Alman 'Sol Parti': NATO'ya ve sermayeye yüzde yüz hizmet

Almanya'da Sol Parti, NATO'dan çıkışı ve Almanya'nın ülke dışına asker göndermesine direnişi "acil olmayan gündemler" arasında ilân ederek, olası bir SPD-Yeşiller-Sol Parti koalisyonuna kapılarını sonuna kadar açmış oldu.

Tevfik Taş

24 Eylül'de Almanya'da genel seçime gidilmesi dolayısıyla siyasi tabloda kimi hareketlenmeler ortaya çıktı. Bu hareketlenmeler arasında sosyal demokrat SPD, Sol Parti ve Yeşiller arasında koalisyon ortaklığı kurulması konusunda güçlü bir eğilim belirdi.

Almanya'daki yaygın siyasi litaratürde  ''rot-rot-grün'', yani kızıl-kızıl-yeşil olarak ifade edilen koalisyon modelinde ''kızıl'' olduğu iddia edilen Sol Parti, hafta sonu Erfurt'ta gerçekleştiridiği parti yönetimi toplantısında olası koalisyon seçeneği konusunda hiç olmadığı kadar 'esnek' bir metin benimsedi.

'NATO'DAN ÇIKIŞ ACİL HEDEF DEĞİL'

Sol Parti'ye çok yakın Neues Deutschland gazetesi sözü geçen ''Erfurt Metni'' konusunda ''Sosyalistlerin seçim programı olan Erfurt Metni'nde pek çok ilkeden feragat edildi'' ifadesi kullanıldı.

Neues Deutschland, Erfurt Metni'nde ''NATO'dan çıkılması ilkesi Sol Parti'nin acil hedefi olmaktan çıktı'' başlığını atmaktan kendini alamadı.

Erfurt Metni'nin oylamasında yalnızca bir karşı oy çıktı. 

Pazartesi günü kamuoyuna açıklama yapan Sol Parti Eş Genel Başkanları Katja Kipping ve Bernd Riexinger, NATO'nun dağıtılması ya da Almanya'nın NATO üyeliğinden ayrılması konusunun olası koalisyon görüşmeleri açısından başat niteliği taşımadığını açıkladılar.

Bernd Riexinger, ''Federal Ordu'nun yurt dışına gönderilmesi kırmızı çizgimiz değildir'' dedi. Ve ''savaş birliği'' ile ''yurt dışı birliği'' aynı şey değildir diyerek de aldıkları emperyalizm muhipliği kararını meşrulaştırmak istedi.

Sol Parti, 2015 yılında Alman donanmasının Suriye açıklarına gönerilmesinde de benzer bir tutum almış, milletvekillerinin bir kısmı çekimser kalırken 5 milletvekili Merkel hükümetinin kararına onay vermişti.

Oysa aynı parti 2011'de gerçkleştirdiği Erfurt Kongresi'nde ''Afganistan'daki Alman askerleri hemen geri çekilmelidir'' diye karar almasına karşın, 2017 Erfurt Metni'nde yurt dışına asker gönderilmesinde beis olmadığını söylüyor!

OSKAR LAFONTAINE, SOSYALİST OLUŞUMU SOSYAL DEMOKRASİYE YAMADI

Der Spiegel, NATO'dan çıkılmaması ve yurt dışına asker gönderilmesi konusunda Oskar Lafontaine'in olağanüstü etkisi olduğunu belirtmişti.

Sol Parti'nin en etkili isimleri arasında sayılan Oskar Lafontaine sosyal demokrat SPD'nin Genel Başkan Yardımcısı iken Gerhard Schröder'in neoliberal politikalarına itiraz ederek, partiden ayrılmıştı. ''Daha solda bir parti'' arayışının sonucunda iki partinin birleşmesiyle Sol Parti oluşturulmuş, Oskar Lafontaine'de onun bir dönem sözcüsü konumuna yerleşmişti. 

Sosyal demokrasiden sosyalizme geçtiği düşünülen Oskar Lafontaine, içinde pek çok 'eski' sosyalistin de olduğu yeni oluşumu düzene içkin bir unsur haline getirmişti. 

