Piyasacı sağlık sistemi hayaldi gerçek oldu

Sağlıkta dönüşüm politikaları çerçevesinde atılan son adım, Kamu Özel Ortaklığı modeliyle kamu hastanelerinin özel şirketlere devredilmesi. Bu rant proejesiyle özel şirketler, içinde AVM ve lüks otellerin de bulunduğu "sağlık kompleksleri" için devletten milyarlarca lira para alacak.

Kamu Hastane Birlikleri tasarısı çerçevesinde başlatılan sağlıkta dönüşüm politikaları Kamu Özel Ortaklığı çerçevesinde gerçekleştirilen entegre sağlık tesisleri projesiyle devam ediyor. Kentsel dönüşümle süren yıkımlar sürerken, AKP bir yandan da sağlık alanında yıkım projesine girişti.

Sağlıkta uzun zamandır yürütülen piyasacı politikaların son ayağını oluşturan bu proje, kamu hastanelerinin yıkılarak sermayeye peşkeş çekilmesi anlamına geliyor. Şimdiye kadar Kayseri, Ankara Etlik, Ankara Bilkent, Elazığ Entegre Sağlık Kampusu ihaleleri yapıldı. Bunların dışında sağlık kampusu yapılacak kentler şöyle: Adana, Bursa, Gaziantep, İstanbul-İkitelli, İstanbul-Bayraklı, Kocaeli, Konya-Karatay, Mersin Entegre Sağlık Kampüsü projeleri, Isparta Şehir Hastanesi, Mersin Eğitim Araştırma Hastanesi.

Türk Tabipler Birliği bu projenin vatandaşın sağlığını kâr kapısına çevirdiğini söyleyerek dava açtı. Davayı değerlendiren Danıştay 13. Dairesi Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent ve Elazığ’daki "Kamu Özel Ortaklığı" yöntemiyle açılan sağlık kampusu ihalelerinin yürütmesini durdurdu. Mahkeme kararında, mevcut hastanelerin ihaleyi alan şirketlere ticari alan olarak devrinin açıkça hukuka aykırı olduğu ve ihale şartnamesinin mevzuata aykırı olduğu belirtildi. Kamu Özel Ortaklığı ihalelerine zemin oluşturan 3359 Sayılı Yasa'nın ek 7. maddesinin 8. fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verdi.

Danıştay’ın durdurma kararı aldığı bu dönüşümün AKP iktidarını durdurabileceği ise şüpheli. İktidarı boyunca özelleştirme hamlelerini hukuku hiçe sayarak uygulayan AKP’nin sağlığı tamamen kâr kapısı haline getirecek bu uygulamadan kolay kolay vazgeçmesi beklenmiyor.

"Hastaneleri satmak 9 yıllık hayalimdi."
Bağcılar’da 150 milyon dolar yatırımla yapılan Medipol Mega Hastaneler Kompleksi’nin açılışında konuşan Tayyip Erdoğan, Türkiye’de dev şehir hastaneleri kurmanın 9 yıllık hayali olduğunu belirterek, “Ne yazık ki hala bunu gerçekleştiremedik. Danıştay’da bazı engellemeler oldu. Ancak şimdi adımlarını attık. Bunları da aşıp süratle ihalesini yaptığımız şehir hastaneleriyle işe başlıyoruz” şeklinde konuştu. Konuşmasını “Bu projeyle caddede, sedyede taşınan hasta görmeyeceksiniz. Hepsi birbirine bağlı dev şehir hastaneleri. Bunlar 750 bin metrekarelik alan, 1 veya 1,5 milyon metrekarelik devasa alanlarda olacak. Yatak sayımızı 43 bin 200 adet arttırmış olacağız” diye sürdüren Başbakan, uygulamayla özel şirketlere kazandırılacak milyonlardan söz etmedi.

"Kamu-Özel" ortaklığı değil AKP-sermaye ortaklığı
Proje Kamu-Özel Ortaklığı modeli çerçevesinde hayata geçirilecek. Bu model kamu arazileri ve binaların özel sektöre devredilmesi karşılığında da şirketlerin bu arazilere yeniden hastane binaları inşa etmesi sürecinden oluşuyor. Fakat süreç burada sonlanmıyor. Devlet özel şirketlere bedelsiz olarak devrettiği arazilere inşa edilen bu hastaneler için her yıl kira ödemek zorunda kalacak.

Ankara Tabipler Odası yaptığı basın açıklamasında Kamu Özel Ortaklığı modelinin dünyada uygulandığı tüm ülkelerde oluşan kötü sonuçların ardından terk edilmiş bir yöntem yöntem olduğuna değinerek yöntemin uygulandığı ülkelerde sağlık hizmetlerinin bedelinin hem devlet, hem vatandaşlar, hem de sağlık çalışanları için arttığını söyledi.Bu konuya ilişkin sitemizde yayınlanan "Kamu-özel ortaklığı hastaneleri Kanada’ya sağlık getirmedi" adlı haber için tıklayınız.

Entegre kampüsler adı verilen bu projede hastanelere sağlıkla ilişkisi olmayan yapılar entegre edilecek. İhaleyi alan şirketler bu kampüslere ticari alanlar, AVM’ler, oteller, kongre merkezleri ve AR-GE merkezleri inşa edecekler. Devlet inşa edilen hastaneler için şirketlere kira öderken hastanelerdeki laboratuvarların işletme hakları ve diğer tüm tesislerin işletmeleri ise ihaleyi kazanan firmanın olacak.

