagazaki’nin atom bombalarıyla imhasının ardından, ABD 1949’da  gezegenindeki en büyük emperyalist savaş makinesinin, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO)'nun yaratılmasına öncülük etti; 1950-1953'te Kore Yarımadası'nda savaşa girdi; 1950'lerden günümüze kadar, bugün yeni taktiklerle de olsa, Latin Amerika'da emperyalist uşağı rejimler tesis etmek için kanlı askeri darbelere neden oldu, Vietnam'a karşı korkunç bir savaş yaptı, bu savaş süresince, büyük felaket ve uzun süreli yıkıma neden olan Agent Orange kullanımı gibi birçok insanlık suçu işledi.

Dünya Barış Konseyi, ABD destekli bu savaş ve darbelerin her birine şiddetle karşı çıktı ve tereddüt etmeden, sömürgecilik ve Afrika, Latin Amerika, Asya ve Orta Doğu'daki işgallere karşı ulusal kurtuluş mücadelelerini destekledi. Son zamanlarda, ABD ve NATO’nun emperyalist saldırganlığın sonuçlarıyla yüzleşmeye devam eden eski Yugoslavya, Irak, Afganistan, Libya ve Suriye’ye karşı savaşlarına karşı çıktı.

Eylemin en önemli cephelerinden birinde, Dünya Barış Konseyi, ABD emperyalizminin Latin Amerika ve Karayipler'deki darbe ve gerici güçlerle ittifak içinde yürüttüğü istikrarsızlaştırıcı manevralarıyla savaşıyor. Bu güçlerin demokrasiye ve diyaloga karşı olan düşmanlıkları, bağımsız ülkelere ve onların ulusal kurumlarına karşı medyalarının saldırganlıklarında, siyasi ve ekonomik savaşlarında kendini açıkça belli etmektedir. Bu düşmanlığın altında kendi aşağılık hedeflerine biat edecek hükümetler yaratma amacı yatmaktadır.

Bu nedenle bu Nisan ayında, Venezuela halkıyla dayanışma içinde, kardeş örgütümüz birlikte Dünya Demokratik Gençlik Federasyonu (WFDY) ile birlikte Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti'ni ziyaret ettik. Bu ülkede, halkın direnişinin ve meşruiyeti hem sandıkta, hem sokakta  onaylanan Başkan Nicolás Maduro hükümetinin gücünü gördük. DBK, dış müdahaleyi, askeri saldırganlık tehditlerini ve halk desteğine sahip olmayan, darbeci devlet başkanının yasadışı olarak tanınmasını reddetti. Dünya Barış Konseyi, Venezuela halkına barış içinde yaşama hakkını savunmak için desteğini yineledi.

Ayrıca WFDY ile birlikte, Ekim 2018’de Suriye’yi ziyaret ettik. Bu ziyarette, 2011’den bu yana ABD güçlerinin ve müttefik güçlerin Suriye ulusunu yok etmek için kullandığı silahlı ve terörist gruplarla karşı karşıya olan bu kahraman insanlara desteğimizi vurguladık. Büyük bir yıkıma neden olan bu savaş dokuz yıldır sürmesine rağmen, Suriye halkının kendini savuma iradesini yok edemedi.

Direniş içinde savaşanlara kararlı bir şekilde destek vererek, askeri işgallerin ve sömürgeleştirilmelerinin sona ermesi, ulusal kurtuluş ve barış için Filistin ve Batı Sahra halklarıyla; Amerika Birleşik Devletleri'nin canice ablukasıyla yüz yıllardır karşı karşıya olan ve dayanışma ve dostluk örneği olan devrimci ve hümanist Küba ile;  Demokratik Kore Halk Cumhuriyeti ile Kore Cumhuriyeti arasında barış,  nükleer silahların yok edilmesi, istikrar ve ABD askeri tehditlerinin sona erdirilmesi için Kore halkıyla; ABD’den bağımsızlık için Porto Riko halkıyla; İngiltere tarafından gasp edilen Malvinas'ı kurtarması için Arjantin halkıyla; emperyalist güçlerin desteklediği Suudi liderliğindeki barbar savaşın yol açtığı felaketin kurbanı Yemen halkıyla; nükleer program bahanesiyle ABD ve İsrail savaşının tekrar tekrar tehdidiyle karşı karşıya kalan ve hali hazırda Trump hükümetinin tek taraflı olarak fesh ettiği diplomatik bir anlaşmaya maruz kalan İran halkıyla dayanışma içinde hareket ediyoruz.

Dünyanın hızlandırılmış militarizasyonunu ve insanlığın varlığını tehdit eden silahlanma yarışını reddettik ve ona karşı mücadele ettik.

Bu bağlamda 1950’de başlatılan ve yüz milyonlarca insan tarafından imzalanan Dünya Barış Konseyi’nin açılış belgesi Stockholm Temyiz örneğinden esinlenerek, nükleer silahların kaldırılması; NATO'nun tasfiyesi için girişimleri ve yabancı askeri üslerin ilgası için uluslarası kampanyayı, 4 ve 5 Mayıs tarihlerinde Guantánamo'da altıncısı gerçekleştirilecek olan Uluslararası Seminer ve ve 2018 Dublin'de katıldığımız dünya konferansı gibi eylemlerle güçlendirmekte ve genişletmekteyiz. Mayıs'ta gerçekleşecek uluslararası seminer ile cesur Karayip ulusunun egemenlik haklarının açık ve kalıcı ihlaline karşı muhalefetimizi ilan edeceğiz.

Önümüzdeki zorluklar çok büyük. Kaynakları yağmalamak ve stratejik güzergahların kontrolünü sağlamak için halklara taleplerini dikte etmek isteyen ve bu yolda işbirlikçi rejimleri destekleyen ve istikrarsızlık ve darbe girişimleri ile yurtsever ve halkçı yönetimlerin hakim olduğu ülkelerde itaatkar işbirlikçi yönetimler tesis etmek isteyen karanlık güçlerle karşı karşıyayız. Suriye ve Venezüella'da gördüğümüz gibi, nerede direniş varsa, emperyalizmin uyguladığı taktik, faturası halklara çıkan askeri, ekonomik ve politik kuşatma, tehdit ve saldırganlıktan ibarettir.

Barış güçleri, insanlığın içinde bulunduğu tarihi kavşağın yerçekimi ile birleşiyor. Uluslara ve halklara saldıran, insanlığın geleceğini tehlikeye düşüren antidemoktratik ve gerici güçlerin yükselişini takiben ortaya çıkan savaş ve saldırganlıklara, uygarlığımızın yozlaşmasına karşı direniyoruz. NATO çevresinde toplanan, başını ABD'nin çektiği ve buyruklarına karşı gelen her hükümete sudan bahanelerle savaş açan güçlere karşı direniyoruz.

Dünyanın dört bir yanında halkların kurtuluşu ve barışı için yükselttiği ses yankılanıyor. Savaşa karşı çıkan tüm halkların birliği, dayanışması ve kardeşliğiyle güçlenen mücadelemiz emperyalizmin yıkıcı ilerleyişini durdurucak ve nihayetinde uluslar arasında saygı, kardeşliğe dayanan bir dünya kuracaktır.

Yaşasın halkların dayanışması!

Dünya barışı için!

Yaşasın Dünya Barış Konseyi.