Avrupa'da bir Türk müsteşar...

AB müsteşarı Rauf Engin Soysal'in İsviçre'de katıldığı bir toplantıya, Soysal'ın "dile hakimiyeti" ve katılımcıların sorduğu sorular damga vurdu.

Nurullah Yıldız/Lozan

Lozan Üniversitesi, Vaud Kantonu’nda bulunan çeşitli sendika ve demokratik toplum kuruluşlarının itirazlarına rağmen, sponsorluğunu Jean Monnet’nin yaptığı bir konferans düzenledi.

26 Mayıs günü saat 17:30‘da başlayan etkinlik öncesi, katılımcılar arasında Türkiye AB Bakanı Volkan Bozkır bulunuyordu. Volkan Bozkır’ın etkinliğe katılacak olmasıyla nedeniyle, çeşitli sendikalar eylemlerle Bakan’ın bu etkinliği yapmasına izin vermeyeceklerini kararlaştırmışlardı.

Fakat Salı günü açıklanan kabinede yer alamayan eski Bakan Bozkır, etkinliğe katılmadı. Bakan’ın yerine, AB müsteşarı Rauf Engin Soysal katıldı.

Etkinlikte söz alan katılımcıların ortak derdi Akdeniz üzerinden AB’ye gelen mültecilerin engellenmesi, Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamlaştırıp kaçak geçişleri durdurmasıydı. Modaratör Pat COX, yakın arkadaşı Volkan Bozkır’ın Salı günü açıklanan kabinede yer bulamaması ardından kendini arayarak bu etkinlikte yer alamayacağını söylediğini ve kendi yerine birini ayarlayacağını belirttiğini vurgulayınca, Lozanlı katılımcılar bu değişiklikten haberdar olmadıklarından gülüşmeler yaşandı.

Eski Bakan yerine etkinliğe katılan Soysal’ın aile kütüğü ve aldığı eğitim üzerinden güzellemesini yaparak salondakilere sempatik gösterme çabaları pek yeterli olmadı.

Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi ve demokrasi açısından AB’nin çokta gerisinde olmadığını söyleyen Soysal, yıllardır AB’nin dayattığı fazları tamamen gerçekleştiren Türkiye’nin artık kesin kabul aşamasına geldiğini belirtti.

Sözü devralan AP Dış İlişkiler Başkanı Elmar Brok, laikliğin tartışıldığı, muhalefetin durumu ve HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gibi son dönem gelişmeleri bir bir sıraladı. Aynı zamanda, Türkiye gibi AB adayı Ukrayna’nın daha ileride olduğunu varsayarak, AB’ye kabulü hak eden başka ülkelerin de olduğunu vurguladı.

“Türkiye’nin ilerlemesi gereken İnsan Hakları konularının çok daha önemli olduğunu düşünüyorum” diyen Brok, terörle mücadele kanunun değişmesinin bir zorunluluk olduğunu belirtse de, Soysal’ın cevabı bu konulara itiraz değil, sadece “kendi şehirlerinizde bombalar patlarsa Türkiye’nin terörle mücadele konusunda ne kadar haklı olduğunu anlarsınız” şeklinde oldu.

Kullandığı Fransızca ve İngilizce seviyesiyle dikkat çekse de, Soysal’ın konuşması sırasında salonda gülüşmeler yaşandı. Türkiye’nin AB’nin demokrasisine katkıda bulanacağını iddia ettiği sırada salonda rahatsızlıklar oluştu. Soysal, her sözünü sayın “Devlet Başkanımız” olarak bağlasa da, düzeltme yaparak “Cumhurbaşkanımız” demeyi sürdürdü.

Soru cevap kısmına gelindiğindeyse, davetlilerden bir kadın, “bizim Türk insanıyla bir sorunumuz yok. Burada birçok Türk var. Bizimle yiyor bizimle içiyorlar. Eğitim seviyeleri ve dünya görüşleri bizim gibi, hatta daha zeki ve daha saygın Tükler de tanıyorum. Avrupa’nın Türkiye ile sorunlu olduğu konusu yanlış. Avrupa’nın sorunu sizin diktatörünüzle. Erdoğan’la bizim sorunumuz.” Diyerek alkış topladı. Buna cevap vermek isteyen Soysal, “ülkemde %60 üzerinde oy alarak halkı tarafından seçilmiş bir kişiye diktatör diyemezsiniz dediğinde, salonun arkalarından “Hitler de seçimle başa geldi” diye hatırlatmalar oldu.

Etkinlik boyunca kendisinin eğitim seviyesinin salondakilere denk olduğunu vurgulayan Soysal, kendini çok iyi bir Fransızcayla tanıttı. Bu etkinlik ilk katıldığı yer olmasa da, Soysal’ın önü açık görünüyor. Zira her söze “Sayın Erdoğan” diye başlandığında nerelere kadar gelineceği bilinen bir gerçek.