Donetsk: Kuşatmaya kafa tutan şehir

Donetsk, yaşanan dehşet verici savaşa rağmen, dünya kamuoyunun çok az ilgisini çeken bir kent. Kiev'deki faşist yönetime karşı direnen kentin insanlarının gündelik yaşamını, Truthout'tan Joshua Tartakovsky, 18 Mayıs 2015 tarihli izlenim yazısında anlattı.

Çeviri: Aynur Özcan Gümüş

Donetsk’e gidince Batı medyasında gösterilenin aksine, halkın isyancılara destek verdiğini ve Ukraynalı faşist liderlere açık bir şekilde arka çıkan Kiev hükümetinin otoritesini kabul etmediğini görürsünüz. Donetsk, Kiev’in boyunduruk altına alma çabalarına karşı dirençli duruyor. Civardaki yerler sık sık bombalanırken Donetsk’te insanlar, günlük hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bir yandan Rusya, kendi cumhuriyetini ilan eden Donetsk’e farklı şekillerde açık destek verirken, yerli nüfusun cumhuriyetin arkasında durmadığını söylemek yanlış olur.     

Benim de içinde olduğum bir grup gazeteci, yakınlarda yaptığımız Doğu Ukrayna’daki Donbass bölgesi ziyaretimiz sırasında, orada yaşanan gerçekleri kendi gözlerimizle daha iyi görmek için Donetsk’e de gittik. Geziyi, yanlış tanıtılan bölgeleri gazetecilere gezdirmeyi kendine iş edinen, Alman-Rus ortaklığındaki Europa Objektiv adındaki sivil toplum kuruluşu düzenlemişti.  

Donetsk’teki durumla ilgili kafamızda pek çok soru işareti vardı. Şehirle ilgili birçoğumuzun kafasında, boşaltılan sokak ve zor kullanan isyancı imgeleri vardı. Rus güçleriyle karşılaşır mıydık? Her yerde şiddet var mıydı ve bombalanır mıydık? Bunlar aklımıza takılan soruların yalnızca birkaç tanesiydi.  

Vietnamlı gazeteciler, muhafazakar bir düşünce kuruluşundan iki İngiliz ve ben, Donetsk’e gitmek üzere Rostov’dan ayrıldık. Sınıra giderken yol boyunca gerilimin izlerini görmek mümkündü. Çok sayıda Rus savaş uçağı (MİG) ve helikopteri arka arkaya üstümüzde uçup duruyordu.

Sınıra epey yaklaştığımızda, yerlerinden edilen çocuklar ve yaşlılar için kurulan bir mülteci kampı görüp durduk. Çocuklar açık alanda oynuyordu ama etrafta büyük bir terk edilmişlik ve belirsizlik havası vardı. Bir kadın öğretmen, çoğu çocuğun babasının şu anda Donbass’ta savaştığını söyledi. Çocuklardan on tanesi Rusya’nın farklı bölgelerine gönderilene kadar burada tutulmaktaydı. Bunları görünce bu savaşın özellikle provoke edildiği hissinin uyanmaması zordu.  


Ukrayna ordusunun fırlattığı Grad füzesiyle vurulan bir mahalledeki Donetskli yaşlı kadın (Fotoğraf: Joshua Tartakovsky)

Yaşlı kadın gözyaşlarına boğularak II. Dünya Savaşı’nda aldığı madalyayı bize gösterdi. Trajik olan şu ki bir savaş görüp hayatta kalan bir insanın ikinci bir savaş yaşamak zorunda kalması, Kiev hükümetinin bu savaşı tırmandırması nedeniyledir. Bunu II. Dünya Savaşı’nda kitlesel ölümlere yol açan Ukraynalı faşistleri açıkça överek ve bugün Donbass halkını aşağı görüp haklarından mahrum etmeye çalışarak yapmaktadır. Ukrayna’da bugün yaşanan krizi daha iyi anlamak için, aslında ülkenin geçmişte de homojen bir yapıya sahip olmadığını, içten içe derin bölünmeler yaşandığını ve II. Dünya Savaşı’na bakışta bile farklılıklar olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.        

