ABD'li sosyalistler: Görevimiz Trump karşıtlığına devrimci bir itki vermek, onu Demokratlardan kurtarmak

ABD'deki Trump karşıtı protestolar tüm dünyada gündem olurken, bu ülkedeki sosyalistler de, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadelelerini sürdürüyorlar. ABD'de mücadele veren Sosyalizm ve Özgürlük Partisi, Trump karşıtı mücadeye, geniş halk kesimlerinin dahil edilebileceğini düşünüyor.

Erman Çete

"Amerika'yı yeniden büyük yap!" sloganı ile başkanlık yarışına katılan ve rakibi Hillary Clinton'ı yenerek 45. ABD Başkanı olan Donald Trump, emperyalist hiyerarşinin tepesindeki ülkenin ortadan ikiye yarılmasının hem nedeni, hem de sonucu oldu.

Özellikle son 40 yılın neo-liberal birikim modelinin vurduğu "beyaz" işçi sınıfına seslendiği iddia edilen Trump'a karşı, bazılarına Amerikan ünlülerinin de katıldığı, kitlesel protestolar düzenlendi. Bu protestoların medya tarafından yansıtılan teması, kadın ve göçmen haklarının yanı sıra, Rusya ve Putin düşmanlığıydı.

ABD'de mücadele eden Sosyalizm ve Özgürlük Partisi'nden (PSL) Ben Becker ile, Trump'ın ekonomi politikasından dış politikasına, PSL'in eylemlere yönelik bakışından bundan sonra ne olacağına dair bir röportaj yaptık. Röportaj, ABD'li sosyalistlerin Trumplı ABD'ye ve bundan sonraki mücadele dönemine nasıl baktığına ilişkin önemli ipuçları sunuyor.

Donald Trump’ın ekonomi politikalarını Amerikan işçi sınıfı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni Başkan ABD’yi TPP’den çekti, serbest ticaret karşıtı bir söylemi var, istihdamı artırmak için şirketlerin ABD’de yatırım yapmasını istiyor ve dahası. Siz Trump’ın yeni ekonomi politikasından ne bekliyorsunuz? Bu, yeni bir model mi?
Trump yönetiminin “işçi sınıfından yana” imajı tamamen bir kandırmaca. Yönetim, oligarkların ve generallerin yönetimi ve onun sözümona “altyapı programı”, eğitimden altyapıya ve temel gereksinimlere kadar kamu sektörünün bir bütün olarak yağmalanması anlamına geliyor. Kongre’deki Cumhuriyetçiler Trump’ı emeklilik sistemini, sosyal güvenliği, yoksullara ve yaşlılara sağlık hizmeti sunan Meicare ve Medicaid’i özelleştirmesi konusunda cesaretlendiriyor. Şirket vergilerini ve miras üzerindeki vergileri keskin bir şekilde düşürmeyi istiyor. Çevresel kısıtlamaları ortadan kaldıracak, petrol çıkarma faaliyetlerini zenginleştirecek ve enerji şirketleri için süper-kârlı hale getirecek.

Trump’ın ilk başkanlık emri, düşük gelirli ev sahiplerine yardım eden bir vergiyi ortadan kaldırmak oldu. Birkaç gün sonra, ABD-Meksika sınır duvarının genişletileceğini ve ülkedeki göçmen işçilere karşı kullanılan sınırdışı etme kuvvetleri için yeni bütçeyi duyurdu.

Trump hükümeti milyarderler ve süper-zenginlerle dolu. O, Çalışma Bakanlığı’nı ücretleri düşürmek ve otomasyonu artırmak isteyen bir fast-food CEO’suna emanet etti. O, Hazine Bakanlığı’nı bir hedge fonu yöneticisine devretti. O, Eğitim Bakanlığı’nı bir okul özelleştirmecisine verdi. İşte bu nedenle Wall Street Trump’tan fazlasıyla heyecanlandı. Trump yönetimi dış ülkelere ticarete zarar verse de, hatta şirketler TPP’yi çok sevmiş olsalar da, biliyorlar ki kamu sektörünün ve diğer sosyal yardımların yok edilmesinden çok yüksek kârlar elde edebileceklerini biliyorlar.

