THY'de 'arabulucu' skandalının düşündürdükleri: Muktedirlerin 'hukuku' iş başında

Çalışma Bakanlığı'nın "tarafsız arabulucu" listesindeki Prof. Fevzi Şahlanan'ın THY'nin iş hukuku danışmanı olduğunun ortaya çıkmasıyla, yargı dışı çözüm yollarının sermaye çevrelerine hizmet ettiği gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Çalışma Bakanlığı’nın tarafsız arabulucu listesinde yer alan İstanbul Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’ın THY’ye iş hukuku konularında danışmanlık hizmeti verdiği dün basına yansımıştı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek CHP’li Umut Oran’ın soru önergesine verdiği yanıtta Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’ın iş mevzuatına ilişkin her türlü hukuki araştırma, inceleme ve danışmanlık konusunda THY’ye hizmet vermekte olduğunu açıklamıştı. Bu skandalla beraber yargının özelleştirilmesi ve devre dışı bırakılması anlamına gelen yargı dışı çözüm yollarının hukuksuzluğa kapı araladığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Yargı dışı çözüm yolları sermayenin önünü açıyor
Çalışma Bakanlığı’nın tarafsız arabulucu listesinde yer alan Prof. Dr. Fevzi Şahlanan’ın, aynı zamanda THY’ye danışmanlık hizmeti veriyor olması sebebiyle tarafsız sayılamayacağı gerçeği geçtiğimiz Haziran ayında yasalaşan Arabulucuk Yasası’nı akla getiriyor. Yasa çerçevesinde görev yapacak arabulucular ile Bakanlığın listesinde yer alarak görev yapan arabulucular birbirinden farklı olsa da yargıyı devre dışı bırakan tüm uygulamaların adaletin piyasaya açılmasına neden olduğu ortada. Daha önce de arabuluculuk uygulamasının sermaye çevrelerinin çıkarına hizmet edeceği vurgulanmıştı. Arabulucuların yasalarla bağlı olmaksızın, sözleşme serbestisine dayanarak çalışacak olması nedeniyle sermaye çevreleri pek çok konuda devlet denetim ve düzenleme alanının dışına çıkartılmış olacak. Diğer ülkelerdeki uygulamalarda olduğu gibi uluslararası sermaye de hareket alanını kısıtlayan ulusal yargı mekanizmalarının müdahalelerini azaltacak olan bu düzenlemeden yararlanacak.

Yargı kâr hırsına emanet
AKP’nin büyük bir istek ve çabayla yasalaştırdığı arabuluculukla beraber, eğitim ve sağlık alanlarında yaşanan dönüşümün bir benzerinin en temel kamusal hizmetlerden biri olan adalet hizmetlerinde de yaşandığını gösteriyor. Zira adaletin, özel çalışan arabuluculara havale edilmesiyle yargının özelleştirilmesinde önemli bir adım atıldı. Böylece yoksul kesimlerin hakkını araması bir kat daha zorlaştırılmış oldu. Ayrıca arabuluculuğun tarafların eşit olduğu varsayımından hareket edecek olması, hukukun güçlünün karşısında zayıf olanı (ev sahibi karşısında kiracıyı, işveren karşısında işçiyi vb) koruması esasının da terk edildiğini gösteriyor.

(soL-Haber Merkezi)