Rusya tarafındaki sınırda sıkı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra sınırın öbür tarafına yürüyerek geçtik. Orada bizi Donetsk Halk Cumhuriyeti askerleri selamladı. Birkaç yere kum torbaları yerleştirilmişti. Dağınık duran kadınlı erkekli askerler bizi sıcak bir şekilde karşıladı. Ter ve kir lekeleriyle dolu eskimiş üniformaları, Rus yetkililerin ütülü kıyafetlerinden epey uzaktı. Burada muhatap olduğumuz gümrük çalışanları aynı zamanda savaşçıydı. Başka yerlerde hala süren savaştan dolayı, durumun kırılganlığını hatırlatan bir gerginlik hissediliyordu.      

Donetsk’e doğru arabayla yola koyulduk ve bir buçuk saat gittik. Yol boyunca geniş bir alanda Kiev hükümetinin kontrolü söz konusu değildi.   

Sabah arabayla Donetsk sokaklarını dolaştık. İnsan ıssız bir şehir ya da halkın korku içinde yaşadığı bir şehir görmeyi bekliyor. Ama tersine insanlar kalabalık gruplar halinde sokaktaydı ve trafik yoğun bir şekilde akıyordu. Aileler ve çocuklar aralarında sohbet ediyor, insanlar paten yapıyor ya da yürüyordu. Süren savaşa rağmen sokaklar son derece temizdi. Büyük panolardaki afişlerde Donetsk Halk Cumhuriyeti destekleniyor ya da nazilere karşı 70 yıl önce kazanılan zafer kutlanıyordu. Donetsk halkı, Kiev darbesinin ilk şokunu atlatmış görünüyordu. Ultra milliyetçi bir rejimin zor kullanılarak iktidara getirildiği bu darbeyle ülkede Ukraynalı üst kimliği yerleştirilmeye çalışılmış ve güneydoğuda yaşayan halk küçük görülerek aşağılanmıştı. İnsanlar hayatlarını savaşın çizdiği sınırlar içinde yaşamaya çalışıyordu. Buna Kiev’in insani kuşatması ve bankaların, Ukrayna hükümetinin emirlerine uyarak çalışmaması da dahildi. Bundan başka halkın en büyük kabusu, bir gün Ukrayna güçlerinin kenti geri alarak sivilleri tek tek katletmeleriydi. Sonuçta yaşadıkları yeri savunmak, halk için ölüm kalım meselesiydi. Ukrayna askerlerinin çoğunun neo-nazilerden olduğunu düşünürsek, bu son derece anlaşılır bir korkuydu.             

Kentte sıraya dizilmiş düzinelerce Rus askeri ya da Rus tankı görmedik. İspanya ve Almanya’dan çok sayıda gönüllünün geldiği söylenmesine rağmen bizim iletişim kurduğumuz askerler Donetskliydi. Rusya’dan çok sayıda asker gelmiş olmalıydı. Daha sonra DHC (Donetsk Halk Cumhuriyeti) bayrağı taşıyan çeşitli tanklar ve zırhlı personel araçları gördük. Ancak bunları fotoğraflamamız yasaktı.     

Devlet binasında yerel birliklerden birinin komutanı olan orta yaştaki Yuriy Sıvokonenko ile konuştuk. Donetsk’teki ayaklanmayı bastırmak için Kiev’den gönderilen düzensiz birlikler ve Ukrayna ordusu ile savaşırken 20 askerini kaybettiğini söyledi. Gözleri doldu ve ağladığı için özür diledi. Ama kaybettiği askerlerin kendisinin kıymetlileri olduğunu ve Kiev’de yeniden ortaya çıkan faşizmle sonuna kadar mücadele etmekte kararlı olduğunu belirtti. Rusya’nın desteği olsa da olmasa da bölgesini koruması gerektiğini düşündüğü için komutanın omuzlarında büyük bir yük vardı. Odanın dışında, hayatını kaybeden askerlerin fotoğraflarının olduğu bir anı köşesi düzenlenmişti.   


