Yasaklı Cumhuriyet

Geçtiğimiz yıl Van Depremi dolayısıyla 29 Ekim törenlerinin iptal edilmesinin ardından, bu yıl da Ankara’da 1.Meclis önünde yapılmak istenen Cumhuriyet kutlamalarının Ankara Valiliği’nce engellenmesini, Antalya Valiliği’nin yasak kararı takip etti.

AKP’li yılların yeniden yazdığı “kurumsal düzen” Cumhuriyet kutlamalarına gelen yasakla bir kez daha ifade edilmiş oldu. Ankara’da “Vatan ve Cumhuriyet Birliği” adıyla bir araya gelen ve 1.Meclis’ten Anıtkabir’e yürümek isteyen kitle örgütlerine Ankara Valiliği’nden gelen yanıtta “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu hükümleri uyarınca Ankara’da toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak yerlerin önceden belirlendiği, Ulus 1. TBMM önü ile ana cadde ve meydanlarda gerekçesi ne olursa olsun hiçbir eylemin gerçekleştirilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı” ifade edildi.

Bugünkü meclisin Cumhuriyeti temsil etmediği fikrinde olan kitle örgütleri, Ankara Hipodrom’da yapılacak resmi törene itibar etmediğini belirtmiş ve toplanma adresi olarak 1. Meclis binasını göstermişti. Valiliğin “eyleme tevessül edenler, meydana gelebilecek her türlü olaylardan sorumludur” ifadesine rağmen, Muazzez İlmiye Çığ, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Tarık Akan, Rutkay Aziz de Ulus’tan Anıtkabir’e yapılacak yürüyüşün çağrıcıları arasında yer aldı.

Öte yandan Antalya’da da, Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmak isteyen, aralarında Antalya Tabip Odası, DİSK Genel İş Antalya Şubesi’nin bulunduğu 15 kurum da Antalya Valiliği’nden “uygun değil” yanıtı aldı.

Rutin uygulama...
Birinci Cumhuriyetin mirası olarak kabullenilen resmi bayramların yasaklanması AKP’nin rutin uygulaması haline geldi. Geçtiğimiz yıl 30 Ağustos resepsiyonu Cumhurbaşkanı Gül tarafından terör bahane edilerek iptal edilmişti, 2012’de ise Abdullah Gül’ün kulak sorunu gerekçe gösterildi ve 30 Ağustos resepsiyonu yine yapılmadı.

23 Nisan ve 19 Mayıs kutlamalarının kaderi de pek farklı olmadı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın gönderdiği genelge doğrultusunda, kutlamalar “tören hazırlıklarının mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi, çalışma süresinin uzunluğu nedeniyle öğrencilerin derslere motivasyonunun azalması, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okul yönetimiyle ilişkilerinin bozulması” gerekçeleriyle iptal edilmişti.

Pastanede kaçamak 29 Ekim "buluşması"
Amasya’dan gelen 29 Ekim Resepsiyonu haberi ise duyanları güldürecek cinstendi. Amasya Valiliği 29 Ekim Resepsiyonu’na adres olarak özel bir işletmeye ait bir pastaneyi seçti. Ulusal egemenlik, tam bağımsızlık gibi bugün esamesi okunmayan kavramların üzerinde duran Amasya Genelgesi’nin yayınlandığı kent olması nedeniyle, buradaki kutlamanın parodileştirilmesi manidar görünüyor.

ADD’den gelen açıklama ise “Amasya'da başka yer mi yoktu. İki tane 3 yıldızlı otel var, Orduevi var. Cumhuriyetin doğum belgesinin imzalandığı tarihi Saraydüzü Kışla binası var. Tüm bunlar dururken bir apartmanın altında yeni açılan bir pastanenin salonu bütün bunlardan daha mı güzel ve uygun ki, Cumhuriyet gibi değerli bir güne burayı uygun görüyorlar.” şeklinde oldu.

Medyadan bayram mucizeleri
29 Ekim kutlamaları yasaklanırken, Kurban Bayramı ise devlet erkanı nezdinde olduğu gibi, basında da “şenliklerle” kutlanacağa benziyor.
Resmi bayramların Türkiye’de “dekolte kadın ve kıyafetlerin” toplumsallaştırılmasına vesile olduğunu yazan Habervaktim yazarı Ali İlbey’den sonra, İnternerhaber adlı sitedeki köşe yazarı Süleyman Özışık, gericiliğin muazzam “düş dünyasını” "'Çocuğumu keserim, doğratırım, kıyarım, bu benim meselem. Ama hayvan kesimine karşıyım’ demek medenilik, Allah'ın emrini yerine getirmek barbarlık!” diyerek göstermişti.

Anadolu Ajansı ise gerici köşe yazarları ile yarışırcasına saçmalamakta başı çekti. Zonguldak’ta bir bakkalın aldığı yumurtanın üstünde Arapça Allah yazdığı haberinden sonra, Kastamonu’da bir kurbanlık dananın sırtının her iki yanında Arapça Allah yazdığını gören bir imam “haber” olabildi. Görülen “Allah” yazılarının neden yalnızca Arapça olduğuna ise bir yorum getirilmiyor.

(soL-Haber Merkezi)