Sermaye Cumhuriyet'ten vazgeçerken…

soL dergisinin bu haftaki sayısının kapak konusu "Cumhuriyet sol için ne anlam ifade ediyor?" Dergi, soruyu TKP, ÖDP ve DTP temsilcilerine de yöneltti.

soL (HABER MERKEZİ) Haftalık soL dergisi, kuruluşunun 85'inci yıldönümünde Cumhuriyet'in sol için ne anlam ifade ettiğini kapak konusu yaptı. soL imzalı yazıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin tasfiyenin eşiğinde olduğu saptamasına yer verilirken, tasfiye edilenin sermaye diktatörlüğü değil cumhuriyet fikri olduğu, daha açık ifadesiyle, sermaye diktatörlüğünün cumhuriyeti tasfiye etmek istediği söylendi.

85 yıla damgasını vuran sermaye iktidarının Cumhuriyet'ten vazgeçtiğini belirten dergi, tasfiyeyi durdurmayı sosyalizm mücadelesinin önkoşulu olarak görenleri burjuva cumhuriyetini savunmakla suçlayanlara da yanıt verdi.

DTP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sarıkaya, ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen ve TKP Genel Başkanı Aydemir Güler'in Cumhuriyet'e dair görüşlerine de sayfalarında yer veren soL'un bu sayısında, "İkinci Cumhuriyet"çiler Mehmet Altan, Ahmet Altan, Hadi Uluengin'e "samimi okur soruları" da yöneltildi.

"Üç yaşındaki TKP ve Cumhuriyet'in doğumu" başlıklı yazıda, TKP'nin Cumhuriyet'in kuruluşunu "ihtiyatlı ve eleştirel bir heyecan" ile karşıladığını yazan dergi, partinin bugün birçok solcu için "anlaşılmaz" gelebilecek bir tutumla, yasama ve yürütmenin Meclis'te toplanması gerektiğini savunmasına dikkat çekti. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in ilanından beş gün sonra, Şefik Hüsnü'nün yazdığı yazıyla TKP'nin bu gelişmeyi nasıl değerlendirdiğine ve Cumhuriyet'in ilk aylarına ilişkin yine Şefik Hüsnü tarafından Komintern'e sunulan bir rapordaki değerlendirmelere yer veren soL, TKP'nin Cumhuriyet'in burjuva karakterinin başından beri bilincinde olduğunu vurguladı.

"Cumhuriyet Kürtleri nasıl kaybetti" başlıklı yazıda, İslamcı kesimdeki yeni-Osmanlıcılık tartışmaları içinde gündeme gelen bu soruya İslamcıların verdiği "Osmanlı'da sorun yoktu, İslam Türkleri ve Kürtleri birleştiriyordu" yanıtının cehalete ya da çarpıtmaya dayandığına işaret edildi. Cumhuriyet'in Kürtleri ciddi biçimde kaybetmesinin, yalnızca devletin inkar politikasıyla değil, "zengin Kürtleri yanına çekme ve Kürt coğrafyasında gericiliğe prim verme" politikasıyla da ilgili olduğu öne sürüldü.