Havaalanı yakınlarında bir yerleşim. Burada yaşayanlar civardaki Ukraynalı güçler tarafından her gün bombalanırken uluslararası kamuoyu buna sessiz kalmaktadır. Donetsk’te yaşayanlar Kiev rejimi tarafından terörist ilan edilmiş durumda. (Fotoğraf: Joshua Tartakovsky)

Röportajdan sonra yoğun bir çarpışmanın yaşandığı Donetsk havaalanından bir kilometre uzakta olan bir yerleşim yerini ziyaret etmeye gittik. Minsk II ateşkesine* rağmen sürekli uzaktan gelen bomba ve patlama sesleri duyuluyordu. Kötü şekilde tahrip olmuş ve işçilerin tamir ettiği bir hastane gördük. Hastanenin sağlam kalan yerleri faaliyete devam ediyordu ve yaralı siviller o kısımda tedavi ediliyordu. Harabeye dönen binaların hemen her duvarında mermi deliği vardı. Pencere camının yerini alüminyum ve kartonlar almıştı. Köpekler etrafta sinirli ve keyifsiz bir şekilde dolanıyordu. Yalnızlık ve sessizce çekilen acılarla dolu bu yerde, başka gidecek bir yeri olmayan yaşlılarla karşılaştık. Alla adında bir kadın, ona bakacak bir eşi ya da çocukları olmadığından yakındı. Yalnız yaşayan kadın, sürekli yağan bombalara o kadar alışmış ki artık sığınağa gitmeye gerek duymuyor. Kadının yüzünden yaşadığı acı ve çaresizlik okunuyordu.             

Yaşlıca bir adam bizi evine davet etti. Ayna ve pencerelerde Ukrayna ordusunun bombalarının yol açtığı kurşun delikleri ve duvarlarda büyük yıkıntılar vardı.  

Yürürken bombalama çok yakınımızda oldu ve korunmak için kaçmak zorunda kaldık. Ayrılmadan kısa bir süre önce 500 metre kadar yakınımızda patlamalar duyduk. Avrupa Birliği ve Birleşik Devletlerin sivilleri bombalayan ve altyapıya en fazla zararı vermeye çalışan bir rejimi desteklediklerine inanmak zordu. Çok açıktı ki savunma çizgisinin epey dışında bulunan siviller özellikle hedef seçilmişti. Açık olan başka bir nokta da ortada ateşkes filan olmadığı gibi medya her gün sivillere yönelik atılan bombaları görmezden geliyordu. Ukrayna, Batıda kendini sürekli “Rus saldırısı”na karşı savunuyor gibi gösterse de Ukrayna güçleri Donbass’ta halkı kuşatmak ve bombalamaktan geri durmuyordu.       

Terk edilmiş binalar arasında gezinirken binaların birinden bir kadının çıkarak bahçedeki bitkilerin bakımıyla ilgilenmeye başladığını gördük. Savaş bölgesinde ağaç yetiştirme manzarası bir yandan ürkütücü görünürken bir yandan da umut vericiydi. Tüm bu ölüm ve yıkıma rağmen, bu kadın yaşamak ve çevresini güzelleştirmek için büyük bir mücadele içindeydi.   


Sürekli devam eden bombardımana rağmen resimdeki kadın kendini parkın düzenli bakımını yapmaya vakfetmişti (Fotoğraf: Joshua Tartakovsky)

Daha sonra ziyarete gittiğimiz Donetsk Üniversitesi’nde Vietnamlı öğrencilerin okuduğunu gördük. Gezimiz boyunca en sağlam duran ve sükûnetini en fazla koruyan gazeteciler Vietnam TV’den (VTN) gelen Vietnamlılardı. Kendilerinde herhangi bir şok ya da şaşkınlık belirtisi yoktu. Onlar için savaş yeni bir şey değildi, özellikle de Amerikan desteğiyle süren bir savaş. 

Üniversitede, tarih profesörü ve okulun eski dekanı olan Sergey Barışnikov, faşizm yanlısı Kiev rejimine karşı hoşnutsuzluğunu açıkladı. Daha önce görüştüğümüz komutan gibi o da ne pahasına olursa olsun Kiev güçlerine karşı direnmeye kararlıydı. Barışnikov, Yahudi, Rus ve Polonyalıları toplu şekilde katleden faşist Ukrayna liderlerini sürekli ve düzenli olarak göklere çıkaran Kiev hükümetini meşru olarak görmüyordu. Gruptan ayrılıp tek başıma dolaşırken konuştuğum insanlar da bu görüşlere katılıyordu. Halk, SSCB’nin 1944’te Ukrayna’yı özgürleştirmek yerine işgal ettiğini iddia eden Kiev rejiminin**, kendilerini temsil etmediğini düşünüyordu.  

