TBMM olağanüstü toplantıya çağrıldı

CHP'den Meclis'in "terör" gündemli olağanüstü toplanması için başvuru yapılması üzerine, TBMM Başkanı Cemil Çiçek TBMM Genel Kurulu'nun toplanması için çağrıda bulundu.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP'den Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi, Emine Ülker Tarhan ve Muharrem İnce'nin TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağrılması başvurusu üzerine TBMM Genel Kurulu'nun, 14 Ağustos Salı günü saat 15.00'de toplanması için çağrıda bulundu. CHP olağanüstü toplanma gerekçesi olarak şöyle dedi:

“Türkiye içeride ve dış ilişkilerinde olağanüstü bir dönemden geçmektedir. Terör tırmanmakta, Güneydoğu’daki olaylar sorunları daha da karmaşık hale getirmekte ve Türkiye’yi komşularıyla kalıcı gerginlikler, hatta savaş noktasına getiren tehlikeli gelişmeler yaşanmaktadır. Terör olayları ile Suriye ve Irak’la ilişkilerimiz bağlamında ülkemizin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış tehditler konularının, bir genel görüşmeyle ele alınması ve bu bağlamda teröre karşı TBMM’nin kararlılığının ortaya konulması açılarından TBMM’nin olağanüstü toplanması bir gerekliliktir.”

AKP Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş: "... CHP, BDP'lileşiyor"
CHP'nin "terör" gündemli olarak Meclis'in olağanüstü toplanma talebine AKP ve MHP tarafından sert bir şekilde karşı çıkıldı. AKP'den Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş CHP'yi "terör örgütünün değirmenine su taşıyor, ekmeğine yağ sürüyor. Terör örgütünün yapmak istediği işi, CHP, Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırarak yapıyor. CHP bu anlamda gaflet içinde. Atatürk 'ün kurduğu parti böyle gaflet içinde olamaz. Sağduyulu CHP 'lilerin, CHP yönetimini, bu hatadan en hızlı şekilde dönmeye davet etmelerini istiyorum. Bu konuda baskı kurmalarını arzu ediyorum”,"Sanki CHP'nin içinde BDP'nin temsilcileri var gibi, CHP, BDP'lileşiyor" şeklinde değerlendirdi.

MHP'li Yeniçeri: "Sorun TBMM'de toplanıp konuşmaktan geçmiyor"
MHP'den Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ise CHP'nin başvuru talebi hakkında şu açıklamada bulundu:

"... CHP'nin terör konusunda da kafası fena halde karışıktır. Öcalan'ın 'ev hapsine çıkarılması'ndan teröristlere 'genel af'a kadar uzanan bir dizi CHP söylemi var. 'Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan çekinceleri kaldırılması'ndan terör sorununu etnik esaslı 'Kürt Sorunu' olarak tarif etmeye kadar uzanan bir skalada CHP gidip, geliyor. CHP terör konusunda nerede olduğu ve nerede durduğu belli olmayan bir sarkaç siyaseti izliyor. Teröristlerin vur kaç stratejisini CHP'nin sarkaç siyaseti ile önlemek de mümkün görünmüyor","Sorun TBMM'de toplanıp konuşmaktan geçmiyor", "Sorun CHP ve AKP'nin terör konusunda ne konuşulacağını ve ne yapacağını bilmemesindedir. Daha doğrusu sorun CHP'nin terör konusunda AKP'nin ruh ikizi olmasından kaynaklanıyor."

Başbakan Erdoğan: "AK Parti böyle bir genel görüşme gündemiyle parlamentoya gelmeyecektir"
Konuyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise Ankara'da AKP İl Teşkilatı tarafından düzenlenen iftar yemeğinde konuştu. Başbakan Erdoğan konuşmasında şöyle dedi:

"... Şu anda ayın 14'ünde toplantı daveti yapıyor. AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Meclis orada sen gidersin, oturur ne yapacaksan yaparsın. Kiminle bir araya geleceksin bilemem. AK Parti böyle bir genel görüşme gündemiyle parlamentoya gelmeyecektir. Bu şu anlama gelir: 'Terör örgütü Türkiye TBMM'yi bile istediği zaman toplayabilecek güçtedir.' Bunu yapmak, bu anlama gelir. Ama AK Parti bu oyuna gelmez, inanıyorum ki MHP de bu oyuna gelmeyecektir. Bizler oyun kurucuyuz, biz birilerinin minderinde değil, kendi minderimizde yapılması gerekeni yaparız."

