ABD'de işçi kadınlar: Ekonominin bel kemiği neden görünmez olur?

Kadınlar ABD ekonomisinin belkemiği. Ama uzmanlar ve politikacılara soracak olursanız, işçi sınıfından kadınlar yok hükmünde.

Dış Haberler

“Ekonomik kaygı”, ABD’de 2016 seçimlerinden sonra daha sık dillendirilmeye başlandı. Ülkedeki ana akım medya da, geçtiğimiz 2 yıl içinde on yıllar boyunca demediği kadar “işçi sınıfı” dedi.

Dame yazarı Victoria Brownworth’a göre, Donald Trump, Bernie Sanders ve Hillary Clinton'ın her biri bu sınıf hakkında kendi iddialarını türetti. 

Öte yandan hakkında kimin konuştuğuna bakılmaksızın, işçi sınıfı ABD’liler için tutarlı bir görüntüyü çağrıştırıyordu: Kasket ve bot giyen beyaz adamlar, John Steinbeck veya Upton Sinclair'in romanında okumaya alıştığınız karakterler.

Medyanın hep aynı üslupla tarif ettiği ve Trump’ın “faydam dokunacak” diye yalan söylediği; madenciler, inşaat işçileri ve otomativ işçisi bu insanlar, her zaman erkeklerdi.

İşçi sınıfının bu anlatısı elbette yanlıştı. Çünkü ABD ekonomisinin tek büyük parçası beyaz erkekler değil; kadınlar ve hatta fazlasıyla beyaz olmayan kadınlar. Trump’ın bu seçmenlere sahip olma iddiası da doğru değil. 2016 yılında yıllık geliri 50 bin dolardan daha az olan işçiler ve işçi sınıfından kadınlar, kurtuluş vaat etmeyen diğer aday Clinton’a oy vermiş.

ABD'DE İŞGÜCÜNÜN YÜZDE 47'Sİ KADIN

2010 yılı sayımına göre, ABD'de 16 yaş üstü 123 milyon kadının 72 milyonu, bir başka deyişle yüzde 58,6’sı işgücüne katılıyordu. Kadınlar, aktif olarak çalışan toplam ABD işgücünün yüzde 47'sini oluşturuyordu. Amerikan İlerleme Merkezi tarafından son 75 yılı kapsayan bir analize göre ise, ülkede İspanyol olmayan beyazlar işçi sınıfının en hızlı azalan nüfusunu temsil ederken, Latinler en hızlı büyüyen gruptu. Ve bu kadınlar aniden iş gücünün dışında bırakılsaydı, ekonomi durma noktasına gelirdi.

Peki, kadın işçiler neden bu kadar görünmez? Neden işçi sınıfı düşünüldüğünde, öğretmenler, hemşireler, avukatlar ve satış temsilcileri akla gelmiyor? Neden herkes Kasım 2016'dan bu yana ABD'nin işgücüyle ilgili yanlış bir anlatıyı güçlendiriyor?

KADINLARIN ALANI GÖRÜNÜRLÜK MÜCADELESİNE SIKIŞTIRILIYOR

Brownworth’a göre bir kadın öğretmen ya da hizmet sektörü çalışanını es geçip, kas gücü isteyen zorlu bir işi yapan beyaz adam imajında ısrar etmek, ana akım politikanın bilinçli tercihi. 1940’lardaki sınıf resmi belki buydu, Sanders ve Trump’ın çocukluğunda bu yadırganmayabilirdi. Ancak bugün, bu bir yanıyla da işçi sınıfını bölen ve sınıf kompozisyonunu zayıf düşüren bir yan içeriyor. Kadınlara bırakılan alan, daha geri bir pozisyon olan görünürlük için mücadele etmeye indirgeniyor. Bu alanda düşük maaşların, kötü çalışma koşullarının, el konulmuş sosyal haklar kavgasının sesi daha az çıkıyor.

Oysa gerçek şu ki, kadınlar ABD’nin ekonomik altyapısı. 

Ülkede sekreterlerin ve idari asistanların yaklaşık yüzde 95'i kadın. Diş hijyeni çalışanlarının yüzde 97’si ve çocuk bakım çalışanlarının yüzde 94'ü kadın. Hukuk asistanları ve avukat yardımcılarının yüzde 87’si, öğretmenlerin yüzde 80'inden fazlası kadın. Okul öncesi ve anaokulu öğretmenlerinde bu oran yüzde 97,5’a çıkıyor.

Hemşirelerin yüzde 90'ından fazlası, hastanelerde, cerrahi merkezlerinde, rehabilitasyon tesisleri ve bakım evlerinde çalışanların yüzde 75'i kadın.

Kadınlar, katiplerin yüzde 88’i ve kütüphanecilerin de yüzde 82’sini oluşturuyor.

Bir lokantada, dükkanda veya otelde hizmet verenlerin yaklaşık yüzde 80’i, 911 ve yerel elektrik şirketlerinde telefonları yanıtlayanların yüzde 60'ından fazlası da yine kadın.

Trump’ın haklarında konuşmayı çok sevdiği otomotiv sektörü çalışanlarının da üçte birini kadınlar oluşturuyor.

