Avrupa ‘İran enerjisi’nden kolayca vazgeçer mi?

​ABD'nin İran'la nükleer anlaşmadan çekilme kararı Avrupa cephesinde sıkışmaya yol açtı. Fransa başta olmak üzere AB'den yapılan açıklamalarda anlaşmayı sürdürme niyeti beyan edilirken İran'daki en büyük yatırımlardan birinin ortağı olan Total projeden çekilme kararını açıkladı. Ancak ABD yaptırımlarından 'muafiyet' pazarlıklarının süreceği, AB'nin İran'da…

Meral Tartan

ABD ve AB arasında giderek artan rekabet ve gerilim son dönemde İran üzerinden yüzeye çıkmaya başladı. Trump’ın İran’la 2014 sonunda yapılan nükleer anlaşmayı feshederek yeniden yaptırımları gündeme getirmesi etki alanını İran’a doğru genişletmek isteyen AB’de rahatsızlık yaratıyor. Bu anlamda İran’ın enerji sektörü potansiyel çatışma alanı olarak ortaya çıkıyor. Enerji alanında AB içi işbölümünde daha çok Rusya’ya yöneldiği görülen Almanya, İran konusunda sessizliğini korurken Ortadoğu coğrafyasında ön plana çıkan Fransa İran’da da sesini yükseltiyor. Diğer taraftan son gelişmeler Fransa’nın İran üzerinden ABD ile çatışmadan ziyade uzlaşma arayışı içinde olduğunu düşündürüyor. 

BATIDAN BAKINCA…
İran zengin rezervleri, coğrafi konumu ve Ortadoğu siyasetindeki rolü nedeniyle enerji alanında kilit ülke konumunda bulunuyor.  Ülke dünya petrol rezervlerinin yüzde 9’una, doğalgaz rezervlerinin yüzde 18’ine sahip. Ayrıca İran dünya toplam petrol ticaretinin yaklaşık yüzde 20’sinin, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin yüzde 30’unun gerçekleştiği Hürmüz Boğazı kıyısında yer alıyor.

Ancak, savaşlar ve uluslararası kısıtlamalar rezervlerin aynı boyutta üretime dönüşmesini engelliyor. Ülkenin dünya petrol üretimi içindeki payı yüzde 4-5, doğalgaz üretimi içindeki payı yüzde 5-6 seviyesinde seyrediyor.

1979’daki İslam devrimi öncesinde 5,5-6 milyon varil/gün seviyesinde olan ham petrol üretimi devrim sonrasında en fazla 3,8 milyon varil/gün seviyesine ulaşabildi. Üretim kaybında savaşlar ve yaptırımlarla birlikte üretim kapasitesi azalan kuyulara gerekli yatırımların yapılamaması etkili oldu. 

2011 sonunda ABD ve AB tarafından uygulanmaya başlanan yaptırımlar nedeniyle İran’ın ham petrol üretimi  yüzde 30 gerileyerek 2,7 milyon varile düştü. 2015 sonunda yapılan nükleer anlaşmayla birlikte yaptırımların kaldırılması üretim ve ihracatı yeniden canlandırdı. Üretim hızla artarak 2017 sonunda yeniden 3,8 milyon varile ulaştı. 

Yaptırımların kaldırılması büyük petrol şirketlerinin uzun zamandır yabancı yatırımcılara kapalı olan İran enerji sektörüne yöneleceği beklentisini doğurdu. Ancak, yaptırımların kaldırıldığı dönemde petrol fiyatlarının çok düşük olması ve şirketlerinin çoğunun yatırımlarını askıya alması nedeniyle İran petrol sahaları beklenen ilgiyi görmedi.   

İRAN’DAKİ RESİM
Hali hazırda İran petrol sahalarının geliştirilmesinde yalnız Çin firmalarının kısıtlı faaliyeti bulunuyor. Esas olarak Güney Pars sahasından ibaret olan doğalgaz projeleri ise tamamen İran devlet şirketi tarafından yürütülüyor.

Öte yandan İranlı yetkililere göre İran’ın petrol ve doğalgaz sektörlerinde üretimi artırabilmek, üretimi azalan sahaların rehabilitasyonu ve altyapı için 100 milyar dolar yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Sadece devam eden yatırım projeleri için önümüzdeki beş yılda 20 milyar dolarlık dış kaynak ihtiyacı olduğu belirtiliyor. 

Doğal kaynakların özel mülkiyetinin yasak olduğu İran’da 2016 yılına dek uluslararası yatırımcılar arama ve üretim faaliyetlerini yalnız İran devlet şirketleriyle geçici ortaklık yaparak yürütebiliyordu. Uygulanan modele göre şirketler yatırımı kendi sermayeleriyle gerçekleştirdikten sonra üretim gelirlerinden pay alarak yatırım maliyetini ve belirlenmiş getiri oranını geri alıyorlardı. Yatırımın getiri oranı yüzde 12-17 arasında, geri ödeme süresi 5-7 yıl arasında değişiyordu.

