Soner Yalçın: ‘Gladio dün ülkücüleri kullanıyordu bugün islamcıları'

soL gazetesinin kontrgerilla üzerine çalışma yapmış kalemlerle yaptığı söyleşi dizisinin ilkini okurlarla paylaşıyoruz.

soL gazetesinden Onur Emre Yağan’ın Türkiye’deki kontrgerilla faaliyetlerine ilişkin çalışmalar yapan isimlerle yaptığı söyleşi dizisinin ilk konuğu Soner Yalçın oldu.

Yağan’ın soL gazetesinde yayınlanan söyleşi dizisinin ilk bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

Başlarken...
Susurluk kazasının ardından Derin Devlet, Gladio ya da kontrgerilla olarak adlandırılan yapı çok tartışıldı. Türkiye’de işlenen faili meçhul cinayetlerin, katliamların, köy yakmaların, işkencelerin arkasında imzası olan bu karanlık örgüt ile devlet hesaplaştığını iddia etti ama tartışmalar bitmedi.

AKP iktidarıyla birlikte yeniden bir hesaplaşma başlatıldığı söylendi ve binlerce insan haklı ya da haksız biçimde derin devlet ve çete üyesi olduğu iddiasıyla cezaevlerine atıldı. Fakat Gladio, faaliyetlerine devam etti. Hrant Dink ve azınlıkların temsilcileri klasik kontrgerilla yöntemleriyle öldürüldü. Emniyet ve MİT kaynaklı olduğu açığa çıkan sahte delillerin üretilmesi, gizli tanıklar, yakın zamanda Paris’te Kürt kadın siyasetçilere yapılan suikast, Sinop ve Samsun’daki faşist saldırılar, derin devletle ilişkili olduğu söylenen 28 Şubat’ın yıldönümü ve İmralı görüşmeleri Gladio tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

Kontrgerilla veya Gladio olarak anılan yapılanma üzerine Türkiye’de birçok çalışma yapıldı, onlarca kitap yazıldı. Biz de bu konuyu takip eden, kitap kaleme alan, yazar ve siyasetçilerle birlikte “Gladio-Derin Devlet” dosyasını masaya yatırdık ve tartışmaları güncelledik. Gladio neden kuruldu? Susurluk’ta bir hesaplaşma oldu mu? Gladio sürüyor mu? Kim kullanıyor? Ve daha birçok sorunun yanıtını aradığımız söyleşi dizimizin ilk bölümü, Soner Yalçın’la başladı. Can Dündar, Akın Birdal, Belma Akçura, Fikri Sağlar Ve Merdan Yanardağ ile sürdü.

Kitaplarınızda daha çok “Gladio” adlandırmasını tercih ediyorsunuz, sizce “derin devlet”, “kontrgerilla” ve “gladio” bir ve aynı şeyler midir?

Kavram kargaşası var bu nedenle kafalar çok karışık ve aslında belki de bilerek karıştırılıyor. Bunun en temel nedeni kavramlarla tartışmıyor, kişiler üzerinden meseleleri anlamaya ve tartışmaya çalışıyoruz.

Devlet teorisi bilinmeden “derin devlet” vs. kavranabilir mi? Teoriyi bilirseniz o halde “derin devlet” diye bir ayrı yapının olamayacağını bilirsiniz. Evet “derin devlet” yoktur, devletin kendisi vardır. Kararı alan devlettir, uygulayıcıları değişmektedir. “Uygulayıcılar” bazen yoldan çıkmaktadır, bunun tipik örneği de Susurluk Çetesi’dir.

Devlet bağımsız mıdır? Değildir, kime bağlıdır NATO’ya. Demek ki devlete kimi zaman karar aldıran bir yapı daha var. Karşımıza o zaman Gladio çıkıyor.

SONER YALÇIN...
Türkiye’de kontrgerilla faaliyetlerini incelediği birçok yazı ve kitap kaleme aldı. Jitem kurucularından A. Cem Ersever ile yaptığı görüşmeleri yazdığı “Binbaşı Ersever’in İtirafları”, Susurluk’un en çok tartışılan ismi olan Abdullah Çatlı’yı anlattığı “Reis-Gladio’nun Türk Tetikçisi”, Türkiye’nin kanlı tarihinde büyük rol sahibi Hiram Abas’ı ve Gladio’nun Türkiye’deki tarihini anlattığı “Bay Pipo” çok okunan kitaplar oldu. 2000’li yıllardan sonra yazdığı “Efendi-1” ve “Efendi-2” ile “Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor” kitaplarında Türkiye’nin kuruluşundan bugüne süregelen “derin” ilişkileri farklı boyutlarıyla inceledi.

