Peki Bakan'ın orada ne işi var?

AKP yanlısı medya günlerdir HSYK tarafından Ergenekon savcı ve hakimlerinin görev yerlerinin değiştirilmek istendiği yaygarasını kopartıyor. Oysa ki Adalet Bakanlığı'nın onayı olmadan böyle bir değişiklik yapmak mümkün değil.

soL (HABER MERKEZİ) Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) hakim ve savcıların atanması ile ilgili 2009 Yaz Kararnamesi'nin bugün açıklanacağı belirtiliyor. HSYK tarafından her yıl yaz aylarında çıkartılan kararname, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların ve davaya bakan hakimlerin bu yılki kararname ile değiştirilmesinin amaçlandığını bazı gazetelerin iddia etmesiyle kamuoyunun gündemine oturdu. Star ve Zaman gazeteleri herhangi bir somut açıklamaya dayandırmadan günler öncesinden merkeze Ergenekon'u yerleştirerek olası HSYK kararları üzerinde yaygara koparmaya başladılar. Yaklaşık 1500 hakim ve savcının görev yerlerini değiştirecek olan kararname yedi savcı ve iki hakimi hedef alan bir operasyon olarak gündeme getiriliyor.

Günlerdir bu başlıkta haber yapan Star, Zaman ve Yeni Şafak gazeteleri dünkü birinci sayfa manşetlerini de HSYK kararnamesine ayırdılar ve aynı iddiayı ortaya attılar. Buna göre HSYK kararnamesinin gecikme nedeni son dakikada bir HSYK üyesinin Ergenekon savcı ve hakimlerinin görev yerlerinin değiştirilmesi teklifiydi. Gazetelerin iddiasına göre bu teklife başka bazı üyelerin (Adalet Bakanı ve müsteşarının) itiraz etmesi ile HSYK'da bir kriz yaşandı ve bu nedenle Kararname hazırlanamadı.

Star gazetesinde “Ergenekon uzmanı ve tahmincisi” Şamil Tayyar'ın imza attığı haberde, HSYK'nın söz konusu girişimde bulunacağının Star gazetesi tarafından ilk olarak 7 Temmuz'da gündeme getirildiği hatırlatılıyor ve dünkü gelişmelerin iddianın gerçekliğini kanıtladığı vurgulanıyor. Star 7 Temmuz'da konuyu manşetten gündeme getirmiş ve HSYK’nın her yıl Haziran ayında açıklanan yaz kararnamesi, Ergenekon savcı ve hakimlerini görevden almak için 3. iddianamenin açıklanması için geciktiriliyor’ iddiasında bulunmuştu.

Star gazetesi haberinde, Ergenekon savcılarının görev yerlerinin değiştirilmesinin teklif edildiği iddiasını KCK operasyonları ve faili meçhul cinayetlerle ilgili davalara bakan savcıların da aynı teklifle değiştirilmesinin istendiği iddiası ile genişletiyor. İddianın asıl ilginç tarafı, haberin yazarı Şamil Tayyar'ın HSYK'da ifadelerin aslında böyle kullanılmadığı, “öneride, KCK ve Ergenekon gibi isimler geçmediği” notuna, Star'da kullanılan ifadelerin neredeyse birebir aynılarının Zaman ve Yeni Şafak'ın gazete manşetlerinde rastlanıyor oluşunun eşlik etmesi.

Diğer yandan Yeni Şafak gazetesinin durumu daha fazla dramatize edebilmek için haberi “Hayat Dönüş Krizi” manşeti ile vermesi ve söz konusu teklifi verdiği iddia edilen HSYK üyesinin Ulucanlar katliamı ve “hayata dönüş” adı verilen cezaevi operasyonları sırasında Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olduğunu hatırlatması dikkat çekiyor.

HSYK Başkanvekili iddiaları yalanladı
HSYK üyeleri tarafından yapılan açıklamalarda, söz konusu gazeteler tarafından ileri sürülen içerikte, Ergenekon savcı ve hakimlerinin görev yerlerini değiştirmeye dönük bir teklifin gündeme getirildiği iddiası yalanlandı. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek de yaptığı açıklamada Ergenekon savcı ve hakimleri ile ilgili iddiayı “Türkiye’nin gündeminde her şey oraya dayandırılmaya çalışılıyor. Ancak bu iddialar doğru değil” sözleriyle yanıtladı.

HSYK'nın bağımsızlığını engelleyen ne?
HSYK ile ilgili söz konusu haberlerde dikkat çeken bir nokta, HSYK'nın kendisi hedef alınarak yargı bağımsızlığı önünde engel oluşturduğunun ileri sürülmesi. HSYK'nın 12 Eylül Anayasası ile getirilen bir kurum olduğu ve HSYK üyelerinin Yargıtay ve Danıştay üyeleri tarafından belirlendikleri hatırlatılarak HSYK'nın yargının bağımsızlığının önünde engel olduğu ileri sürülüyor. Ancak HSYK'nın yargı bağımsızlığına asıl engel olan yönü gözlerden kaçırılıyor hatta söz konusu gazete yazarları tarafından “Kararname krizinin” çözümü olarak öne sürülüyor: HSYK Başkanı'nın Adalet Bakanı olması. Yani bağımsız bir güç olduğu ileri sürülen yargı fiilen Adalet Bakanlığı'na bağlanmış oluyor. Söz konusu “Ergenekon konusunda duyarlı gazeteciler” HSYK'nın Danıştay ve Yargıtaydan gelen üyelerini (bunlar da Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır) HSYK'nın bağımsızlığını engelleyen unsurlar olarak gösterirken, Adalet Bakanlığı'nın HSYK'da Adalet Bakanı ve müsteşar olarak iki üye ile temsil edilmesini eleştirmek bir yana bunu olumlu bir durum olarak yansıtıyorlar.

Bakan istemezse
Şamil Tayyar dünkü yazısında Ergenekon savcı ve hakimleri ile ilgili verildiği ileri sürülen teklifin geçememesinin güvencesini Adalet Bakanı ve müsteşarı olarak belirttikten sonra aslında HSYK'nın bağımsızlığına sekte vuran durumu da özetlemiş oluyor: “Bakan ve müsteşar dışında 5 üye, istediği kararı çıkarma çoğunluğuna sahip. Ancak, HSYK, bakanlığın temsil edilmediği toplantıda karar alamıyor. Bakanlık, çoğunluğa tesir edemese de bu ‘altın’ oyu sayesinde sürece yön verebiliyor”.

Adalet Bakanı İsveç'e gitti
Kararnamenin bugün tamamlanacağı yolunda açıklamalar yapılırken, Kurul'a başkanlık etmesi gereken Adalet Bakanı daha önce ertelediği açıklanan İsveç gezisi için dün Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından yola çıktı. Bakan Sadullah Ergin'in Havaalanında gazetecilere herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındığı belirtiliyor. Öte yandan Kararname'ye son halinin verilebilmesi için Adalet Bakanı'nın imzasının gerektiğine dikkat çekiliyor.