Barış kuşları dünyayı geziyor

Barış Kuşları projesini yaratıcılarının ağzından dinledik.

Serdar Nazım Yüce

Ozan ve Marina, dünyayı dolaşıp, karşılaştıkları herkese barışı anlatmaya gönüllü olmuş iki genç. Şimdiye kadar birçok ülkeyi gezdiler bile. Onlar hiç para harcamadan dünyayı gezmeye çalışıyorlar, tabi kendi deyimleriyle "vize ücretleri dışında". Kendileriyle gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi ve İran, Türkiye, İspanya ve Portekiz gezilerinden çektikleri fotoğrafları soL okurlarıyla paylaşıyoruz.

Öncelikle sizleri tanıyalım...

Merhaba. Ben Ozan Evcimen, 23 yaşındayım. İstanbul'da doğdum ve büyüdüm. Marmara Üniversitesi'nde Almanca İşletme okuyorum.
Ben Marina Mas Perez, 23 yaşındayım. Barcelona'da doğdum ve büyüdüm. Matematik okuduğum üniversitemi yaklaşık 4 ay önce bitirdim.

Dünyayı dolaşıyorsunuz... Nasıl oluştu "Barış Kuşları" projesi, nasıl karar verdiniz?
Dünyayı dolaşmak ikimizin de en büyük hayaliydi. Tanıştığımızdan beri de, dünyayı birlikte dolaşmanın hayallerini kurup, bunun hakkında planlar yapıyorduk. Birgün Marina'nın aklına, cok sevdiği origami kuşlarıyla topluma bir farkındalık kazandırma fikri geldi. Daha sonra da el ele verip bu fikri bir projeye dönüştürdük. Şimdiyse bu barışçıl düşünce kanatlanıp bir çok ülkede uçmakta.

BİR KUŞUN ETRAFINDA, BARIŞ İÇİN...

Projenizin biraz daha detaylarına inecek olursak... 
Biz şu anda göçebe bir yaşam sürdürüyoruz. Sırtımızda evimiz, kafamızda hür fikirlerimizle dünyamızı geziyoruz. Projemiz de, bu hür fikirlerin ve göçebe hayatımızın bir getirisi aslında, çünkü bulunduğunuz mevkiyi değiştirdikçe daha fazla insana dokunuyor ve her türlü yaşama tanık oluyorsunuz. Projemizin detaylarına inecek olursak, dokunduğumuz her insanla origami kağıtlarından Barış Kuşları yapıyoruz. Büyük-küçük herkeste bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Türk, İspanyol, Portekizli, İranlı, din veya renk hiç farketmeden, hepimiz barış içinde yaşamak istiyoruz. Yani, kuşları yaparken insanların aklına barış tohumları ekiyoruz, daha sonra Barış Kuşları'yla olan fotografları websitemize yüklüyoruz. Fotoğraflarda da görüleceği gibi, her farklı yaşam bir kuşun etrafında barış için toplanabiliyor.

'6 AY BOYUNCA HİÇ PARA HARCAMADIK'

Bizim için bir diğer önemli konu ise hiçbir şekilde para harcamamamız. Evet, günümüz dünyasında böyle bir cümle kurmak bile biraz garip gelebilir ancak doğru. Şimdiye kadar İspanya, Portekiz, Turkiye ve İran'da toplam 6 ay geçirdik ve para kullanmadık, tabii vize dışında. Hayatımızın bu bölümüne ise hiçbir zaman tatil gözüyle bakmadık; göçebe yaşam olarak baktık. Göçebelik ise yasadığımız büyük şehirlerin bizden götürdüklerini geri kazanma isteği gibi bir durum, daha küçücük yaşta stresin, koşuşturmanın içine atılıyoruz ve bu her şeyden önce sağlımızı tehdit ediyor. Biz öyle müze müze gezip fotoğraflayan turistlerden değiliz, olamayız da. Çünkü günümüzde müzeler, sanat galerileri zenginler için, bizim için değil. Bizim keyif aldığımız şeyse insanların evine konuk olmak, insanlara sarılmayı seviyoruz, dilimiz farklı bile olsa inanın bir yol buluyoruz gülmek ve paylaşmak icin, bundan keyif alıyor ve çok şey öğreniyoruz. Unutma; hayatı kovalama, hayatı yaşa...

