Şahin'i kim affetti?

İbrahim Şahin'i 2002 yılında Ahmet Necdet Sezer'in affetmesi basında geniş yer buldu. Ancak "sağlık" gerekçesiyle gerçekleşen aflarda yalnızca cumhurbaşkanının değil hükümetlerin de onayını gerektiriyor. İbrahim Şahin'i hapisten kurtaran süreçte Bülent Ecevit, Hikmet Sami Türk ve Necdet Sezer'in sorumluluğu var.

soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'i 2002 senesinde Ahmet Necdet Sezer'in affetmiş olması, dün basında geniş yer buldu. Sezer'in afları daha önce de tartışma konusu olmuştu. Ancak tartışmalarda gözden kaçan, afların büyük kısmında, hükümetin de cumhurbaşkanı kadar etkili olması.

İbrahim Şahin, Susurluk Davası'nda Korkut Eken'le birlikte en yüksek ceza olan altı yıl hapse mahkum edilmişti. 1999 Mart ayında da Şahin hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen ve kaybolduğu öne sürülen silahların akıbetiyle ilgili bir dava açılmıştı.

Ancak, İbrahim Şahin, 28 Mart 2000'de Bursa yakınlarında esrarengiz bir trafik kazası geçirdi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yoğun bakıma alınan Şahin'de geçici hafıza kaybı oluştuğu, eşinin ve çocuklarının isimlerini bile hatırlayamadığı iddia edilmişti.

Daha sonra Şahin'in avukatları, Şahin'in sağlık durumu nedeniyle tahliye edilmesi için başvuruda bulundu. Adalet Bakanlığı'ndan Cumhurbaşkanlığı'na havale edilen talep Sezer tarafından incelendikten sonra Temmuz 2002'de Şahin affedilerek hapisten çıkmıştı. Şahin, kısa süre içinde televizyonda tartışma programlarında boy gösterir olmuş, kamuoyunda "Bu nasıl hastalık?" soruları sorulmuştu.

"Sezer teröristleri affetti" tartışmaları
2007 yılında Ahmet Necdet Sezer'in, ölüm orucu sürecinde yaşadıkları fiziksel hastalıklar nedeniyle tahliyelerine karar verdiği devrimcilerin sayısı ve listesi verilerek yapılan "Ahmet Necdet Sezer teröristleri affediyor" şeklindeki bir haberin ardından kamuoyunda tartışma yaşanmıştı.

Sezer'in affettiği 260'ın üzerinde mahkumdan 180'i ölüm orucu sürecinde rahatsızlanmış devrimcilerdi. Bu kişiler, ölüm orucu yapanlarda sık görülen ve ciddi, ağır bir hastalık olan "Wernicke Korsakoff Sendromu"na yakalanmışlardı. Sezer'in affetiği kişiler arasında birçok adli suçlu da vardı.

Aflar aynı zamanda AKP'nin işi
Ölüm orucu sürecinde ciddi biçimde hastalanan ve tahliye edilmek zorunda kalınan devrimciler bir yana, Ahmet Necdet Sezer dönemindeki aflar, aslında yalnızca Cumhurbaşkanı'nın eseri değil. CHP Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, 2007 Mayıs ayında Adalet Bakanlığı'na yönelik bir soru önergesi vererek, Cumhurbaşkanı'nın "Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek ve kaldırmak" yetkisini kullanırken gerekli araştırmaların hangi kurum tarafından yapıldığının açıklanmasını istemişti. Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e "Eğer affedilecek kişilerle ilgili dosyaları, gerekli raporlarla hazırlayıp, Sayın Cumhurbaşkanı'nın onayına sunan Adalet Bakanlığı ise, basında yer alan ve doğrudan Sayın Sezer'i hedef alan eleştirilere karşı sessiz kalınmasını etik buluyor musunuz?" diye sormuştu.

Verdiği yanıtta Cemil Çiçek, hükümlülerin af taleplerini doğrudan bakanlığa ya da Cumhuriyet başsavcılıklarına yaptığını anımsatmıştı. Çiçek, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın yapılan tetkikleri yeterli bulması durumunda, hazırlanan dosyaların kendilerine iletildiğini, ardından da takdir edilmek üzere Cumhurbaşkanlığı makamına bildirildiğini belirtmişti. Yani, af süreci, büyük oranda hükümet ya da hükümete bağlı kurumlar üzerinden yürüyordu.

İbrahim Şahin'in affında üç siyasi sorumlu
İbrahim Şahin'i cezaevinden çıkartan süreçte siyasi sorumluluk, dönemin başbakanı Bülent Ecevit, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'de. İbrahim Şahin gibi kamuoyunda büyük tartışmalar yaratan bir kişinin affında, hükümetin ve her konuyu titizlikle incelemesiyle ünlü Necdet Sezer'in "farkında olmadan" hareket ettiklerine ihtimal verilmiyor.