Almanya ve Fransa'nın sosyal demokratları buluştu

Avrupa solunun sosyal demokrat unsurlarından Alman Sol Parti dün bir parti etkinliğinde Boyun Eğmeyen Fransa Partisi'nin milletvekilini ağırladı.

soL HD

Alman Sol Parti (Die Linke) liderleri Sahra Wagenknecht ve Dietmar Bartsch, Boyun Eğmeyen Fransa Partisi'nin (La France Insoumise) milletvekili Jean-Luc Melenchon ile dün Berlin’de gerçekleştirilen bir parti etkinliğinde, Avrupa’nın politik ve ekonomik sorunlarını tartıştı.

İlk sözü alan Bartsch şunları söyledi: "İşbirliğini bir nedenden dolayı destekliyorum: Dünyanın her yerinde, sağdan gelen dünya çapında bir kültürel savaş var. Bunu neredeyse her gün görebilir ve duyabiliriz. İster Donald Trump'ın Haitililer hakkındaki yorumlarında ister Orban'ın CSU'yu ziyaret ettiği örneklerinde olsun, hepimiz çağdaş değerleri hedef alan bu kültür savaşının sayısız örneğini bulabiliriz - bu tehdide karşı mücadele ediyoruz. Bunun bu noktaya varmasının bir nedeni var - on yıllardır süren neoliberal politikalar, bizi yükselmenin ve toplum üzerinde egemenlik için mücadele etmenin imkan dahilinde olduğu bir yere getirdi."

'RUSYA DÜŞMAN DEĞİL, ORTAKTIR'

Avrupa'yı saran saldırgan politikaları ele alan Melenchon ise şöyle konuştu: "Artık Avrupa'nın her yerinden askeri işbirliğinin ve bu alandaki harcamaların artması gerektiğini işitiyoruz; bu sebeple füze bataryaları kurmamız gerekiyor. Başlangıçta, bunun İran'a karşı olduğunu söylüyorlardı ve şimdi bunun Rusya'ya karşı olduğunu anlıyoruz. Ama hayır. Rusya düşman değil, ortaktır. Rusya bir ortaktır. Savaşa hayır. Silahlanmaya hayır. Savaş ve barış konusunda uzlaşmaya hayır. Savunma Avrupası istemiyoruz. Kendimizi kimden koruyacağımızı bilmiyoruz. Kime saldırmak istediklerini bilmiyoruz.”

Melenchon’un alkışlarla karşılanan konuşmasının ardından sözü alan Wagenknecht, Avrupa’nın genel halinden duyduğu hoşnutsuzluğa dair bir konuşma yaptı.

'BU KENDİNİ PARÇALAYAN BİR AVRUPA'DIR'

Wagenknecht de şunları söyledi: "Schulz'un, Merkel'in, Macron'un ve diğerlerinin Avrupası'nın nereye gittiğini merak ediyorum, bunu Jean-Luc'un az önce işaret ettiği tablodan anlayabilirsiniz. Zaten bir rakam da yayımlandı. Avrupa'da temettü dağıtımı 323 milyar avroya ulaştı. Bu daha önce hiç görmediğimiz bir sayı. 
Avrupa'da yoksulluk tüm zamanların en üst seviyesine eriştiği bir sırada, 323 milyar avro, tek tek Avrupa ülkelerindeki hisse sahiplerine gidecek. Gençlerin kendilerine hiç şans tanımayan bir hayatla karşı karşıya olduğu, eğitimin artık işlevini yitirmiş hale gelecek kadar ekonomiye bağlandığı, kamu kurumlarının çürüdüğü, hastanelerin donanım yetersizliği yaşadığı, ülkelerin kamusal hizmetleri kısma ve özelleştirme baskısı altında kaldığı ve bölünmelerin görülmemiş derecede yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Bana kalırsa bu, Avrupa'nın, halklarının sürekliliğini destekleyen bir Avrupa olmadığını gösteriyor. Bu, kendisini parçalayan bir Avrupa'dır. Birçok ülkede milliyetçi özlem ve eğilimler var, bu da bu politikaların bir sonucu. Yaptıkları şey buydu ve büyük Avrupalıların sorumlusu onlar."

Etkinlik, konuşmacıların ayakta alkışlanmasıyla sona erdi.