Irkçı ve etnik milliyetçilikten uzaklaşıp azınlık haklarına saygılı hale gelen bir federal Ukrayna’da yaşayıp yaşayamayacağını sorduğumuzda, Barışnikov bunu halkın kültürel haklarının garanti altına alınarak savaş suçlularının mahkemeye çıkarılması ve Kiev hükümetinin değişmesi durumunda bir seçenek olarak düşünebileceğini belirtti. Konuştuğumuz hemen hemen herkes benzer duygular içindeydi. Kiev’deki köktenciler, Donetsk’te yaşayanların Rusya’ya gönderilmesinden bahsederken Donetsk halkı ise adalet sağlandığı ve hakları korunduğu sürece Ukraynalılarla yan yana yaşayabileceklerini söylüyorlar. Ukrayna’nın Yahudi ve Polonyalılardan temizlenmesi gerektiğini düşünen faşist lider Stepan Bandera’nın destekçilerinin aksine, Donetsk halkı ötekini içermeyen daha güçlü bir Ukrayna hayali kurmuyor.  

Akşamüzeri güneşin batmasına yakın, kentin iyice içine doğru gömülmüş bir mahalleye gittik. Çatıdan gördüğümüz sakin ve güzel bir Donetsk manzarasıydı. Öyle ki savaşın hala sürdüğüne inanasınız gelmiyordu.   

Bir binadaki dairede tavanda Grad füzesinin yol açtığı büyük delik, rahatsız bir görüntü oluşturuyordu. Yaşlı bir adam bize Gradın buraya nasıl ulaştığını anlattı. Ukrayna güçlerinin savaş alanından uzakta, sivillerin yaşadığı yerlere Grad füzelerini yollamalarının ne kadar ürkütücü olduğundan bahsetti.    

Ertesi sabah Donetsk’teki Yahudi topluluğunu ziyaret ederek Rabbi Ari Schwartz adındaki hahamla görüştük. Daha önce, Donetsk’te Yahudi düşmanlığı olduğuna dair çeşitli raporlar görmüştük. Nisan 2014’te, nazi işgal güçlerinin dağıttığı bildirileri taklit edercesine, tüm Yahudilerin bir yerde toplanmasını isteyen bildiriler dağıtılmıştı. Biraz araştırılınca bunun, Donetsk iktidarının meşruluğunu zedelemek isteyen dış güçlerin işi olduğu anlaşıldı. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise iddiaları araştırmaya gerek duymadan, olayın üstüne hemen atlayarak meseleyi yerli isyancıların Yahudi düşmanlığı olarak yansıttı.      

Benzer şekilde Donetsk Halk Cumhuriyeti Başbakanı Aleksandr Zaharçenko, Kiev hükümetinde yer alan birkaç Yahudiye işaret ederek “büyük Yahudi ulusunun yüz karaları” olduğunu belirtince Yahudi düşmanı olarak gösterildi. Zaharçenko’nun sözleri dikkatli okununca aslında tam tersini demek istediği görülebilecekken, Batı medyası DHC’nin Dışişleri Bakanı Aleksandr Kofman’ın da Yahudi olduğu gerçeğinden bahsetme zahmetine bile girmedi.  


Aleksandr Zaharçenko’yu DHC’nin Başbakanı olarak gösteren pano (Fotoğraf: Joshua Tartakovsky)

Hahama hiç Yahudi düşmanlığı ile karşılaşıp karşılaşmadığını sorduğumuzda, onu sanki zan altında bırakmışız gibi kuşkuyla bakıp kararlı bir şekilde, Yahudilerin Donetsk’te güvende olduğunu söyledi. Bir önceki hamursuz bayramı*** yemeğine 250 kişinin katıldığını ve Yahudi topluluğunun Donetsk’te güçlü olduğunu belirtti. Konuştuğumuz haham, ayrıca savaşın başlamasından sonra Yahudiliğe ilginin arttığını söyledi. Üyelerin Tevrat dersleri, aşevleri ve düzenli ibadetler gibi çeşitli etkinliklere katıldığını vurguladı. Geçenlerde Ukrayna güçlerinin attığı bir füze sinagogun yakınlarına isabet etmiş ama şans eseri yaralanan olmamıştı. Başbakanın evinin yakınlarına düşen bir roket de neredeyse hahamın başına denk gelecekmiş.  

