Savcı’ya göre Sürgü’deki linç girişimini Alevi aile tahrik etmiş!

Ramazan ayında Malatya’nın Sürgü beldesinde linç girişimiyle karşı karşıya kalan Evli ailesine bir darbe de savcılıktan geldi. Savcı olayları ailenin tahrik ettiğini öne sürerek, saldırıya uğrayanlara saldırganlardan daha ağır ceza istedi.

Ramazan ayında Malatya’nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde saldırıya uğrayan Kürt ve Alevi aileye bir darbe de savcılıktan geldi. Savcı, oruç tutmadıkları halde evlerinin önünde ısrarla davul çalan ramazan davulcusu Mustafa Evşi’yi uyardıktan sonra, evleri kalabalık bir grup tarafından basılan ailenin olayları tahrik ettiğini ileri sürdü.

Saldırganlara ceza indirimi!
Vatan gaztesinden Kemal Göktaş’ın haberine göre, Doğanşehir Cumhuriyet Savcısı Ahmet Aydın, davulcu Mustafa Evşi’nin “suç işlemeye tahrik, mala zarar verme, basit yaralama ve zincirleme hakaret” suçlarını, Alevi ailenin haksız tahriki altında işlediğini savundu. Savcı bu yüzden normalde 1,5 yıldan 13,5 yıl arası hapis isteyebileceği davulcu Evşi’nin cezasından 4’te 1 ila 4’te 3 oranında indirim yapılmasını istedi. Evşi için istenen ceza 4,5 ay ila 10 yıl arasında olacak.

Evli ailesini linç etmek üzere evin önünde toplanan ve evi taşlayarak aileye hakaret eden kalabalıktaki 48 kişiye de mala zarar verme, basit yaralama ve hakaret suçlarından dava açan savcı, bu kalabalığın da Evli ailesinin tahriki sonucu bu suçu işlediğini ileri sürdü. Savcı Aydın bu yüzden 8,5 yıla kadar hapsi istenebilecek 48 şüpheliye haksız tahrik indirimi yapılarak 3 aydan 6,5 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi.

Saldırıya uğrayana saldırgandan daha fazla ceza istedi!
Linç girişiminde bulunan saldırganların cezalarında “haksız tahrik indirimi” isteyen savcı, Evli ailesi için ağır ceza talebinde bulundu. Savcı, Evli ailesinin oğlu Servet Evli’nin davulcu Mustafa Evşi’ye vurduğu gerekçesiyle basit yaralama, davulcuya hakaret ve tehditte bulunduğu gerekçesiyle alenen hakaret ve tehdit, evin önündeki kalabalığa yönelik sözleri nedeniyle de “var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanarak zincirleme tehditte bulunmak” suçlarından 3,5 yıldan 14 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Böylece aileyi tahrik eden, ardından linç girişimini tetikleyen davulcu Evşi için 4,5 ay ile 10 yıl arasında ceza isteyen savcı, saldırıya uğrayan ailenin bir ferdi için 3,5 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası istemiş oldu.

Savcı Aydın, evin kızı Leyla Evli’ye de “var olan veya varsayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanarak zincirleme tehditte bulunmak” suçundan 2,5 yıldan 8,5 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Böylece evi kuşatıp taşlayan, aileye hakaret yağdıran ve aileyi tehdit eden kalabalıktakiler için 3 aydan 6,5 yıla kadar hapis isteyen Savcı Aydın, saldırıya uğrayan ailenin bir başka ferdi için 2,5 yıldan 8,5 yıla kadar hapis istemiş oldu.

Evli ailesinin avukatı: “Bu bir hukuk komedisi”
Evli ailesinin avukatı Ali Hamamcı’nın görüşüne başvuran Göktaş, avukatın, linç girişiminde bulunan kalabalığa mala zarar vermek suçundan soruşturma açıldığında bu durumla karşı karşıya kalacaklarını tahmin ettiklerini söylediğini aktardı. Avukat Ali Hamamcı şöyle konuştu:

“Savcı olayların asli faili olarak linç girişimine maruz kalan Evli ailesini göstermiştir. Bu çok vahim bir hukuk komedisidir. İddianamelere baktığınızda sanki Evli ailesi durduk yere bütün Sürgü’yü tahrik etmiş, bu insanlar da tahrik altında gidip mala zarar vermişler. Jandarma, Evli ailesinin evinin basılacağını biliyordu ama koruyamamıştı. Hukuk da Evli ailesini koruyamadı ve mağdur etti. Bu çok acı bir durum. Bu olaya ilişkin böyle bir sonuca varmak bu ülkenin geleceği açısından son derece tehlikeli. Bu tavır, bu tür suçların işlenmesine sosyal ve siyasal zemin hazırlamak olur. Başbakan Erdoğan, çok haklı olarak Müslümanlara yönelik hakaretler yüzünden BM’de nefret suçları ile ilgili önerge vereceğini söylüyor. Ama ülkemizde aynı nitelikte olan bir eylemi savcılık iki insan arasındaki kavga gibi algılayıp dava açıyor. Üstelik mağdur aileyi de kitleyi tahrik etmekle suçluyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bunun toplumsal ve siyasal sonuçları ağır olur.”