Piyasacı üniversitesinin “elbisesi” biçildi!

Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Ergüder’in başını çektiği bir grup akademisyen, “YÖK elbisesi artık dar geliyor” vurgusuyla, piyasacı üniversitenin elbisesini biçen bir rapor yayınladı. Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği desteği ile hazırlanan rapor, kamusal üniversite birikiminin bütünüyle tasfiyesini amaçlıyor.

soL (HABER MERKEZİ) İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü ve Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Üstün Ergüder ve beraberindeki üç eski ve mevcut üniversite yöneticisi, ''Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?" başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor, "idari ve akademik personelin devlet memuru olmaktan çıkarılması ve performans değerlendirmesine tabi tutulması, rektörlükte seçim yerine atama yöntemine geçilmesi, sermaye kesimlerinin üniversite yönetiminde temsil edilmesi" gibi önerilerle, piyasa egemenliğiyle tamamen bütünleşmiş bir üniversite yapılanması ortaya koyuyor.

Sabancı Üniversitesi'ne bağlı olarak çalışan İstanbul Politikalar Merkezi'nin Direktörü Ergüder, Erciyes Üniversitesi eski Rektörü Mehmet Şahin, Sabancı Üniversitesi Rektörü Terzioğlu, Işık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Öktem Vardar hazırladıkları ''Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?'' başlıklı raporu, bir basın toplantısıyla tanıttı. Sabancı Üniversitesinin Karaköy İletişim Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında raporun özetini sunan Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Ergüder, raporun Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği'nin desteği ile hazırlandığını kaydetti.

"YÖK elbisesi artık dar geliyor''

Ergüder yaptığı açıklamada, ''1982 yılında oluşturulan sistemle tüm üniversitelere model olarak tep tip elbise biçildiğini ve YÖK adı altında merkeziyetçi, kurumsal ve akademik özerkliğe imkan tanımayan, çeşitliliği engelleyen bir yapı oluşturulduğunu'' söyleyerek, ''Türkiye'de yüksek öğretim hayatı 28 yıldır 2547 sayılı yasa ve YÖK tarafından şekillendiriliyor, ancak YÖK elbisesi artık dar geliyor'' şeklinde konuştu. Ergüder'in açıklamasında mevcut anayasa tartışmalarını hatırlatan bir vurgu yapması, raporun odağını oluşturan "piyasacı üniversite" yapılanmasına gelebilecek eleştirilerin önüne geçmek amacını taşıdığı yönünde değerlendirilirken, raporda yer alan öneriler ülkemizdeki kamusal üniversite birikiminin tamamen tasfiyesi anlamına geliyor. Ergüder açıklamasında, "2547 sayılı yasanın YÖK Başkanı ve rektörleri atama yetkisini Cumhurbaşkanına verdiğini" eleştirmesinin ardından, "aynı yasa ile Cumhuriyetin ve Türk devriminin ana ilkelerini içselleştirmiş bir gençlik yetiştirmenin güdüldüğünü, araştırma ve bilime ise en son vurgu yapıldığını" ifade etti.

Ergüder ve beraberindeki isimlerin hazırladığı raporda özellikle AKP iktidarı ile birlikte daha da hızlanan uygulamalarla üniversitelerin piyasayla bütünüyle birleşmesi adımlarının yasal ve kurumsal bir güvenceye kavuşturulmasının amaçlandığı görülüyor. Ergüder kulağa hoş gelen ifadelerle "üniversitelere kurumsal özerklik verilmesi, çeşitliliğe ve farklılaşmaya imkan tanıyan, yasaklayıcı olmayan, şeffaf ama hesap veren bir yapı oluşturulması gerektiğini" ifadelerine yer verirken, sonrasında raporda yer alan önerilerle ''Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?" istediklerini de bütün netliğiyle ortaya koyuyor.