Hahama, Kiev hükümetinde bazılarının Bandera’ya övgüler yağdırdığını hatırlattığımızda bu konuda yapılabilecek fazla bir şey olmadığını ve Yahudi topluluğunun siyasetten uzak durduğunu söyledi. Ayrıca Kiev’in yaptığı bombardımanın Donetsk’te yaşayan Yahudiler için tehdit oluşturduğunu belirtti. Ukrayna hükümetinin Banderizmi benimsemesinin tehlike yaratıp yaratmayacağı sorulduğunda ise elbette yaratacağını ama her şeyin iyi olacağına inandığını sözlerine ekledi. Haham, Yahudi topluluğu üyelerinin farklı politik görüşleri olduğunu ve kendisinin savaşa genel olarak karşı olduğunu vurguladı.   

Stepanovka köyüne doğru yola çıktık. Köy, II. Dünya Savaşı’nı anlatan bir film sahnesi gibiydi. Tüm evlerin çatısı harabeye dönmüştü. Şarapnel parçaları her yerdeydi. Ölüm ve yıkımın gerçeküstü duygusu kaplamıştı ortalığı. DHC güçleri ve Ukrayna ordusunun karşılıklı ateşi sırasında neo-nazi Sağ Sektör Partisi lideri Dmitriy Yaroş’un erkek kardeşi öldükten sonra, Ukrayna ordusunun halka ders verme amacıyla birçok sivilin evini defalarca bombaladığını ve onlarca kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. 

Bölgeye yukarıdan bakan bir çeşmenin üstünde duran, ihtişamlı II. Dünya Savaşı anıtını görmeye gittik. Bölgeyi işgal eden Ukrayna ordusu için anıtın stratejik konumu civar köyleri bombalarken yüksek bir gözetleme noktası olarak ideal bir yer haline gelmişti. Donetsk güçleri anıta giden yolları kapatırken Ukrayna askerleri helikopterle havadan ikmal yapmıştı. DHC birlikleri iki helikopteri düşürdü. Birinde yüksek rütbeli Ukrayna generali, diğerinde de Ukrayna istihbarat örgütü yetkilileri vardı. Ukrayna güçleri sivillerin olduğu bölgeleri topluca bombalayarak yanıt verdi. DHC askerleri ihtişamlı anıtı ve stratejik tepeyi ele geçirince II. Dünya Savaşı zaferini simgeleyen anıtın Ukrayna güçleri tarafından yerleştirilen patlayıcılar yüzünden tahrip olduğunu gördüler. Bu olanlar, savaşın yalnız kimin kazanacağıyla değil aynı zamanda geçmişin nasıl hatırlanacağıyla ilgili olduğunu düşündürüyor. Anıtın dibinde DHC savaşçılarının yeni kazılan mezarları yatıyordu. İnsan buraya daha kaç kişinin gömüleceğini düşünmeden edemiyordu.         

Akşam olunca DHC Dışişleri Bakanı Aleksandr Kaufman ile kişisel bir görüşme gerçekleştirdik. Kaufmann sorularıma yanıt verirken nazi soykırımı çerçevesinde İsrail’in meşrulaştırılmasına ve Ukrayna’ya silah gönderir durumda olmasına inanamadığını söyledi. Buna karşın Kaufmann, yeni yasayla da Ukrayna Milliyetçileri Örgütü'nü (OUN) ve Ukrayna İsyancı Ordusu'nu (UPA) eleştirmenin yasaklandığını ve Bandera ile Roman Şıkheviç’e**** övgüler düzmenin cesaretlendirildiğini aktardı. Daha sonra bakanımız takım elbisesini ve kravatını çıkarıp terliklerini giyerek gitar çaldı ve resmiyetten uzaklaşarak daha rahat bir sohbete geçtik. Partizan direniş şarkıları ve hem Eski İbranice hem de İbranice şarkılar söyledi. Biz de beraber mırıldandık.