Nedir bu Gladio?
İkinci Dünya Savaşı’nda doğdu. İngilizler düşman işgali altındaki topraklarda direniş hareketi örgütlemek için 1940 yılında “Özel Harekatlar İdaresi” (SOE) adlı gizli bir ordu kurdu. Aynı süreçte ABD’de OSS (Office for Strategic Service) aynı amaçla kuruldu. İşte bu servis aynı zamanda CIA’nın temelidir.

Savaş bitince Gladio kalkmadı. SOE ve OSS bu kez, başta Batı Avrupa’daki komünist hareketlere karşı kullanılmaya başladı. İngiltere’de ayrıca SBN (Stay Behind of Nets) yani “özel hareket birliği” oluşturuldu. Bunlar orduya değil istihbarat örgütlerine bağlı çalışıyordu.

Ve eyleme mi geçti?
Bu gizli ordular, askerler ve aşırı sağcılardan oluşturuldu. 1949’da NATO’nun kurulmasıyla gizli ordular bir çatı altında birleştirildi. Türkiye 1952’de NATO’ya girince buraya dahil oldu Seferberlik Tetkik Kurulu kuruldu. Finansmanı, teçhizatı ABD’den geldi. Bu kurum daha sonra (ihtiyaçla birlikte büyüyerek) adını “Özel Harp Dairesi” olarak değiştirdi.

Sonraki gelişmeleri biliyorsunuz. Gladio’nun ana hedefi Türkiye’nin sola savrulmasını önlemekti. Bunun için sol rüzgarların etkili olduğu dönemde 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbesinin yapılmasını sağladı.

Son olarak şunu eklemeliyim, Türkiye’de yandaş medya tarafından sürekli bir yalan pompalanıyor. İtalya’da ve diğer ülkelerde Gladio filan açığa çıkmadı. Çıkarılamadı. İtalyan tarihçi A. Giannuli, Gladio’nun ortaya çıkması için NATO arşivlerine girmenin şart olduğunu söylüyor.
Bizim aklıevveller ise “derin devleti” hangi kozmik odalarda arayacağını bilemiyor işin merkezi NATO’dur. Gladio hâlâ görev başındadır.

“Derin devlet-Gladio” konusunda bir köken tartışması var. Sizin az önce anlattıklarınızın aksine kökenini Osmanlı’ya, Teşkilat-ı Mahsusa’ya dayandıran da var (Başbakan Erdoğan örneğin)…

Bizdeki tarih anlayışı anlamaya, kavramaya değil alkışlamaya ya da mahkum etmeye dayalıdır. Kimine göre İttihatçılar iyi, kimine göre İttihatçılar kötü, tarihin böyle bir değerlendirmesi olmaz. Bizde tarihçilik “nasıl” sorusu üzerinden anlatılır oysa asıl soru “neden” sorusu olmalıdır. “Nasıl” sorusu duyguya yöneliktir, “neden” sorusu ise akla. “Neden” sorusunun bizim ülkemizde olmamasının sebebi Soğuk Savaş dönemidir. Bizim okullarımızda, üniversitelerimizde Marks’ı olmayan bir sosyal bilimler öğretilmiştir. Dogmatizmin sıkıntılarını çekiyoruz bugün. Öyle ki, Efendi kitaplarımda aslında Türk devletinin nasıl oluşturulduğunu anlatmaya çalıştım ama bunu bile anlayamayan entelektüel bir sığlığımız var.

“Derin Devlet” ve Gladio’nun kökü içeride değil dışarıdadır, İttihatçılarla bir ilgisi yoktur.

İttihatçılar’ın siyasi yöntem olarak şiddeti benimsemeleri ayrı bir yazı konusudur. Ama çok meraklılara yardımcı kitap olarak Eric Hobsbawm’ın “İlkel Asiler” kitabını önerebilirim.

Ergenekon adlı yapılanmanın Gladio’nun bir parçası, bir derin devlet örgütlenmesi olduğunu düşünüyor musunuz?
“Cihangir Solcuları” (ki bunlar neoliberalizme boyun eğmiş solculukla artık ilgileri kalmamış kafasıyla değil ağzıyla konuşanlar) okumadan, araştırmadan sadece kafasındaki şablonlarla Ergenekon’u, Balyoz’u doğru değerlendiremediler. Herkesin kafasını karıştırdılar. Teorisizliktir aslında bu sorunun nedeni. Ergenekon-Balyoz’un çetelerle filan ilgisi yok, amaç devleti bütünüyle ele geçirmek ve Yeni Dünya Düzeni’ne uygun yeniden yapılandırmaktır. Hukuki değil siyasidir.

