soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon davasının açılmasının ardından süren soruşturmada elde edilen bulgular sonucu oluşturulduğu belirtilen ikinci Ergenekon iddianamesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Böylece, Ergenekon soruşturmasına ilişkin ikinci dava da açılmış oldu. Mahkeme, halen görülmekte olan "Ergenekon" davası ile ikinci davanın birleştirilmesi yönünde karar vermezken duruşma tarihini 20 Temmuz 2009 olarak belirledi.
19'u tutuklu 56 sanıkla ilgili iddianame, büyük ölçüde gizli tanık ve itirafçıların söylediklerine, telefon dinlemelerine ve günlüklere dayanıyor. 1909 sayfalık iddianamenin önemli bir bölümü darbe iddialarına ayrılıyor. İddianamede yer alan en çarpıcı başlıklar şöyle:
"3 aşamalı darbe planı"
- Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in kaleme aldığı öne sürülen darbe günlüklerine yer verilen iddianamede, 2003-2004 yıllarında darbe için 3 aşamalı bir plan öngörüldüğü ileri sürülüyor. Buna göre önce "darbeye zemin hazırlamak" amacıyla Jandarma Genel Komutanlığı içinde Şener Eruygur ile Levent Ersöz yönetiminde bir çalışma grubu oluşturulmuş sendikalar, üniversiteler, oda temsilcileri ve rektörler ile görüşülüp darbe öncesi zemin oluşturulmaya çalışılmış. Daha sonra "darbenin önündeki engelleri kaldırmak" için Sarıkız, ayışığı ve Yakamoz adlı planlarla dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emekli edilmesi amaçlanmış. Son aşamada darbenin gerçekleşmesi ile Şener Eruygur dönemin Birinci Ordu Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı da etkisiz hale getirip Kara Kuvvetleri Komutanı olmayı hedeflemiş. İddianamede darbenin hazırlık aşamasının tamamlandığı, ancak Hilmi Özkök'ün devredışı bırakılamaması ve başka bazı sebeplerle darbenin gerçekleşmediği belirtiliyor.
- Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un emekli olmalarına rağmen, askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla eylem ve faaliyetlerini yakalandıkları tarihe kadar sürdürdükleri öne sürülüyor. "Silahlı bir örgütün üst düzey yöneticileri" olmakla suçlanan iki emekli asker, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombaları atılmasından da sorumlu tutuluyor.
Tolon ve Eruygur'a yöneltilen suçlamalar:
- Tolon ve Eruygur'a yöneltilen suçlama şöyle: Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, Askeri itaatsizliğe teşvik ve gizli bilgileri temin etmek, yasaklanan gizli bilgileri açıklama, devletin güveliğine ilişkin belgeleri temin etme, hile ile alma çalma, hukuka aykırı olarak verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, ruhsatsız ateşli silahları taşıma ve bulundurma, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engelleme, T.C. hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engelleme, uyuşturucu madde ticareti yapma veya sağlama, özel hayatın gizliliğini ihlal etme.
Balbay, Özkan, Saçan, Ersöz, Çapan ve Paksüt'e yöneltilen suçlamalar:
- İddianamedeki 56 sanık arasında yer alan bazı isimlere ise şu suçlamalar getiriliyor... Mustafa Balbay devletin güvenliği ile ilgili bilgileri çalmakla, Tuncay Özkan TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle, Adil Serdar Saçan silahlı terör örgütü üyeliğiyle, Levent Ersöz hükümeti ortadan kaldırma ve silahlı isyana teşvikle, Gürbüz Çapan örgüt üyeliği ve silah bulundurmakla, Ferda Paksüt terör örgütüne bilerek yardım etmekle suçlanıyor.
- Sanıklardan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay'a ait bir hafıza kartında, "TBMM tarafından alınan Sınırötesi Operasyon kararı sonrası Genel Kurmay Harekat Başkanlığı tarafından yapılan toplantının ve alınan kararın belirtildiği 2 sayfa doküman" ile, "İrticai Unsur ve Risk Unsurları Aylık Faaliyet Raporu", "Dış tehdit" ve "Eylem Planı Metni" adlı çok gizli belgelerin bulunduğu öne sürülüyor.
- Ergenekon örgütünün, amaçlarına aykırı hareket eden dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a suikast planladıkları iddia ediliyor ve İşçi Partisi (İP) Genel Merkezi'nde, Büyükanıt'ın İzmir ve Balıkesir ziyaretlerindeki koruma planları gibi suikast amaçlı bilgiler içeren bir CD'nin ele geçirildiği öne sürülüyor.
"Hrant Dink suikastinden JİTEM ve Küçük sorumlu"
- Hrant Dink suikastinden Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele (JİTEM) teşkilatı ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük sorumlu tutuluyor. İddianamede suikast sonrası yaşananlardan "Tetikçi polis ve askerlerce kahraman gibi karşılanmış, vali ve emniyet müdürü yeni cinayetler için yerinde bırakılmış ve baş aktörlerden Veli Küçük'ün yanından dahi geçilememiştir" diye söz ediliyor. Hrant Dink'in öldürülmeden önce yargılandığı basın davalarında şikayetçi ve müdahil olan Büyük Hukukçular Birliği'nden Kemal Kerinçsiz ile, Agos gazetesinin Şişli bürosu önünde gazeteciyi ölümle tehdit edenler arasında bulunan Levent Temiz "oluşumun başındakiler" olarak ifade ediliyor.
