AKP İl Kadın Kolları'nın 3. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AKP'nin "getirdiği hizmetlerin" yanı sıra, egemenliği de "millete" devrettiğini söyledi.
Türkiye tarihinde yaşanan bütün kontrgerilla provokasyonlarını "milleti birbirine kırdırmak" olarak değerlendiren Ergin şöyle devam etti:
"Milletin birbirini kırmasından hiçbir endişe duymayanlar, akan kanlardan yüreği sızlamayanlar... Hangi birini söyleyeyim. 1955, İstanbul'da 6-7 Eylül olayları, Rum azınlığa karşı yapılan saldırılar ve o halkayla devam eden olaylar sonrasında 1960 darbesi, 1971 öncesi organize edilen öğrenci hareketleri ve 1971 askerî müdahalesi. 1970 ile 1980 arasında katledilen binlerce gencimiz. Vurdurtulan, öldürtülen gençlerimiz... Bu ülkenin evlatları, canları toprağa düştü. Taksim Meydanı'nda öldürülen kişilerimiz. Kahramanmaraş'ta, Çorum'da acımasızca toprağa düşürülen canlarımız. Sivas'ta, Başbağlar'da yapılan insanlık dışı muamelelerle toprağa düşürülen insanımız. En son Danıştay saldırısıyla yapılan baskınla öldürülen hakimlerimiz. Bunun faturalarını yıkmak üzere yapılan organizasyonlar. Kime yıkılacak, milletin oylarıyla işbaşına gelmiş, milletin yürekten desteklediği siyasi kadroları alaşağı edebilmek için bu ülkenin canlarına kıymaktan çekinmeyen caniler, cinayet şebekeleri, bütün bunlarla Türkiye yoluna devam edemezdi, etmemeliydi zaten."
Sadullah Ergin'in konuşmasında en dikkat çekici bölüm ise, 6-7 Eylül 1955'de Rum yurttaşlara yapılan saldırılarda parmağı olan odaklar ile Hrant Dink cinayetinin arkasındaki kimseler arasında benzerlik kurmasıydı. Bakan Ergin, "O tetiği çeken, çektiren ellerin arkasında olanlar, 1955'te İstanbul'daki olayları yapanlarla aynı eller." dedi.
Bakan Ergin, "Ergenekon"u kastediyor, ancak tersten de olsa doğruyu ağzından kaçırmış oluyor: 6-7 Eylül 1955 yılında, Demokrat Parti iktidardaydı ve Rumlara yönelik yapılan saldırılar, açıkça istihbarat ile DP'nin kontrolündeki kontrgerilla tarafından tertiplenmişti. Her fırsatta DP geleneğini temsil ettiğini söyleyen, Adnan Menderes'i "demokrasi yıldızı" ilan eden, egemenliği millete verdiğini iddia eden AKP döneminde ise Hrant Dink katledildi, cinayetin arkasındaki devlet görevlileri AKP tarafından açıkça korundu ve hatta rütbeleri yükseltildi.
Dahası, AKP iktidarının Ermenilere ve Rumlara karşı neler hissettiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 12 Haziran seçimlerinden önce katıldığı bir televizyon programında çok özlü bir biçimde ifade etmişti:
"Ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne afedersiniz Rumluğumuz kaldı."
İşte o sözler:
(soL - Haber Merkezi)