ATO Genel Sekreteri Dr. Selçuk Atalay Ankara-Etlik Hastanesi'nin satışı hakkında yaptığı açıklamada "Kamu özel ortaklığı yöntemiyle bedelsiz olarak tahsis edilen Hazine arazilerinin üzerine kira karşılığı hastane yaptırılması için Sağlık Bakanlığı ihaleyi alan şirketlere mevcut hastanelerin arazilerini 'kampus dışı ticari alan' adı altında veriyor” demişti. Dr. Atalay, Etlik Hastanesi ihalesiyle birlikte şirketlere, üzerinde Etlik Kadın Doğum Hastanesi, Dışkapı Eğitim Araştırma Hastanesi, Etlik İhtisas Hastanesi, 3 adet lojman, SGK’ya ait arşiv ve depo binaları ile marangozhane, garaj ve sosyal tesislerin “entegre tesis alanı” olarak tahsis edileceğini açıklamıştı.

Şimdiye kadar ihalesi gerçekleşen ve Danıştay’a tarafından da durdurulan 3 tesisin ihaleleri de soru işaretleriyle dolu. Ankara-Etlik entegre sağlık kompleksi ihalesi 2,4 milyar lira bedelle Astaldi-Türkerler ortaklığına verildi. Bunun karşılığında ise hastane inşaatları tamamlandığında devlet bu firmalara her yıl 319 milyon lira kira ödeyecek. Anlaşma devlet ve firmalar arasında 25 yıllığına imzalandığı için devletin ödeyeceği kira bedeli toplam 8 milyar lirayı bulacak. Firma ise 2,4 milyar lira inşaat bedeli ödediği bu arazi karşılığında, devletten alacağı 8 milyar liranın yanı sıra kuracağı otel ve AVM’lerden elde edeceği kâr ile birlikte muazzam bir kazanç elde etmiş olacak.

CHP Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya: "25 yılda devlet ne kadar borçlanacak?"
CHP Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya "Kamu Özel Ortaklığı" projeleriyle ilgili . Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi verdi. Yalçınkaya'nın soru önergesinde şu ifadeler yer alıyor:

"Sadece bu üç ihale nedeniyle sağlık tesislerine ödenecek yıllık toplam kira bedeli 745 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bu rakamlara baktığımızda, bu üç ihale için önümüzdeki 25 yıl için toplam kamu borcu ise bugünkü fiyatlarla yaklaşık 18 milyar 625 milyon TL olacaktır. Sırada bekleyen İstanbul İkitelli, Bursa, Kocaeli, Konya, İzmir, Isparta, Mersin, Adana, Gaziantep bütünleşmiş sağlık tesisleri ile fizik tedavi-rehabilitasyon, psikiyatri ve yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri ihalelerinin tamamlanmasıyla kamu borcunun çok büyük rakamlara ulaşacağı açıktır."

Sadece ihalesi tamamlanan 3 hastane için yıllık ödenen kira bedelinin 2 milyar lira olduğunu hatırlatan Yalçınkaya, önergesinde "Bu nedenle aylık olarak ödenecek olan bu çok yüksek oranlardaki kira bedelleri ile devletin kendi hastanesini inşa etmesi mümkün değil midir? Bu konuda fayda-maliyet analizleri ortaya konulmuş mudur? Söz konusu projeye ait kiralama modeli nedir? Kiralama bedelleri nasıl tespit edilmektedir? Bu üç hastanenin yapım bedelleri ne kadardır?" sorularını yöneltti.

İhaleleri alan isimler "tanıdık"
Ucunda böylesi meblağların bulunduğu bu projelerin hangi sermaye kuruluşlarını verildiği incelendiğinde ulaşılan isimler ise tanıdık.

Ankara- Etlik ihalesini kazanan ortaklıktan biri olan Türkerler Holding'in piyasa yaşamındaki hızlı yükselişi AKP'nin iktidara gelmesi ile başladı. İş hayatına 15 metrekarelik bir tekstil dükkanında başlayan şirketin sahibi Kazım Türker, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra şirketini büyük bir hızla büyüttü. Kazım Türker, 2008 yılında Rahmi Koç’u geride bırakarak gelir vergisi rekortmeni oldu. Türker, “Ak Parti dönemi zengini değilim” diye açıklama yapsa da bir süre önce AKP’ye katılacağı iddiaları basında yer aldı.

Elazığ’daki ihaleyi kazan isimlere bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. İhaleyi alan ortaklıklardan biri olan YDA İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi de AKP döneminin parlayan yıldızlarından. AKP iktidarı boyunca verilen sayısız ihalenin galibi olan bu şirket ise bugüne kadar hiç basına çıkmayan, gerçek adı yerine Mücahit Arslan adını kullanan özel danışmanı Ali İhsan Arslan ile babası AKP Diyarbakır eski Milletvekili Mücahit İhsan Arslan’ın akrabalarının şirketi.

Sağlık çalışanları da mağdur
Sağlık personeli de bu süreçten olumsuz etkilendi. Yeni düzenlemelerle birlikte yıkım kararı alınan hastanelerden boşaltılarak başka yerlere gönderilen sağlık personelleri birçok zorlukla karşı karşıya geldi.

Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin satışı Danıştay tarafından durdurulmasına rağmen, hastane kadrosundan çıkartılan personel geri alınmadı. Tercihleri sorulmadan başka yerlere yollanan doktor ve asistanların bir kısmı karşılaştıkları sorunlar neticesinde istifa etti. Zorunlu olarak Ankara Hastanesi'ne taşınan kardiyoloji servisi fiziki koşulların eğitim ve araştırma için elverişsiz olduğundan şikayetçi. Aynı şekilde Ankara Hastanesi'ne alınan hemşireler ise çalıştıkları branştan farklı dallardaki görevlere atandılar. Kardiyoloji hemşiresinin ürolojiye yerleştirilmesi gibi olaylardan ötürü itiraz eden hemşirelere çözüm yolu olarak tayin istemeleri veya istifa etmeleri gösterildi.

(soL - Haber Merkezi)