- Kuvayı Milliye 1919 Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'ın Demokratik Toplum Partisi'nden (DTP) Sebahat Tuncel, Ahmet Türk ve Osman Baydemir gibi isimler ile yazar Orhan Pamuk ve gazeteci Fehmi Koru'ya suikast gerçekleştirmeleri için bazı kişiler ile temasa geçtiği belirtiliyor. Karadağ'ın, Türk düşmanı bir yazar olarak tanıttığı Orhan Pamuk'u öldürecek kişiye dernek kasasından 2 trilyon lira vaat ettiği de iddianamede yer alıyor.
- 1995 yılı Mart ayında yaşanan Gazi katliamı da Ergenekon örgütü ile ilişkilendiriliyor. Danıştay saldırısı davasının sanıklarından Osman Yıldırım'ın anlatımıyla, Gazi Mahallesi olaylarının Osman Gürbüz adlı sanık tarafından gerçekleştirildiği öne sürülüyor.
- İddianamede Ergenekon örgütünün PKK, Hizbullah, DHKP-C ve Hizbu't Tahrir örgütleri ile ilişkileri olduğuna da değiniliyor.
- Uğur Mumcu suikastinin hem PKK hem de Ergenekon örgütü ile bağlantılı olduğuna değinilen iddianamede, Tuncay Güney'in 2001'de Mumcu ile ilgili verdiği ifadeler de yer alıyor. Güney, Tuncay Özkan'ın Doğu Perinçek tarafından yönlendirildiğini, ayrıca Ugur Mumcu'nun çırağı olduğunu söylüyor. Güney, "Mumcu'nun katili aranması gerekiyorsa ofisboyuna sorulması gerekir" diyor.
"CHP, MHP ve AKP'yi bölme planları"
- Ergenekon örgütünün CHP lideri Deniz Baykal'ı devirmeyi, MHP'yi parçalamayı ve AKP'yi de 'zayıf halka' dedikleri vekillerle temasa geçerek zayıflatmayı planladığı ileri sürülüyor. Örgüt üyelerinin Baykal'ın telefonlarını dinledikleri ve Ergenekon örgütünün Atatürkçü Düşünce Derneği başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ile birlikte yönlendirdiği Cumhuriyet Mitinglerinin CHP'yi bölme çabaları ile bağlantılı olduğu iddia ediliyor. MHP'nin 8. Kongresinde Ergenekoncular'ın Ümit Özdağ'ı seçtirmeye çalıştığı, Veli Küçük'ün 2007'de yaptığı bir telefon görüşmesinde "Devlet Bahçeli'nin bu işten ayrılması lazım, bu adamı pencereden aşağı atmadan bu parti kurtulamayacak" dediği öne sürülüyor.
- İddianamenin "Medya Yapılanması" başlığı altında ise, Ergenekon örgütünün siyasi partileri ele geçirmek ve darbeye zemin hazırlamak için medya kuruluşlarını kontrol altına almayı, ART, Kanaltürk ve Ulusal Kanal'ın da aralarında bulunduğu 4 kanalda bu amaçla ortak bildiriler yayınlamayı planlandığı belirtiliyor.
- İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Tunç Akkoç ile ilgili bölümde, elde edilen deliller başlığı altında, TİİKP, THKO, THKPC, TKPML ile birlikte Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) terör örgütü olarak söz ediliyor.
- İddianamede, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile ilgili olduğu iddia edilen görüntülere de değiniliyor ve dört numaralı sanık olan Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ile Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok arasında yerel seçimler öncesi 24 Aralık 2003'te yapılan görüşmelere yer veriliyor.
İddianamede geçen bazı isimlerin yanıt niteliğindeki açıklamaları şöyle:
CHP lideri Deniz Baykal, "Ergenekon örgütünün" kendisini devirme planları yaptığı yönünde bir izlenimi olmadığını, ancak 2. iddianamede kendisinin ve partisinin adının geçmiş olmasının değerlendirilmesi gereken bir konu olduğunu söyledi.
İP Genel Başkan Yardımcısı ve Uğur Mumcu'nun kardeşi Ceyhan Mumcu, iddiaları inandırıcı bulmadığını söyledi. Mumcu, "Bu tabloya göre ben Ergenekonculardan yana bir durumdayım ve hiçbir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı şimdi benim kadar ağır bir baskı altında değil. Bizimkilerin orada sanık olarak yer almasını iftira olarak nitelendiriyorum. Selçuk'un, Perinçek'in ne işi olabilir... Bakın Ergekon sayesinde bir daha darbe olmaz deniyor, halbuki derin devlet yerinde duruyor ve birileri birilerini tasfiye ediyor" dedi.
İddianamede alıntılanan telefon konuşmalarından birinde kendisinden ve eşinden söz edilen gazeteci Uğur Dündar, sunduğu Star TV ana haber bülteninde bu konuya değinerek ailesinin namusuna gölge düşürülmeye çalışıldığını, bu iddiaların kanıtlanması durumunda görevinden çekileceğini hatta intihar edebileceğini söyledi ve böyle bir iddianın altında cumhuriyet savcılarının imzasının bulunmasından dolayı çok üzüldüğünü ifade etti.
"Darbe günlükleri"ni Nokta dergisinde yayımlayan gazeteci Alper Görmüş, "Günlüklerin iddianameye girmesini istiyorduk, bu eksiklik giderildi. Hayırlı bir gelişme" yorumunu yaptı.