Türkiye nükleer savaşın tetikçisi olabilir

Bulletin of Atomic Scientists adlı dergi Türkiye'de bulunan ABD'ye ait taktik nükleer bombalar konusunda bir rapor yayımladı ve Türkiye'nin 40 yılı aşkın süredir ABD'nin nükleer silahlarının bekçiliğini yaptığını ortaya koydu.

Vatan muhabiri İlhan Tanır Robert S. Norris ve Hans M. Christensen imzasıyla Bulletin of Atomic Scientists dergisinde yayımlanan bir raporu haberleştirdi. Raporda NATO antlaşması kapsamında Türkiye’de bulunan ABD’ye ait taktik nükleer bombaların envanteri sunuluyor ve Türkiye’nin bu bombaları kullanabilme kapasitesi kazanmaya hazırlandığı ifade ediliyor. Tanır, rapordan hareketle ABD’nin Türkiye’de bulunan B61 tipi bombalarının sayısının 60-70 civarında olduğunu aktarıyor. Türk Hava Kuvvetleri’nin bu bombaları taşıyabilecek “çift kabiliyetli” uçakları mevcut değil.

Bu bombalardan 50 tanesi ABD Hava Kuvvetleri tarafından atılmak üzere İncirlik’te tutuluyor. Ancak ABD’nin İncirlik’teki üssünde de B61 bombalarını atacak kabiliyette uçağının bulunmadığı biliniyor. Rapora göre geri kalan 10-20 adet B61 bombası ise Türkiye’nin envanterinde bulunan F-16A/B tipi uçaklarla taşınabilecek şekilde dizayn edilmiş, fakat hali hazırda Türk jetlerinin bu bombaları atma becerisi bulunmuyor. Ancak rapor, 2015 yılı itibarıyla ABD’den alınacak 100 müşterek taarruz uçağının, bu bombaları taşıma ve atma becerisine sahip olacağını iddia ediyor.

Türkiye nükleer tehdidin koçbaşı mı olacak?
Esas büyük tehlike tam da bu noktada bulunuyor. Zira ABD'nin, İtalya, Hollanda, Almanya ve Türkiye’de bulunan 150-200 kadar nükleer bombası "inandırıcı bir tehdit” oluşturmuyor. Raporda yer verilen ayrıntılar, Türkiye'nin askeri olarak bu doğrultuda hazırlanmakta olduğu endişelerini artırıyor.
Lizbon’da yapılan NATO Zirvesi’nde imzalanan yeni Stratejik Konsept’in 17. paragrafı bu endişenin hiç de temelsiz olmadığını gösteriyor. 17. paragrafta şu söyleniyor:

“Uygun nükleer ve konvansiyonel yeteneklerin bir bileşimine dayanan caydırıcılık, genel stratejimizin temel unsurlarından bir tanesi olmaya devam etmektedir. Nükleer silahların şu ya da bu şekilde kullanılmasını düşündürebilecek şartlar hayli uzaktır. Nükleer silahlar var olmaya devam ettikçe NATO, nükleer bir ittifak olmaya devam edecektir.”

NATO’nun uzak bir ihtimal olarak görse de nükleer bir tehdit olmayı sürdüreceğinin açıkça söylendiği bu paragraf, ABD’nin NATO müttefiklerinin topraklarında bulunan nükleer bombalarını daha ikna edici bir tehdit haline getirme ihtiyacını artırıyor. Zira B61 bombaları operasyonel anlamda inandırıcı bir tehdit oluşturmuyor. Örneğin Türkiye’de 70 civarında B61 olmasına karşın, bunları atabilecek uçaklar bulunmuyor. Dahası bu bombaların kullanılabilmesi 28 NATO üyesinin onayıyla gerçekleştirilebiliyor.

İlhan Tanır’ın bugün gündeme getirdiği rapor, bu açıdan önemli bir riske işaret etmekte. Türkiye’ye, B61’leri kullanabilme yeteneği kazandırılmak isteniyor. Böylece bombaların bulunduğu bütün NATO üyeleri, NATO doktrini çerçevesinde “muhabere” kapasitesine kavuşmuş olacak. Ayrıca potansiyel kriz bölgelerine komşu olan Türkiye’nin muhabere kapasitesine kavuşması, NATO kaynaklı nükleer tehdidin “inandırıcılığını” artıracak.

NATO’nun nükleer konsepti değişebilir
Mayıs 2012’de Chicago’da yapılacak yeni NATO zirvesinde nükleer silahların kullanılması konusunda “oybirliği zorunluluğu”ndan vazgeçilme olasılığının bulunduğu da buna eklenebilir. ABD’nin askeri stratejisi açısından Avrupa’da konuşlandırılmış nükleer bombaların daha ikna edici bir tehdit olması için bombaların ilgili ülkelerin inisiyatifiyle kullanılabilir olmasının daha “esnek” bir müdahale becerisi kazanılması anlamına geleceği açık. Özellikle İran ve Rusya’ya karşı tırmandırılan gerilimin nükleer silahlarla ilgili bir boyutunun da olması, ABD’nin nükleer bombalarını siyasi ve askeri olarak daha fazla devreye sokma iştahını şüphesiz artırıyor.

(soL - Dış Haberler)