Sivas Katliamı AKP'de yaşıyor

Bugün 2 Temmuz. Devletin gericilerle işbirliği içinde Sivas’ta yarattığı vahşetin acısı hala yüreklerde. Katliamının yıldönümünde bir kez daha görülüyor ki, o gün ülkenin ilerici damarını kesmek isteyenler, bugün büründükleri kuzu postunda yine görev başındalar.

2 Temmuz 1993’de Sivas’ta yaşananlar bu ülkenin tarihine kanlı bir sayfa olarak eklendi. Pir Sultan Abdal şenlikleri kapsamında Sivas’a gelen aydınlar, gerici bir güruhun saldırısı vahşice katledildiler. O gün Sivas’taki kanlı gösterinin başrolünü devlet ve yobazlar oynadı. Bugünden geriye bakınca ortaya çıkan gerçekler ise Sivas’ta katliam yaratan zihniyetin kılık değiştirerek hala işbaşında olduğunu gösteriyor.

Yobaz-Devlet işbirliği
1 - 4 Temmuz 1993’te, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin çağrısıyla Pir Sultan Abdal etkinliklerinin dördüncüsü düzenlenecekti. Birçok aydının etkinliklere katılmak için Sivas’a gittiği günlerde katiller tetiğe çoktan basmışlardı. 33 aydının yakılarak öldürüldüğü Sivas katliamının üzerinden 18 yıl geçti. Yıllar içinde ortaya çıkan gerçekler, bu vahşetin, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in iddia ettiği gibi “münferit” değil, devletin ve yobazların organize bir şekilde tertip ettiği bir olay olduğunu gösterdi.

Emniyet Müdüründen katliama davetiye
O gün insanların güvenliğini saymakla görevli kişilerden biri Sivas Emniyet Müdürü Doğunak Öner'di. Sayıları 5 bine ulaşan gericiler ‘Yaşasın Şeriat’ sloganı eşliğinde oteli taşlamaya başladıklarında Sivas Tugay Komutanı Ahmet Yücetürk, bunu görmesine rağmen kışlasına geri döner. Otel çevresindeki polis ‘Taş atıyorlar, ne yapalım?’ diye amirine sorduğunda ise telsizin diğer ucundaki Doğukan Öner'in verdiği cevap katliama dolaylı yoldan destek sunulduğunun açık göstergesidir: “Anlaşıldı, müdahale etmeyin, müdahale etmeyin”

Katliama bu şekilde göz yuman Öner, emekli olduktan sonra ‘Drej Ali’ olarak tanınan Mafya lideri Ali Yasak'ın Bakü’de bulunan işyerlerinde güvenlik müdürü olarak görev yapar.

Katilleri savunanlar bugün AKP’de
Alevi açılımı adı altında toplantılar düzenleyen AKP’nin gerçek yüzü ise bu süreçte bir kez daha ortaya çıktı. 2 Temmuz 1993'te 33 aydınımızı katleden gerici katillerin avukatlığını yapan kişilerin büyük çoğunluğu AKP tarafından önemli görevlere getirilmiş durumda. Yakanlar arasında şu an hapiste bulunan ise yok. İlgili haber için tıklayınız

Refah Partisi’nden AKP’ye savrulan Sivas’taki provokatör
Olay günü en büyük provokasyonlardan birini, bugün Başbakan olan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül ile aynı partide mücadele eden Refah Partisi Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptı. Katliam için toplananları yatıştıracak bir konuşma yapması beklenen Karamollaoğlu, “Gazanız mübarek olsun. Bir defa şöyle bir Fatiha okuyalım. Sonra şunların ruhuna el fatiha diyelim” diyerek kalabalığı linç yaptırmak için alenen kışkırttı. Karamollaoğlu’na göstericiler “Mücahit Temel” sloganlarıyla tezahürat yaptılar. Karamollaoğlu, katliamdaki rolünün mükâfatı olarak milletvekili yapılarak, dokunulmazlık zırhına kavuştu.

Karamollaoğlu, yıllar sonra sahneye bu kez AKP’nin Alevi açılımı vesilesiyle çıktı. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Karamollaoğlu’nu, başkanlığında yapılan Madımak toplantısına davet ederek aynı geleneğin bir parçası olduğunu kanıtladı.

Bir diğeri, Refah Partili il meclis üyesi Cafer Erçakmak’tı. Sivas katliamı davası başladığında Erçakmak ve katliamda rolü olan diğer belediye görevlileri yargılanmak yerine Refah Partili belediyelerde çalıştırılıyorlardı. Daha sonra her yerde arandığı söylenen Erçakmak’ın Fransa’ya kaçtığı ve 1998 yılına kadar devletten SSK maaşını almaya devam ettiği ortaya çıktı. Devlet, yine katliamcısını ortada bırakmamıştı.

Ortak düşman: İlericilik
Sivas katliamı asla unutulmaması gereken bir gerçeği Türkiye’nin ilericilerine bir kez daha hatırlattı. Siyasi arenada birbirleri ile yan yana gelmeyen kesimler, söz konusu olan ülkenin devrimcilerine, solcularına, ilericilerine düşmanlık olunca, işbirliği içinde hareket edebiliyorlardı.

Sivas Katliamının ardından gazetelerin tepkileri. İlgili haber için tıklayınız

Bu durumun en çarpıcı örneği ise basında görüldü. Sivas Katliamı’nın sonrasında çıkan gazete haberleri, köşe yazıları nasıl büyük bir koalisyonun katliama arka çıktığını göstermesi açısından ibretlikti. Yelpazenin sağında kalan gazeteler ve köşe yazarları açık açık Aziz Nesin’i suçlarlarken, geriye kalanların liberalinden sosyal demokratına kadar birçoğu çekinerek de olsa “tahrik” meselesine değinmeden edemiyordu. Açık yüreklilikle Sivas’ta yaşanan vahşete dikkat çekenler ise bir elin parmağını geçmiyorlardı.

Mücadele sürüyor
Derin devletle hesaplaşıyoruz diyerek demokrasi savunuculuğunu kimseye bırakmayan, Alevi açılımı ile Alevi sorunundan siyasi rant elde etmeye çalışan AKP’nin Sivas ile olan “derin” bağlantıları bugün ortaya çıkmış durumda. Türkiye gericiliği “sakalını keserek” kazandığı üçüncü seçimler sonrasında herkese demokrasi vermeye devam ederken, bir yandan katillerin savunucularına üst düzey görevler vererek bildiğini okumaya devam ediyor. Ülkenin alnına kara bir leke olarak sürülen katliamın bugün hala yürekleri yakmasının sebebi ise, sadece yitirilen canlar değil, o gün olayların yönlendiren zihniyetin bugün hala ülkeyi yönetiyor olması. Türkiye’nin ilericileri ise yitirdiklerinin de sorumluluğunu sırtına almış bir şekilde bugün mücadeleye kaldığı yerden devam ediyor.

(soL –Haber Merkezi)