Kılıçdaroğlu: "Türkiye'nin bu politikalardan bir çıkarı var mı yok mu?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Erdoğan'ın açıklamaları üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:

“İnsan ağzından çıkan lafı bir duymalı. İnsan da biraz ar, edep, haya olmalı. Milli iradeye siz nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz? Milli iradenin tecelli ettiği yer TBMM’dir. Meclis’ten kaçmak olur mu? Yürütme organı, yasama organına bilgi vermek istemezse, parlamentoya gelip yasama organını bilgilendirmezse görevini yapmamış olur” dedi.

Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında Başbakan'ın yürütülen dış politikaya ilişkin parlemontada hesap vermesi gerektiğini şöyle ifade etti:

“İran konusunda, Suriye konusunda acaba çıkarı olan ülke ya da ülkeler kimlerdir? Türkiye’nin bu politikalardan bir çıkarı var mı yok mu? Çıkarı varsa çıkıp ‘Bizim şu çıkarımız vardır’ diye söylesin. Onların eline silah veren kim? O silahlar Türkiye üzerinden mi gidiyor? Eğer böyle bir tablo varsa yazık günah değil mi? Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir ülkenin evlatları olarak nasıl olur da bir ülkenin içişlerine müdahale edebiliriz? Orada Müslümanların birbirlerini boğazlamaları için Ramazan ayında onların eline silah tutuşturabiliriz? Sayın Başbakan’ın parlamentoya gelmemesinin nedeni şu ne söyleyecek gelip parlamentoya? Hesabını veremeyeceğini o da biliyor. İzlenen politikaların Türkiye’yi çıkmaza soktuğunu o da biliyor. Bildiği içindir ki parlamentodan kaçıyor. O kaçsın biz kovalayacağız. Milli iradenin tecelli ettiği yere bu Başbakan gelecek, hesabını verecek. Eğer hesap vermekten korkuyorsa o koltukta oturmamalı. Başbakanlık makamı millete hesap verme makamıdır. Başbakanlık makamı Türkiye’de milletin huzur içinde yaşamasını sağlama makamıdır. Başbakanlık makamının hakkını vermeli. İnsanları bölmemeli, ayrıştırmamalı.”

Olağanüstü toplantı çağrısına neden şiddetle karşı çıkılıyor?
Başta dış politika alanındaki gelişmeler olmak üzere, Türkiye'nin Suriye'de üstlendiği aktif rol, muhaliflere verilen desteğin boyutları ve bu konuda Dışişleri Bakanlığı' ndan yapılan resmi açıklamaları boşa düşüren sayısız önemli iddianın ve örnek olayların ortaya çıkması İran'ın Türkiye'yi, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte Suriye'deki durumdan sorumlu tutması, iç siyasetle birleşen PYD'nin Suriye Kürdistanı'ndaki hakimiyeti ve Hakkari-Şemdinli'de meydana gelen çatışmalar hakkında resmi makamların sessizliği ya da tatmin edicilikten uzak demeçleri ve gelişmelerin AKP cephesinden tanıdık argüman üretilerek PKK- Esad işbirliği ekseninde yorumlanarak üzerinin örtülmesi...

AKP'nin bu gelişmeler karşısında ülkenin siyasal yönetimi konusunda yaşadığı sıkışmayı, yürütmenin yasama üzerinde sağladığı egemenlik ile birlikte düşününce, siyasal pratiklerinin arasında böyle bir gereksinim duymaması, meclisin olağanüstü toplanmasına bu denli karşı çıkması daha iyi anlaşılıyor.

(soL- Haber Merkezi)