Kâr amaçlı özel üniversiteler kurulsun"
Ergüder açıklamasında, "girdi kontrolü yerine çıktı kontrolünün yapılması, idari ve akademik personelin devlet memuru olmaktan çıkarılması ve performans değerlendirmesine tabi tutulması gerektiğini" söylerken, bu öneriler AKP iktidarının bugün üniversitelerde amaçladığı yapılanmayla da büyük bir paralellik taşıyor. Raporda yer alan üniversite sistemine yönelik öneriler "YÖK elbisesi artık dar geliyor'' diyen ekibin üniversiteye nasıl bir elbise giydirmek istediklerini de açıklıkla ortaya koyuyor. Rapor "Üniversitelerarası Kurul yerine", üniversite sistemini yönetecek, Avrupa'daki rektörler konferansına benzer bir yapılanma önerirken, raporda şu sözlere yer verildi: "Üniversitelerin standart görevleri, eğitim, araştırma ve topluma hizmeti içerir. Bu görevlerin hangilerinin öncelikli olacağı kurumların kendilerince belirlenmeli, stratejik planları çerçevesinde Yüksek öğretim Üst Kurulu onayı ile kesinleştirilip ilan edilmelidir. Değişik modellerde devlet üniversiteleri kurulmalı, kâr amaçlı özel üniversitelerin kuruluşlarına izin verilmelidir.'' Ergüder, "kâr amaçlı özel üniversitelerin kuruluşları" ile, "üniversitelerin standart görevleri" arasında nasıl bir ilişki kurulduğuna açıklık getirmezken, "Türkiye'de vakıf üniversitelerinin kurulmasıyla bir rekabet ortamının yaratıldığını, devlet üniversitelerinin kendilerine çeki düzen vermeye başladıklarını" iddia etti. Vakıf üniversiteleri ile ortaya çıkan çeşitliliğe rağmen tek tip olma konusunda ''mahalle baskılarının'' sürdüğünü söyleyen Ergüder'in, vakıf üniversitelerinin bu baskılara direnmesi gerektiğini söylemesi dikkat çekti.

Patronlar üniversite yönetimine
Ergüder yaptığı basın açıklamasında, "rektörlükte seçim yerine atama yöntemine geçilmesi, iş hayatı gibi paydaşların üniversite yönetiminde temsil edilmesi, ödeme gücü olmayanlar için güçlü ve etkin burs ve mali destek sistemi kurulması üniversiteye girişlerde 'olgunluk sınavı' ve ÖSS''nin uygulanması ancak her üniversitenin öğrenciyi neye göre alacağına kendisinin karar vermesi önerilerinin de" raporda yer aldığını söyledi. Ergüder'in yaptığı açıklamanın ardından, basın açıklamasında Terzioğlu, Vardar ve Şahin'de söz aldı. ''Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?" başlığıyla hazırlanan raporun Avrupa Birliği Ankara Temsilciliği'nin desteği ile hazırlanması dikkat çekerken, raporda yer alan öneriler AB eliyle yürütülen Bolonya Süreci'nin üniversitelerde öngördüğü dönüşümle büyük bir paralellik taşıyor.

Üstün Ergüder kimdir?
İstanbul Politikalar Merkezi'nin (İPM) Direktörü olarak görev yapan Ergüder, 1992 ve 2000 yılları arasında iki dönem Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yaparken, son yıllarda ismini özellikle şu anda yürüttüğü görev ile duyurdu. Ergüder Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de yürütürken, Vehbi Koç Vakfı yönetim kurulu ve Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi olarak da görev yapıyor. Ergüder ayrıca, TESEV'in Danışma Kurulu Başkanı. Ergüder uluslararası olarakta, Merkezi Brüksel'de bulunan Avrupa Vakıflar Merkezi yönetim kurulunda ve Bologna'da kurulmuş olan Magna Charta İzleme Merkezi'nde görev alırken, Avrupa Üniversiteler Birliği'nin Kurumsal Kalite Değerlendirme sürecine uzman olarak katılıyor. Ergüder ayrıca Washington'da bulunan Yüksek Eğitimde Akreditasyon Kurulu Uluslararası Komitesi'nin üyesi.

Ergüder'in şu anda direktörlüğünü yürüttüğü İPM, vizyonunu "Küreselleşme, bölgesel bütünleşme ve gelecek senaryoları bağlamında sosyal, siyasal ve ekonomik yönleriyle uygulamalı siyasa araştırmalarını ve kamu politikaları oluşturmayı geliştirmek" olarak ifade ederken, "AB-Türkiye ilişkileri, Eğitim Reformu, Yönetişim, Türkiye-ABD ilişkileri, Uyuşmazlık Çözümü" alanlarında çalışmalar yürütüyor.

İki dönem (8 yıl) boyunca Boğaziçi Üniversites rektörlüğü görevini sürdüren Ergüder rektörlük döneminde bu üniversitenin piyasaya eklemlenmesi yönünde önemli adımlar atmış, bu dönemde üniversitenin özelleştirilmesi yönünde "Stratejik Plan Komisyonu" tarafından hazırlanan önerilerle gündeme gelmişti. Ergüder, üniversite rektörlüğü döneminde öğrenciler tarafından Amerikancılığıyla "Houston Ergüder", piyasacılığıyla "Üstün Kârgüder" gibi yakıştırmalarla eleştirilmişti.