ABD’li sendikalar neredeyse tamamen Trump’a karşı ve şu anda ona destek verenler yalnızda tarihsel olarak en muhafazakâr, ırkçı ve emperyalizm yanlısı olan inşaat sanayii liderlerinin bazıları. Çok dar bir biçimde, daha fazla boru hattının kendi üyelerine geçici işler yaratacağını düşünüyorlar ve çevresel etkiler ya da yerlilerin topraklarının gasp edilmesi konusunu umursamıyorlar.

Trump, bir otomotiv şirketini fabrikasını Meksika’ya taşımaması konusunda ikna ettiğini ileri sürmüştü, ancak şirketin CEO’su daha sonra açıkladı ki, bu taşınma işlemini piyasa talebinde düşüş nedeniyle iptal etmişlerdi. Trump, birkaç yüz imalat sektörü işinin ortadan kalkmasını, bir eyalet yönetimini şirkete milyon dolarlık vergi indirimi yapmaya ikna ederek “kurtardı.” Sendika lideri, şirketin bir vergi indirimini hak etmediğini ve binlerce işçinin hâlâ işini kaybettiğini söylediğinde, Trump Twitter’da bu sendikacıya kişisel olarak saldırdı.

Trump, günah keçisini ve ırkçılığı, birkaç iyi reklamı yapılmış hünerini, kendini Amerikan işçilerinin, özellikle de beyaz işçilerin savunucusu gibi göstermek için kullanıyor. Fakat gerçek şu ki, onun programı zincirlerinden boşalmış bir kapitalizm.

Trump’ın göreve başlama gününde Başkan’a karşı çok sayıda gösteri yapıldı. Bu protestolar hakkındaki konumunuz nedir? Doğrusu, eylemlerde çok sayıda Rus karşıtı slogan ve döviz gördük (ki bu bize “Soros parmağını” hatırlatıyor), aynı zamanda bir tür “Demokrat Parti gösterisi” de seziliyordu. Sanırım, Trump siyasetine karşı direnişin en az iki yolu var…
PSL’in öncülük ettiği ANSWER koalisyonu, Trump’ın göreve başladığı gün kitlesel bir protesto organize etti. Hükümet bizi aylarca önceden, eylem günü de kontrol noktalarıyla engellemeye çalıştı, ancak onbinlerce kişiyi DC’de bir araya getirmeye ve diğer kentlerde de eş zamanlı eylemler yapmaya ikna ettik. Biz, Trump’a karşı mücadelenin, daha onun adaylığı döneminde bile en ön cephesindeydik, çünkü onun aşırı-sağ söylemini tehlikeli buluyor ve bunun, halkın neo-liberal statükodan iğrenmesi nedeniyle büyüyebileceğini biliyorduk. O dönem birçok liberal Trump’ı ciddiye aldığımız için bizi eleştiriyor ve onun kampanyasının bir şaka olduğunu düşünüyordu.

PSL, ertesi günkü Kadınların Yürüyüşü’ne de katıldı. ABD yönetici sınıfının bölündüğüne ve bir parçasının kitlesel muhalefet hareketini desteklediğine şüphe yok. Kadınların Yürüyüşü fikri sosyal medyada, bir örgütsel yönlendirme olmadan başladı, fakat liderliği kısa zamanda Black Lives Matter, göçmen hakları ve diğer ilerici güçler gibi STK’lar tarafından ele geçirildi. Bu noktadan sonra, Demokrat Parti’nin “sol kanadı” ve tekelci medyanın çoğu protestoları desteklemeye başladı.

Liberal ve ilerici çevrelerde, son dört aydaki tekelci anti-Rusya propagandası nedeniyle çok kafa karışıklığı var. Bazıları aptalca bir şekilde bunun Trump’ı “gayrımeşru” ve muhalefet hareketini “yurtsever” göstermenin yolu olduğuna inanıyor. Bazı anti-komünist örgütlü güçler bu siyaseti eylemler sırasında yükseltmeye çalıştı ve bazı insanlar el yapımı Putin karşıtı dövizler getirdi. Fakat halkın büyük çoğunluğu göçmenleri, işçi haklarını, hadın haklarını ve çevresel korumayı savunan dövizler kullandı. Rusya karşıtı çizgi, eylemlerin programını da belirlemedi.