2018'de, asgari ücretli çalışanların çoğunluğu -saatte 10,5 dolar ya da daha az ücret ödeyen işlerde çalışanlar- 23 milyon sayısıyla, kadınlardan oluşuyordu.

Çalışma İstatistikleri Bürosu'na göre; “Kişisel bakım yardımcıları, kayıtlı hemşireler, evde sağlık yardımları, yiyecek hazırlama ve servis işçileri (fast food işçileri dahil), turizm sektörü çalışanları ve perakende satış görevlileri, 2024 yılında en fazla iş sahibi olan meslekler olacak. Bu işler, 2024’te tüm düşük ücretli işçi sınıfı pozisyonlarında her dört işten birini oluşturacak ve neredeyse tamamen kadınlar tarafından gerçekleştirilecek.”

ÖĞRETMEN YOKSULLUĞU BİR İŞSİZİN YOKSULLUĞUNA DENK

Düşük ücretler ve işçi kadınlar arasındaki ilişki de son yıllarda iyiden iyiye belirgin hale geldi. 

Bu veriler, Amerikan işgücünde cinsiyete dayalı bir alt sınıf yaratıldığını da gösteriyor.

Çoğunluğu kadın olan tüm mesleklerde olduğu gibi, öğretmenlik de artık bir yoksul kalma mesleği. ABD’de geçtiğimiz aylarda yükselen öğretmen eylemlerinde görülen kadın ağırlığı, bu tabloyla doğrudan ilgili.

ABD Çalışma Bakanlığı'na göre, tüm ilköğretim okulu öğretmenlerinin yüzde 81,8'i kadın. Oklahoma’da greve giden öğretmenler, ülkedeki en kötü ödemeyi alan kesimler arasında yer alıyordu. Öğretmenlerin grevleri kadınların toplumsal iş gücünün parçası olarak ne kadar görmezden gelindiğini gösterir nitelikteydi ve işsizliğin yarattığı yoksulluk ile bir öğretmenin yoksulluğu arasındaki çizgi bulanıklaşıyordu.

Greve giden öğretmenlerin neleri talep ettiğini incelendiğinde,  sadece daha iyi ücretler ve sağlık hizmetleri paketleri olmadığı da görülüyordu. Bir çoğu gelirlerini ikinci bir iş ile tamamlamak zorunda kalan öğretmenler, öğrencileri için de taleplerde bulunuyorlar, kitap, yemek ve okul ihtiyaçlarını karşılamanın da aksi durumda kendilerine düştüğünü söylüyorlardı.

KADINLARIN YOKSULLUĞUNUN YARATTIĞI YOKSULLUK DÖNGÜSÜ

Örneğin Batı Virginia’daki öğretmenler greve gitmeden önce, öğrenciler için yiyecek toplamakla meşguldü. Öğretmenler ihtiyaç duyduklarından yoksun kaldıklarında, öğrenciler de aynı şeye maruz kalıyordu. Hemşirelere asgari ücret ödendiğinde, hastalar da bakım verenler üzerindeki aşırı çalışmanın etkisinden muzdarip oluyordu.

Bir fast-food restoranında çalışan bekar bir anne, tam bir iş gününden sonra eve gelip çocuklarını yeterince besleyemediğinde, çocuklar ertesi gün okula aç gidebiliyor ve öğretmenler çocuklara besin sağlama çabasına girebiliyordu. Oysa öğretmenlerin de geliri çok düşüktü.

Kadınların yoksullaşma döngüsü, birbirlerinin yoksulluğunu şiddetlendiriyor ve yaptıkları işin niteliğini de düşürüyordu.

ÜCRET EŞİTSİZLİĞİ LATİN KADINLAR İÇİN NEREDEYSE YARI YARIYA

ABD’de asgari ücrete son zam 2009’da geldi. Yıllık 14 bin dolar civarında kazancı olan bu düşük ücretliler grubunun yüzde 70’inin hasta olma hakları yok. Hasta olduklarında ücretlendirmeleri duruyor. Bahşişli işlerde çalışan ve üçte ikisi kadın olan işçiler için tablo daha da kötü. Federal asgari ücret saatte sadece 2,13 dolar.

2016 yılında, kadın işçiler erkekler tarafından kazanılan her bir dolara karşılık 80 sent kazandı. Aradaki fark, etnik faktörler devreye girdiğinde genişledi. Siyahi kadınlar, beyaz bir adamın kazandığı her bir dolar için sadece 64 sent kazandı. Latin kadınlar için durum 56 sentle daha da kötüydü.

Durum özetle böyle.

Ağırlıklı olarak kadınlar tarafından yapılan düşük ücretli işler, Amerikan ekonomisindeki diğer işlerden daha hızlı büyüyor ve kadınlar, işçi sınıfının bu büyük, gerçek parçası görünmezliğe hapsediliyor.

ABD’li işçi sınıfının yalnız yüzde 11’ini oluşturan erkek nüfusu tek başına değil. İşçi sınıfı hakkındaki tartışmalar, kadınlar dışarıda bırakılmadan ve yalnızca bir cinsiyet başlığına hapsedilmeden yürümediği, birlikte mücadele hattı örülmediği sürece, kadınlar için gelecek pek de parlak görünmüyor.