Peki... Şimdiye kadar nereleri gezdiniz, neler gördünüz? Dahası, projenizi ulaştırdığınız farklı insanlardan ne gibi tepkiler aldınız?
Şimdiye kadar İspanya, Portekiz, Türkiye ve İran'ı detaylı bir şekilde gezdik. İspanya ve Portekiz'de 3 ay, Türkiye'de 2,5 ay dolaştık ve İran'ı 1 ay gezmek için İran'dayız. Buralarda birçok yeni deneyim edindik. Yeni kültürlere, farklı insanlara ve muhteşem doğal güzelliklere tanık olduk. Gittiğimiz her yerde ise kocaman bir gülümsemeyle karşılandık. Ve geçirdiğimiz zaman içerisinde yüzlerimizdeki gülümsemeleri hiç kaybetmedik. Bu gülümsemeleri arttıran önemli bir olgu da projemiz oldu. İnsanlarin projemize gösterdiği tepkiler beklediğimizden çok daha iyiydi. Projemizi dinleyen herkes çok etkilendi ve hemen origami kağıtlarına uzandı, demem o ki bir tane bile olumsuz tepki almadık. Çocuklarsa Barış Kuşları'nın her zaman yıldızı oldu. Onların kuşlarla oynadığını görmek, onlarla kahkahalar eşliğinde oynamak o kadar keyifli ki, o güzel anıları ne kelimeler ne de fotograflarla anlatabiliriz.

'SİSTEMİN KARŞIMIZA ÇIKARDIĞI KORKULARIN ÜSTÜNE YÜRÜDÜK'

Yaptığınız şey, çoğu insana öyle ürkütücü geliyor ki... Örneğin, Pippa Bacca bu topraklarda katledildi. Kötü bir tavırla karşılaştınız mı? -Karşılaşmadıysanız bile- böyle olaylar nasıl bir zihniyetin eseri sizce?
Kulakta bıraktığı ilk tınının ürkütücü gelmesi cok normal, çünkü insanlar birbirlerine olan güvenini kaybetmiş durumda. Bizimse yolculuğumuzun en önemli noktalarından biri insanlara güvenmek. Dil, din, ırk; hiçbir şeyi ayırt etmeden güvenmek. Kötü hikayelerse her zaman daha fazla göz önünde ancak bu bölgede geçen binlerce güzel hikayeyi de unutmamalıyız. Her zaman inandığımız bir şey var ki, eğer Pippa Bacca gelecek hakkında bir şey söyleyecek olsaydı, insanların hayallerini durdurmamasını isterdi. Biz de korkunun her gün daha fazla hükmünü arttırdığı bu dünyada, sistemin karşımıza çıkardığı korkuların üzerine yürüdük. Başımıza gelen kötü şeyler oldu fakat bu tip durumlar insanın başına günlük hayatında da gelebilir diye düşünüp, yolumuza güzelliklere odaklanarak devam ediyoruz. En önemlisiyse bütün insanların özünde iyi olduğuna inanıyoruz. Yaşanan kötü hadiseler ise hükümetlerin kısıtladığı insanların, kısıtlandığı noktaları yasa dışında araması. Tabi ki, bazı noktalar da var ki, sadece insanlığın geldiği noktaya üzülüp, eğitimsizlikten dert yanabiliyoruz. Ve biliyoruz ki, özgürlüklerimiz iyiliğin parıltısını tekrar dışarı yansıtacak.

DÜNYAYI HEP BERABER DEĞİŞTİRMEK

Ankara'da, 102 insanımız katledildi. Gericilik bu topraklarda barış diyenleri, hem de başkentte öldürmekten geri durmadı. Gezdiğiniz coğrafya da emperyalizmin fiili saldırısı altında aslında. Sizce nedir, gerçek bir barış ve bu gerçek barışı getirecek olan nasıl bir mücadele?
Ankara'da patlayan bomba, bizim de kalbimizin orta yerinde patladı. Türkiye'de bomba patladığı sırada İran'daydık ve gördük ki sadece bizim değil İran'daki birçok kardeşimizin de canı yandı. Barış için bir araya gelmiş bir topluluğu öldürmek, hem de bunu başkentte yapmak, tüm halka yapılan apaçık bir tehdittir. Başkentin dahi güvenliğini sağlayamayan veya sağlamayan hükümetinse ellerine bulaşan bir başka kan lekesidir. Emperyalizm her yerde kanla besleniyor ve kan dökebildiği her yerde amacına daha da yakınlaşıyor. Dediğiniz gibi, gezdigimiz bu topraklar emperyalizmin saldirisi altinda ve insanların aklını ele geçirmeye çalışmakta. Gördüğümüz bir gerçek var ki, bu bölgenin insanlarinin kalbi emperyalizmden çok uzakta. Barış ise o kadar uzakta değil, bu bölgede yaşayan herkes ağzına bir barış türküsü dolamış durumda. Tüm kalbimle inanıyorum ki, barış cok uzakta değil. Gerçek barış ise kendimizi bir diğeriyle aynı görmekten geçiyor. Bunu getirecek mücadeleyse önce kendi içimizde başlıyor. Önce kendinle barış, sonra dünyayı hep beraber değistirmek çok zor olmayacak.