Kadınların Yürüyüşü için sendikalar da mobilize oldu. Her kitlesel muhalefet hareketinde olduğu gibi, birbiriyle çekişen sınıf siyaseti olacaktır. Soros, Ford, Rockefeller vb. tarafından kurulan egemen sınıf fonlama kurumları, her zaman kendi gündemlerini ilerici hareketlerin içinde kurmaya çalışırlar - hatta bu, ABD sivil haklar hareketlerine geri gidersek de doğrudur - fakat bunlar her şeye kadir değildir. PSL’in ana ideolojik kampanyası, statükonun partisi, en sonunda Trump’la anlaşan emperyalist parti olarak Demokrat Parti’yi teşhir etmek oldu. Yüksek sesle, onların Rusya karşıtı programlarına karşı çıktık. Bağımsız devrimci siyasetin gerekli olduğunu söylüyoruz ve sosyalist programımız kitleler arasında olumlu bir yankı buldu. Bütün sosyalist örgütler son birkaç ay içinde üyelik başvurularında patlama yaşadı, bu daha geniş halk kesimlerinin Trump karşıtı mücadeleye duyduğu isteği yansıtıyor.

Trump’ın dış politikası gerçekten Obama ve Hillary’den daha az mı “şahin”? Çin’e karşı çok sert bir söylem tutturdu, ekibi Ortadoğu’da İran’ı düşman, İsrail’i ise dost belliyor…
Hayır, Trump eksiksiz bir emperyalist. Askeri harcamaları artırıyor. Yeni Savunma Bakanı’nın - Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörler tarafından 98’e 1 oyla kabul edildi- takma adı “Kuduz Köpek.” Trump’ın dışişleri yetkilileri hâlâ Rusya’yı ABD’nin birincil güvenlik tehdidi sayıyorlar. Venezuela’da rejim değişikliği çağrısı yapıyorlar. Trump, Irak’taki temel hatanın, ihtiyacı olmasına rağmen ABD’nin “petrolü almaması” olduğunu söylüyor. İsrail’in yüzde 100 destekçisi ve Filistinlilerin bir halk olarak bile var olmadığını savunanların atamasını yapıyor. Suriye’de, Clinton’ın önerdiği ile çok benzer sonuçlara yaratması muhtemel “güvenli bölgeler” yaratacağını söylüyor, Trump her gün kendisiyle çeliştiği için, tüm bu alanlarda politikasının ne olacağını söylemek zor.

Trump’ın, dünyanın geri kalanına bir nefes alma alanı yaratacağını uman anti-emperyalistlere diyoruz ki, uyanma vakti. Trump bazı bölgelerde Amerikan siyasetine yeni bir yön verebilir, ancak Amerikan egemen sınıfının kendi İmparatorluk’unu bırakmaya niyeti yok, Trump da onların yalnızca yeni bir icracısı.

Trump karşıtı protestolar devam edecek ki? Edecekse, nasıl?
Devam ediyorlar. Son 48 saat, ABD’nin tüm belli başlı havaalanlarında, Trump’ın Müslüman ve göçmen karşıtı başkanlık emrine karşı kitlesel protestolara şahit oldu. Yoldaşlarımızın bildirdiğine göre, bu eylemlerde konuştukları kişilerin çoğunluğu, daha önce siyasete katılmadığını söyleyenler. Trump kendi bağnaz, militarist ve Wall Street yanlısı gündemini yaydıkça, her yeni önlem yeni protestolarla karşılanacaktır. Sosyalistler için temel meydan okuma, bu enerjiye devrimci bir itki vermek, onu aşırı-sağcı Cumhuriyetçilere karşı alternatif olarak neo-liberal Demokratları seçme şeklindeki umutsuz stratejiden kopartmak ve çok uluslu ve çeşitli hareketler inşa ederek her grubun Trump’ın gündemine karşı tek başına ve kendi koşulları ile savaşmasının önüne geçmek. Trump’a cevap, statükoya dönüş değil, barınma, sağlık, iş ya da yaşanabilir bir gelir, herkes için emeklilik veren yeni bir sistem. Etrafında birleşilecek böyle bir program olmadığı sürece, Trump’ın sahte popülizmi büyümeye devam edebilir.