'Toprak bile yesek Şengal’e dönmeyiz'

IŞİD’in katliama boğduğu Şengal bölgesinden insanlık dışı koşullarda Silopi’ye varan Ezidiler, kamp alanında hayata tutunma mücadelesi veriyor. Bölge halkının desteğiyle “derme çatma” bir yaşam sürdüren Ezidiler, Şengal’e bir daha geri dönmeyeceklerini söylüyor, “Dönersek bizi öldürürler” diyor.

Selin Asker - soL

Suriye'de ve Irak'ta Kürt bölgelerine dönük bir süredir saldırılar gerçekleştiren IŞİD’in Ezidi Kürtlerin yerleşim yeri Şengal’e saldırması üzerine günlerdir insanlık felaketi yaşanıyor. Bölgede birçok Ezidi IŞİD’in saldırıları sonucu yaşamını yitirirken, arkalarında ailelerini, hayatlarını, ölülerini geride bırakarak gelen Ezidiler ise yaşama tutunma mücadelesi veriyor.

Ezidiler için yüzlerce ölünün arasından geçip vardığı "yeni" yerleşim alanları ise henüz bir durak konumunda. Irak Kürdistanı'nda kurulan Zaho kampında ve Şırnak Silopi’de kurulan kampa ulaşan Ezidilerin kimi daha sonra diğer yakın illerdeki yerleşim yerlerine ya da tanıdıklarının, akrabalarının bulunduğu illere doğru yol alıyor.

Peki, Ezidiler Silopi’ye nasıl ulaştı? 11 gün önce ilk sınırı geçen 25 Ezidi’ye Silopi halkı kapılarını ardına kadar açtı. Ancak sayının ileriki günlerde artması üzerine terk edilmiş bir alan Ezidilerin barınması için hazırlanarak temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olanak yaratıldı.

“Ballıkaya Afet Konutları” adı verilen bölgedeki tek katlı evler Silopi Belediyesi’nin de aracılığıyla tazyikli sularla yıkandı, toprak zemin kepçelerle temizlendi, kanalizasyon tesisatı yerleştirildi. Yaşam alanı haline getirilen kamp alanına buzdolabı, vantilatör getirildi, giyeceklerden çocuk oyuncağına kadar birçok ihtiyaç elbirliğiyle karşılandı. Bölgeye ulaşan Ezidilerin sağlık kontrolünün yapılması için kampa sağlık ekibi kuruldu, felç ve kızamık aşıları yapıldı.

Çünkü Ezidiler yalnızca yakınlarını, akrabalarını, arkadaşlarını değil evlerini, sokaklarını, yerleşik düzene ait ne varsa geride bırakarak, kilometrelerce yolda yalnızca bulabildikleri içme sularıyla yürüyerek Türkiye sınırına ulaşabilmişti. Ne yazık ki “hızlı yürüyebilmek” için bebeklerini taşıyamayıp ardında bırakmak zorunda kalanlar olduğu da can yakan hikayelerinden biriydi.

“Yaya geldim, 300 kilometre yürüdüm” diyerek yara bere içinde kalan ayaklarını gösteriyor 78 yaşındaki Ezidi dedesi. “Peşmerge kaçtı” diyor defalarca, “Bu katilleri ABD, Britanya, Fransa destekliyor” derken ise öfkeleniyor.

Şengal'den ayrılırken IŞİD’in Rabia bölgesinde üzerlerine nasıl ateş açtığını elleriyle göstererek anlatırken bir an duraksıyor, “Ölülerimizi bile gömemedik, her geçtiğimiz yola sinmişti o ağır koku” diye anlatmaya devam ediyor aniden.

Kamptaki her Ezidinin anlatırken zorlandığı bir hikayesi var çünkü. Şengal’de babası öldürülen, annesi kayıp olan ve kafileye karışarak Silopi’ye ulaşan kız çocuğu Sivana’nın, eşini pasaportu olmadığı için Zaho’da bırakıp 5 çocuğuyla Silopi’ye gelen ve “Toprak yesek, çürüsek, Şengal’e dönmeyiz” diyerek ağlayan duvar ustası İsmail Mirza’nın, güç bela sınıra ulaşmaktan çok Ezidi olmayan komşularının bir su vermemesine en çok içerleyen genç kadın Sevra ve öğretmen eşi Firaz İbrahim’inki gibi…

Irak-İran savaşında iki bacağını kaybedip tekerlekli sandalyesiyle Silopi’ye gelen Osman Hacı ve “Dönersek bizi öldürürler” diyen eşi Fatıma’nınki gibi…

Ezidiler için “gelecek” henüz yanıtlayamadıkları bir soru. Geri dönme umutlarını yitirdikleri görülen Ezidiler için yurtdışına yerleşmek ise dile getirdikleri ihtimallerden yalnızca biri. IŞİD saldırısından önce Şengal’de nasıl bir hayat yaşadıkları sorumuza “hamallık, duvar işçiliği, kalıpçılık“ yanıtları verdiklerinde ise yaşananların Ezidi emekçileri için daha katlanılmaz hale geldiği anlaşılıyor.

Fotoğraflar: Selin Asker