Uzmanlardan kentsel dönüşüm uyarısı "Bu iş cesaret işi değil, bu iş akıl işi"

"Kentsel afet" olarak nitelendirilen kentsel dönüşüm yasasıyla yüzbinlerce kişinin mağdur olması bekleniyor. Uzmanlar hükümeti bir kez daha uyarıyor: "Bu iş cesaret işi değil, bu iş akıl işi"

17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 13'üncü yıldönümünde Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası tarafından Kanun Hükmünde Kararnamelerle yapılan değişiklikler, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikler ve yapı inşa sürecindeki sorunlarla ilgili basın toplantısı düzenlendi. Yurt'un haberine göre uzmanlar, hükümeti kentsel dönüşüm politikaları hakkında uyardı "Bu iş cesaret işi değil, bu iş akıl işi"

'Mahkemeden durdurma kararı aldık, iktidar uygulamadı'
Toplantıda konuşan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz, Türkiye'de bir dönüşüme ihtiyaç olmadığı şeklinde bir tavırları olmadığını vurgulayarak, "İkitelli'deki selden sonra boğulmalarda 'Dereler affetmiyor' denilmişti. Halbuki o derelerin affetmeyeceğine ilişkin Mimarlar Odası, orası imara açıldığında itiraz etmiş, mahkemeden durdurma kararı almış ama iktidar bunları uygulamamıştı. Aynı şey yakın zamanda Samsun'da da gerçekleşti biliyorsunuz. TOKİ'nin kurduğu konut alanları dere yatağında oluşturulduğu, planlaması yapılmadığı için malum sonuçlar ortaya çıkmıştı" dedi.

Kentsel dönüşümün, tüm dünyadaki ortak tanımını aktaran Solmaz, dünyada kabul edilen kentsel dönüşüm çerçevesinde Sulukule'de yapılan projeyi eleştirdi. Solmaz, "Onları (Sulukule sakinlerini) Arnavutköy'e gönderdik, hayatlarını kağıt toplayarak kazanan insanlar, orada kağıt bile bulamadılar ve onları açlıkla baş başa bıraktık" diye konuştu.

"Tarlabaşı'nda ofis kuruldu, metrekaresi satılıyor"
Tarlabaşı'ndaki yürütülen kentsel dönüşüme değinen Solmaz, "Tarlabaşı'nda bir sosyal kentsel dönüşüm projesi uygulanıyor. Buradaki uygulamada oradaki insanlar bir şekilde gönderildi. Evet o alan çok sağlıklı bir alan değildi, işgal altındaydı. Ama bugün orada satış ofisi kuruldu. Metrekaresini 5-7 liradan şu pazarlıyorlar. Ve orada yaşayan oranın mülk sahipleri, oranın sosyal bir parçası olan, hayatını orada kurgulamış, oluşturmuş insanların ne yaptıkları konusu gerçekten takip edilmeye değer bir konudur" dedi.

"Bu iş cesaret işi değil, bu iş akıl işi"
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da bir depremden sonra yıkılan binalardan çok yangının İstanbul'u tehdit edeceğini söyleyerek, İstanbul'un deprem tarihine bakıldığında büyük yangınlarla karşılaşıldığını belirtti.

Artık depremlerin kent depremlerine dönüştüğünü ifade eden Gündoğdu, "Kent depremlerinin, kentleşmenin bu kadar hızlı olmadığı dönemlerdekinden çok büyük farkları var. Kendi oluşumuyla getirdiği zaten doğal riskleri var, bir de yapılaşmayı iyi yapmadığımız için de bu hale geldik. Şimdi 'Hızlıca bütün bunların tedbirini alalım' diye adım atıldığında bu sefer mühendisliği, mimarlığı, şehir plancılığını bir taraf bırakıp, 'Biz kararlılık gösterirsek, yaparız, olur' gibi bir anlayışla hızlıca yazılar gönderiliyor. Bu iş cesaret işi değil, bu iş akıl işi" diye konuştu.

Gündoğdu, Samsun'daki sel felaketini hatırlatarak, "Rezalet bir şey aslında. Burada iyi bir denetim olmadığı, TOKİ'nin denetime tabi tutulmadığı yapı denetim şirketleri tarafından defalarca söylendi, kaale alınmadı. 'Biz daha iyi yapıyoruz', işte ne kadar iyi yaptığınız ortada bence. Çünkü hem kendisi işveren hem denetleyici olduğu zaman bu işler yürümez. Bunları düzeltmek lazım. Çünkü biz biraz daha elimizi, kolumuzu sallarsak, gözümüzü de kapatırsak bu işi deprem yapacaktır" dedi.

Depremin artık olup olmayacağının tartışılmadığını ifade eden Gündoğdu, "Ama 7'nin üzerinde bir deprem, 7.5 artı, eksi 2 düşünebileceğiniz bir depremin olacağı hemen hemen kesin. Bu fay sistemi ortadan kaldırılmazsa ki, en kestirme yol belediye meclisinin kaldırmasıdır, başka da bir yolu yoktur. Onu da yaptılar Türkiye'de 6 kilometre öteye attılar. Bunu Ege'de bir yerde yaptılar. Bu olmadıktan sonra biz bu depremle karşılaşacağız" diye konuştu.

Gündoğdu, depremin çok masum olduğunu söyleyerek, "Deprem, doğanın bir yenilenmesinden ibaret olan bir şey. Bizim de kendimizi buna göre yenilememiz lazım. Bu anlayışa gelmediğimiz sürece de sorunlarımız bitmez" dedi.

"Koruyucu yasalar ortadan kaldırıldı"
Mimarlar Odası üyesi Hüseyin Kargın ise "Son yıllarda kentlerimizi, yaşam alanlarımızı, çevreyi, doğayı ve meslek alanlarımızın dokunulmazlığını koruyacak tüm yasal düzenlemelerin ortadan kaldırılmasına, kent ve yapı üretim sürecinin her aşamasının özelleştirerek, tekelleştirilmesine dair kanun darbeleri büyük bir hızla ardı ardına gerçekleştirilmekte ve özellikle afetler bahane edilerek, 'Kentsel Dönüşüm' adı altında doğa ve tarih yağması niteliğinde ve rant amaçlı yasa ve yönetmelik kararları ile kentlerimiz afetlere daha açık hale getirilmektedir" diye konuştu.