Büyük Ayrışma'dan siyasi ittifaka: Havana'da Papa ve Patrik buluşması

Vatikan temsilcisi Papa Françis ile Rus Ortodoks Kilisesi temsilcisi I. Kirill, bu akşam Havana'da buluşuyor.

Tevfik Taş

Her ikisi de iddialarının aksine siyasi kurumlar olan Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi temsilcileri bu akşam Havana'da buluşuyorlar.

Vatikan temsilcisi Papa Françis ile Rus Ortodoks Kilisesi temsilcisi I. Kirill'in 'şöylesine bir buluşma' gündemiyle bir araya gelmediklerini her iki taraftan yapılan açıklamalar ile batı basının bu konuya ayırdığı yer üzerinden gayet net bir şekilde tesbit edebiliyoruz.

Papa ile Patriğin, İtalya ve Rusya dışında 'tarafsız' bir yerde buluşmaları da bu siyasi gündem hakkında  ipucu veriyor.

İtalya'da yayın yapan günlük Katolik gazetesi Avvenire, Havana'daki buluşmayı ''ileri doğru atılmış devasa bir adım'' olarak nitelemeyi tercih etti. 

Daha ihtiyatlı bir dil benimseyen Ortodoks tarafı ise, Rus Ortodoks Kilisesi'nin Almanya ve İngiltere'den sorumlu Erzbişofu Mark Arndt'ın Münih Kilise Haberleri portalına verdiği röportajda, iki kilise arasındaki ''tarihsel yük''ün azaltılmasına dönük ''anlamlı bir buluşma'' nitelemesinde bulundu.

Die Welt gazetesi bu buluşma heberini, ''Papa Françis bugün tarih yazıyor'' diye okurlarına seviçle duyurdu.

BÜYÜK AYRIŞMA'DAN BERİ EN ETKİLİ BULUŞMA

Bir başka etkili Alman gazetesi Süddeutsche ise, Katolik Kilisesi ile Ortodoks Kilisesi'nin bin yıllık ayrılığa adeta son verircesine ''tarihsel bir olay'' başlattığını ileri sürerek şu başlığı attı: ''Papa Françis ve Partik I. Kirill: İki Eşdeğer Çoban.''

Süddeutscher, 16 Temmuz 1054'de ''Büyük Ayrışma'' (Grosses Schisma) olarak ortaya çıkan mezhepleşme sürecinin, 1204'de Kostantinopel'in batılılırca işgali ile kangrenleşmesinden beri belki de ilk kez böylesine eşdeğerlik taşıyan bir buluşmaya dikkat çekti.

Frankfurter Allgeimeine gazetesi Havana'daki buluşmayı, ''Putin seviniyor'' diye verdi. Frankfurter Allgeimeine, Vatikan'ın şefi için kukla ifadesini kullanmazken, Patrik I. Kirill için ''Putin'in kuklası'' nitelemesini kullandı. Gazeteye göre, Patrik Putin'in isteği üzerine oraya gidiyor ve iki başlığı, Ukranya krizi ve Kırım'ın ilhakı, Papa Françis ile konuşmamak konusunda sağlam tembih aldı. Putin'in amacının bu iki kilise arasında ''köprü'' kurularak, Suriye'de başlatılan askeri operasyonun siyasi/dini manevralarla güçlendirilmesi olduğu iddia edildi.

Frankfurter Allgeimeine gazetesine göre ise, Vatikan safça bir yanılgı içinde ve Papa Françis, Putin'in manevrasına alet oluyor.

PAPA FRANÇİS SİYASİ BİR PAPA'DIR

Papa Françis'in bugün başlayan altı günlük Meksika ziyaretini değerlendiren Alman Konrad Adenauer Vakfı (KAS) Meksika temsilcisi Stefan Jost, 11 Şubat 2016'da Vatikan Radyo'ya verdiği röportajda,  ''Papa Françis siyasi bir papadır'' deme ihtiyacını duydu. Alman emperyalizminin çıkarlarına hizmet etmekle yükümlü bu vakfın Meksika sorumlusuna göre, gayet açık sözlü bir üslûpla, ''Meksika'da birçok Meksika var. Derinleşmiş yoksulluk, yaygınlaşmış uyuşturucu mafyası ve suç örgütleri ülkenin hakiki gündemini oluşturuyor. Papa'nin ziyareti de tam da bu siyasi gündeme uygundur'' ifadelerine yer verdi.

Dinin yalnızca din, Papa'nın ise yalnızca bir din adamı olmadığını herkes biliyor. Her türden gericiler bu gerçeği kabul etmese de.

Havana'da Patrik ile buluşan Papa, Orta Doğu ve Afrika'da baskı gören Hristiyanların sorunları başlığı ile görüşüyorlar. Bunu açık siyasi bir gündem başlığı olduğundan kuşku duyulamaz. Bundan çok daha açığı, uzun süredir bir Papa belki de ilk kez, son derece açık siyasi bir gündem ile bir başka ülkeyi ziyarete gidiyor.

MEKSİKA ZİYARETİ: AÇIK SİYASİ GÜNDEM

Meksika'da faaliyet yürüten Katolik Multimedya Merkezi (CCM) yaptığı açıklama ile son 25 yılda 44 Katolik kilisesi görevlisinin öldürüldüğünü bildirdi. Mevcut Cumhurbaşkanı Enrique Pena Nieto'nun göreve başladığı 2012 sonundan beri ülkede 11 din adamı cinayetlere kurban gitti.

34 yıllık din hizmetkârlığından sonra emekli olan Miguel Patino'nun dediği gibi, ''Bütün ülke gibi, Michoacan eyaleti çökmüş bir devlettir.''

Din araştırmacısı ve sosyolog Bernardo Barranco, bu cinayetlerin Vatikan'ı ''derinden rahatsız ettiği''ni kabul ediyor, ama başka unsurların da olduğundan söz ediyor.

Barranco, ülkede en etkin mezhep olan Katolikliğin dönemin Papa'sı Johannes Paul II.'nin 1979'da Meksika'yı ziyaret ettiği tarihteden beri yüzde 26,5'luk oranında cemaat kaybettiğine dikkat çekerek şunları ifade ediyor: ''İmanlı Katolikler kiliseyi artık kendi evleri olarak görmüyorlar. Eşcinsel evliliği, kürtaj vb gibi konularla uğraşan Katolik Kilise'sinin yoksulluk ve adaletsizliklere ses çıkarmadığını görüyorlar. Papa Françis bu ziyareti ile şu mesajı vermek istiyor: Daha az ahlaki söylem, daha çok etik çaba.''

Papa'nın altı günlük Meksika ziyaretinin göz ardı edilmemesi gereken bir boyutu daha var. Papa Françis, geçen yıl bir konuşmasında Arjantin'e bakarak, ülkenin giderek ''Meksikalaştığı''nı söylemişti. Papa, 'Meksikalaşmak' deyimi ile gelir adaletsizliği, uyuşturucu kullanımı ve suç çetelerinin artışını kastettiğini belirmek istediğini söylemiş olsa da Meksikalılar kendilerinin aşağılandığını söyleyerek, Papa'yı kınamışlardı. Papa, bu ziyaret ile Meksikalılara bir tür dolaylı özür de göndermiş olacak.