Akşam saatlerinde Puşkin Bulvarı’ndaki kafelere gittiğimizde şehrin dış çeperlerinde süren savaşa ve merkezden de duyulan bomba seslerine rağmen kafelerin en azından saat 23.00’deki sokağa çıkma yasağına kadar açık olup insanlara hizmet verdiğini gördük. Bununla birlikte ürünlerin fiyatları birçok kişi için pahalıydı. Fiyatlar enflasyon nedeniyle çok arttığından ve maaşlar da azaldığından dolayı, savaş yorgunu Donetsk’te nüfusun sadece %50’si kafelere gidebiliyordu. Yine de kafeler işliyordu. İnsanlar yüksek sesle konuşmuyordu ve kafede matem havası vardı. Savaşa rağmen yakınlardaki tiyatro açıktı. Tiyatro oyunları her gün öğleden sonra saat 2’de gösterilirdi. Sabah Lenin Meydanında bir grup prova yapıyordu, alana da gençler ve çocuklar toplanmıştı. Birçok masada DHC hatıraları satılıyordu.         


Yaygın yanlış kanılara ve her gece 11’de uygulanan sokağa çıkma yasağına rağmen Donetsk canlı bir şehir. (Fotoğraf: Joshua Tartakovsky)

Gezimizin sonunda Rusya’daki Rostov’a doğru uzun bir yolculuğa çıktık. Sınırda bagajımız eğitimli köpeklerce arandı. Tuhaf gibi gelse de Donetsk tüm sorunlara rağmen büyülü bir şehirdi ve insanlarının sıcakkanlılığı hepimizin üzerinde derin bir etki bıraktı.

Bölgedeki insanların taleplerine ters bir şekilde, Donetsk sürekli Rusya yanlısı milislerin yönettiği bir yer olarak tanıtılmış olsa da yaptığımız bu geziyle halkın Kiev hükümetini tanımadığını görmüş olduk. Yurttaşlar süren işgal ve bombardımanlar yüzünden günlük hayatlarına devam etmekte zorlanıyorlar. Donetsk halkı, II. Dünya Savaşı’na farklı bakan ve Donetsk halkını karalayan Kiev rejimi’ni kabul etmeden, anti-faşist yapısını koruyarak bağımsızlığına kavuşup Donetsk Halk Cumhuriyeti altında yaşamak istiyor. Ayakta kalmak için Rusya’dan her tür yardımı aldıklarını reddedemeyiz. Ama aynı zamanda, Kiev rejimi karşısında DHC’yi koruyucusu olarak gören yerli halkın desteğini de almış durumdalar. Halk, Rusya’nın desteği kesilse bile bağımsızlıkları için savaşmaya devam edeceklerini belirtiyor. Geniş tarım arazileri sayesinde aç da kalmayacaklardır. 


Joshua Tartakovsky, İsrailli- Amerikalı bağımsız gazetecidir ve Brown Üniversitesi ile Londra Ekonomi Okulu mezunudur.   


ÇEVİRMENİN NOTLARI

* Minsk II Ateşkesi: 11 Şubat 2015'te Ukrayna, Fransa, Almanya ve Rusya'nın imzaladığı anlaşma. Bu ateşkesle birlikte Kiev güçleri ile Donbass birlikleri ağır silahlarını cephe hattından çekecek, bazı bölgeler askerden arındırılacak ve kontrol görevi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (OSCE) devredilecekti.

** 1943-1944 yılları boyunca, Kızılordu Dinyeper'den Karpatlara uzanan bir bölgede Nazilere karşı büyük bir taarruz başlattı. Polonya ve Romanya'ya da Sovyetlerin girişi ile sonuçlanan bu harekat, Ukrayna'yı da özgürleştirdi.

*** Yahudilere özgü bir bayram.

**** OUN, 1929 yılında kurulan ve Polonya, Çekoslovakya ve SSCB egemenliğindeki topraklarda bağımsız bir Ukrayna devleti kurulmasını savunan milliyetçi örgüt.
UPA, OUN'daki bölünmeyle birlikte ortaya çıkan ve Ukrayna'daki Nazi işgali sırasında 100 bin civarında Polonyalıyı ve Yahudiyi katleden Nazi işbirlikçisi örgüt. Soğuk Savaş döneminde de CIA tarafından desteklend.
Stepan Bandera, UPA'nın kurucusu.
Roman Şukheviç, UPA liderlerinden.