Sol Parti'nin programında ''emperyalist savaş'' terimini aramak boşunadır. ''Emperyal savaşlar'' kavramı sağa sola serpiştirilmiştir. Sözü geçen programda bir kez emperyalizm kavramına yer verilmiş, o da ''Günümüzde emperyalizm iktisadi bağımlılk ve borçlandırma üzerinden kendisini var ediyor'' gibi son derece muğlak bir ifade ile...

Programda bir kez olsun Alman emperyalizmi ifadesine denk gelemezsiniz.

Avrupa Birliği için de asla emperyalist bir örgütlenme nitelemesinde bulunulmamıştır. 

Hatta ABD emperyalizmi bile kullanılmamıştır. Ortada bedeni olmayan bir ruh olarak 'emperyalizm'den söz edilmiştir. Zaten ilkesel bir madde olmadığı da çok geçmeden ortaya çıkmadı mı?

SOL PARTİ MİLLETVEKİLLERİ EMPERYALİST ORDUYU ZİYARETTE GERİ KALMADI

Adı sol olup bal gibi düzen partisi olan Sol Parti milletvekilleri, sıkça Alman emperyalizminin ülke dışındaki askerlerini ziyarete gidip, onlara moral veriyorlar.

Yalnızca Türkiye'deki üslerden iki örnek: Alexander Neu İncirlik'i ziyaret etmek isterken, Jan van Aken Konya'daki Alman askerlerini ziyarete çıkmıştı. Daha dün destek verdikleri AKP ile papaz olduklarında da Merkel'in arkasında hizalanmakta hiçbir beis görmediler. 

Sınıf mücadelesi kavramını itibarsızlaştırmak için işçi sınıfını önemsizleştirmek gerekiyordu. Bunun için ''yeni sosyal hareketler'' terimi icâd edip, dolaşıma sokan bu partiye ilişkin üç önemli 'kırmızı çizgi'den söz etmiştik: NATO'ya karşı çıkma, dinle uzlaş ve reel sosyalizme sabah akşam küfret! 

İslamofaşist Erdoğan ile Alman emperyalizmi arasındaki kapışmada terddütsüz Alman emperyalizminin yanında yer tutan Sol Parti önderliği, Merkel'i övmekten helak oldu!

SERMAYEYE HİZMETTE YÜZDE YÜZ YARIŞ

Sosyal demokrat SPD'nin çiçeği burnunda yeni genel başkanı Martin Schulz'un parti delegeleri tarafından ''Yüzde yüz oran'' ile seçilmesinden sonra Sol Parti Martin Schulz'un Alman emekçilerini bir kez daha kandırmak için ortaya attığı sözleri ima ederek şu ifadeyi kullanmıştı: ''Yüzde yüz Martin Schulz yüzde sıfır sosyal adalet getirecek''.

NATO'dan çıkmanın acelesi olmadığını söyleyip, işçi sınıfını yeni sosyal hareketler ile önemsiz kılmaya çalışan Sol Parti'nin sosyal adaletten anladığı da sınıfsız sömürüsüz toplum değildir. Burjuva sosyolojisinin dişlek temsilcilerinin 'piramit olmasın, yumurta olsun' bağnazlığından başka bir şey değildir. 

Bu açıdan gayet uygunsuz bir şekilde kendilerine 'kızıl' denilen bu iki düzen partisinin yüzde yüz sahip oldukları tek şey sermeyeye hizmette kusur etmedikleridir.

Merkel sonrası için yedek lastik olarak hazırlanan 'kızıl-kızıl-yeşil' koalisyon formülünde, Almanya'nın NATO'dan çıkışı ifadesi Yeşiller ve sosyal demokrat SPD açısından sorun olur diye üzeri çizildi.

Alman emperyalizminin yurt dışına asker sevkiyatı konusunda da ''savaş birliği'' ile ''yurt dışı birliği'' ayrımı yapılarak saldırganlık ve militarizmin önü açıldı. Bu başlıkta da Alman barış hareketinin onlarca yılda mücadele ile elde ettiği pekçok kazanımın üzeri çizildi.

Sosyalizm açısından üzeri çizilmeyen ne kaldı?

Altı çizilmek istenen sosyalizm ise, Sol Parti'nin üzeri mutlaka çizilmeli!