Bugün 14 Temmuz. Fransız devriminin parlama noktası olan Bastille Baskını’nın 230. yıldönümü. Orta Çağ’ı ve kralın mutlak otoritesini temsil eden Bastille Hapishanesi’ne yönelik hücum, dünyayı yeniden Orta Çağ koşullarına döndürmek isteyen emperyalizm için hâlâ bir tehdit.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise aylardır Sarı Yelekliler tarafından istifasının talep edildiği Paris'in Concorde Meydanı'nda bugün Bastille Baskını dolayısıyla yapılan töreni Avrupa emperyalizminin güç gösterisine dönüştürdü. Macron'un "Avrupa ordusu" önerisine paralel olarak yapılan yürüyüşe Almanya'nın da içinde bulunduğu Avrupa Müdahale İnisiyatifi'nden 10 ülkeden askerler katılırken, yürüyüş Macron'un dün ülkesinin kendi uzay gücünü kuracağını açıklamasının ardından geldi. Paris'teki anma gösterisine Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile Hollanda Başbakanı Mark Rutte de katıldı. Anmaya daha önce katılacağı belirtilen İngiltere Başbakanı Theresa May ise kabine bakanı David Lidington'ı gönderdi.
BASTİLLE BASKINI VE FEODALİZMİN YIKILIŞI
Paris'deki Orta Çağ kalesi ve hapishanesi olan Bastille, sadece bir hapishane değil monarşik otoriteyi temsil eden bir semboldü.
Takvimler 14 Temmuz 1789′u gösterdiğinde burjuva sınıfı, hâkim aristokrat sınıfın baskısı altındaki halkı da yanına alarak Bastille Hapishanesi’ni bastı. Ellerinde tüfek, tırpan ve küreklerle binlerce Fransız, Bastille’e yürüdü. Baskın sırasında hapishanede 7 düşünce suçlusu bulunmasına rağmen, Bastille Kalesi/Hapishanesi monarşiyi, Orta Çağ’ı ve krallığın mutlak otoritesini sembolize ettiği için kritik bir noktaydı.
Bastille baskını, Fransız devrimine ve feodalizmin yıkılmasına öncülük etti.
Bastille Baskını bundan tam 230 yıl önce bugün, 14 Temmuz 1789'da Paris’te gerçekleşti ve Fransız devriminin en önemli ve tarihsel olaylarından biri haline geldi.
Bastille Baskını ve ardından gerçekleşen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, Fransız Devrimi’nin önemli ayaklarından biri oldu.
14 Temmuz 1789'da Parisliler Bastille Hapishanesi'ne hücum ettiler. Bu genel ayaklanmanın ardından 1791 yılında bir kurucu meclis toplandı ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi yayınladı. Ardından da ulusal egemenliğe dayanan bir anayasa hazırlayarak monarşinin yetkilerini sınırlandırdı. Bu anayasa, halk tarafından seçilecek bir parlamentonun yasama ve yürütme yetkilerini kralla paylaşmasını öngörmekteydi. Kanunları hazırlamak, bütçeyi tasdik etmek ve hükümetin icraatını kontrol etmek görevleri meclise verildi. Ayrıca İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin esasları uygulamaya konuldu.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin uygulamaya konulması ve bir halk meclisinin yürütme erkini ele alması, Fransa’da feodalite kurumları yıktı. Zaten halk yığınlarındaki soylulara karşı gelişen öfke, pek çok soylunun topraklarını bırakarak diğer Avrupa ülkelerine kaçmalarına yol açtı.
Fransa’daki tüm bu gelişmeler, tüm Avrupa açısından çok önemli sonuçlar doğuracak, sadece gelecek yılların değil, yüzyılların da içsel dinamiklerini kökten değiştirecekti.