Bir de “yeşil gladio” meselesi var. Siz de bu adlandırmayı kullanıyorsunuz ama geçmişle bir bağı olduğunu da söylüyorsunuz. Şimdilerde ise Kürt siyasetçilerin “Yeşil Gladio”, “Yeşil Ergenekon” iddiaları var. Fakat daha çok “bugünün derin devleti” olarak adlandırıyorlar ve AKP ile ilişkilendiriyorlar.

Dün “ülkücü” idi kullanılanlar bugün “Müslümanlar”. Her oyuna, her stratejiye uygun piyon bulunuyor ve kullanılıyor. “Yeşil Gladio”yu böyle tanımlıyorum.

2000’li yıllarda gerçekleşen Rahip Santorini, Hrant Dink cinayetleri, Zirve Yayınevi katliamı Yeşil Gladio işi midir peki?

Rahip Santorini, Hrant Dink, Zirve Yayınevi cinayetleri konusunda yanıttan çok sorularım var. Ergenekon-Balyoz operasyonlarına batı desteği almak için (ve tabii suçu bu çevrelere atarak) Gladio’nun yaptığı cinayetler midir? Dava dosyalarını okuyan bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim, bu cinayetlerin Ergenekon-Balyoz ile bir ilişkisini kuramadım. Ama nedense polisin ve iddia makamının cinayetleri bu davalara bağlamak için büyük bir gayret içinde olmasını anlamlı buluyorum. Ayrıca polisin büyük ihmalini yazan Nedim Şener gibi gazetecilere, Hanefi Avcı gibi emniyet müdürüne de zalimlik yapılması kafamdaki kuşkuların gitmesine neden oluyor. Bu dosyalar yıllar sonra yeniden açılacaktır. Bunlar suikast değil provokasyon eylemleridir. Yani amaç kişiyi ortadan kaldırmak değildir.

AKP döneminde Gladio olarak adlandırabileceğimiz bir yapı sürdürülüyor mu?

Gladio faaliyettedir. Dün her taşın altında komünist arıyorlardı, bugün Ergenekoncu ya da ulusalcı arıyorlar. Gladio bugün neoliberalizmin bekçiliğini yapmaktadır. Karşı çıkanlara “terörist damgası” vurulmaktadır. ABD-İngiltere merkezli terör yasalarının çıkmasının sebebi budur, en son terörle ilgili malvarlıklarına el koyan yasayı çıkardılar.

Gladio bugün ideolojik hegemonyasını “Yeni Sağ” (Çağdaş Muhafazakarlık!) adında sürdürmektedir. AKP-Cemaat piyondur, tüketim tarihleri geçince kapı önüne konulacaklar.

“Eski Devlet”le hesaplaşan AKP-Cemaat değildir, Gladio’dur ABD”dir yani. Soğuk Savaş dönemine göre yapılandırılan devlet (ve kuşkusuz TSK) Yeni Dünya Düzeni’ne uyumda sorun yaşadılar ve bu sorunu Ergenekon, Balyoz operasyonlarıyla gidermek istiyorlar.

“Yeni Gladio” kim tarafından yönetiliyor sizce? Cemaat ve CIA bu işin bir yerinde duruyor mu?

Fethullah Gülen Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneği kurucusuydu. Bugün Pensilvanya’da yaşıyor. 40 yıllık bir tarihi süreç aslında sorunun yanıtı değil mi? Gladio Hıristiyanlar için Opus Dei neyse Müslümanlar için de Cemaat’in o olmasını istiyor. Cemaat’in bu yönü ortaya çıkmıştır okullarının amacı ortaya çıkmıştır, arkasındaki güç ortaya çıkmıştır.

“AKP ve Cemaat piyondur” dediniz. Geçtiğimiz gün Antalya’da da söylemiştiniz. ABD “mutlak olarak” hakim ve diğerleri denileni yapan basiretsiz kişiler midir? Cemaat ve AKP’nin rolünü küçümsemiyor musunuz bu sözlerle?

Antalya’daki konuşmamda bizim 11 Eylül’ümüzü, 1973’de sosyalist Allende’nin yıkılmasıyla neoliberalizmin Şili’yi bir laboratuvar haline getirdiğini, başarılı olunca İngiltere, ABD, Türkiye, Pakistan Sahra altı Afrikası ve Latin Amarika’ya falan ihraç edildiğini anlattım.
Ve dedim ki, bu büyük oyunun, iktisadi sistemin bir amacı da, (başarı için buna mecbur) toplumsal mücadeleyi küçük küçük parçalara ayırmaktır çevre hareketi, kadın hareketi, hayvan hakları, etnisite vesaire, hepimizin bir araya gelmesi gerekiyor. Ülkümüz tam bağımsız Türkiye olmalıdır.