Yabancı yatırımcıları çekmek için 2016 sonunda uygulanmaya başlanan bir değişiklikle kontrat süreleri azami 20-25 yıla uzatılarak üretim gelirlerinin paylaşılması sistemine geçildi. Yeni sistemde yatırımlarda yüzde 51 yerli katkı payı şartı muhafaza ediliyor, ek olarak yabancı yatırımcıların teknoloji ve bilgi geliştirme ve transferine ilişkin yıllık planlar sunmaları şartı bulunuyor. 

FRANSA SAHNEYE ÇIKIYOR
Bu kapsamda şu ana dek sonuçlanmış iki anlaşma bulunuyor. İlki Temmuz 2017’de Fransız Total ile Çinli Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) ortaklığı ile imzalanan Güney Pars sahasının Faz 11 geliştirme projesi. Yirmi yıllık kontrat süresi olan bu proje kapsamında sahada 80 bin ton/yıl yoğuşmuş sıvı gaz (condensate) üretimi yapılması hedefleniyor. Total’in yüzde 50,1, CNPC’nin yüzde 30, İran devlet şirketi Petropars’ın yüzde 19,9 hissesi olan projeye ilk etapta 1 milyar dolar yatırım yapılması bekleniyor. İkinci anlaşma ise Rusya devlet şirketi Zarubezhneft ile Mart 2018 tarihinde Irak yakınındaki Batı Payadar ve Abadan sahalarının geliştirilmesi için imzalandı. On yıllık kontrat kapsamında sahaların veriminin artırılması ve üretimin artırılarak 48 bin varil/güne ulaştırılması hedefleniyor.  

Total-CNPC ortaklığı ile birlikte İran’ın en önemli doğalgaz sahası olan Güney Pars ilk kez yabancı yatırıma açılmış oluyor. Güney Pars sahası İran’ın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 40’ını barındırıyor. 2016 toplam doğalgaz üretiminin yüzde 55’i bu sahadan elde edildi. Total-CNPC ortaklığının 11. fazını aldığı Güney Pars sahası geliştirme projesi 18’i üretime geçmiş olan 24 fazdan oluşuyor. 1990 yılında keşfedilmiş ve 2003’te üretime geçmiş olan sahada şu ana dek İran devleti tarafından gerçekleştirilmiş toplam yatırım tutarı 71 milyar dolar. Yatırımı devam eden ve 2022’ye kadar tamamlanması planlanan diğer sahalar için toplam 20 milyar dolar daha yatırım yapılması gerekiyor.

KARŞILIKLI MECBURİYETLER
Güney Pars sahasındaki yatırımların tamamlanması İran’ın giderek artan doğalgaz tüketiminin ve ihracat taahhütlerinin karşılanması için önem taşıyor. Halen İran’ın başlıca ihracat taahhüdü Türkiye’yle 1996 yılında yaptığı ve 2026’ya dek geçerliliği olan yıllık 10 milyar metreküplük satış anlaşmasıdır. İran’dan yapılan ithalat Türkiye doğalgaz tüketiminin yaklaşık yüzde 18’ini karşılıyor.    

Dikkat çeken diğer bir nokta İran’ın aynı zamanda önemli bir enerji tüketicisi olması. Özellikle doğalgazda ülkenin üretimi ile tüketiminin eşit olduğu görülüyor. Enerji tüketiminin yüksekliği İran’ın doğal kaynaklarını ağır sanayi altyapısını geliştirmek üzere yönlendirmesinden kaynaklanıyor. Ülkede kimya, petrokimya, rafinaj, demir-çelik, gübre gibi enerji yoğun sektörlerin gelişmiş olmasının yanısıra elektrik üretiminin de yüzde 90’ının doğalgaz ve petrolden yapılması kaynakların iç tüketimini artırıyor. Bununla beraber iç tüketimde enerjinin verimsiz ve aşırı kullanımı da yaygın. Sanayi tesislerinde teknolojinin eski olması, kayıpların yüksekliği ve düşük tüketici tarifelerinin israfa yol açması yüksek enerji yoğunluğuna neden oluyor. Türkiye’nin yaklaşık yarısı kadar GSYH büyüklüğü olan İran’da enerji yoğunluğu Türkiye’dekinin beş katına yaklaşıyor.    

      Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2017, OECD Uluslararası Enerji Ajansı

 

Total-CNPC ortaklığı bu kapsamda değerlendirildiğinde İran açısından finansmanla birlikte teknoloji transferi boyutu ön plana çıkıyor. Fransa ve AB açısından ise orta-uzun vadede İran doğalgazına erişim hem Avrupa pazarlarında kaynak çeşitlendirmesi hem de önemli büyüklüğe sahip olan ve hızla büyüyen İran iç pazarına erişim açısından önem taşıyor. 

ABD’nin İran ile nükleer anlaşmasını feshetmesi ve yaptırımları yeniden gündeme getirmesiyle birlikte Fransa’nın işi zorlaşıyor. Fransa Güney Pars projesi için ABD yaptırımlarından istisna talep ediyor, ancak bu konuda henüz sonuca varılmadı. Reuters’in 14 Mayıs tarihli haberine göre ABD’nin istisna talebine olumsuz yanıt vermesi durumunda, Fransa 4 Kasım 2018 tarihine dek operasyonlarını durdurarak projeyi iptal edeceğini duyurdu.