Okullar açıldı, sorunlar diz boyu

İlköğretim okulları ve liseler, yeni eğitim ve öğretim dönemine bugün başlıyor. Toplam 14 milyon öğrenci ve 622 bin öğretmen ders başı yapıyor.

soL (HABER MERKEZİ) Yeni eğitim ve öğretim döneminin bugün başlaması nedeniyle, devletin yetkili kurumları bildik ve gerçeği yansıtmayan açıklamalar yaparken, eğitim alanının sorunları ciddi anlamda tartışılmayı ve çözülmeyi bekliyor. Kamucu eğitim örgütlenmesinin özellikle AKP hükümeti politikalarıyla büyük oranda yok edildiği ve piyasa koşulları ile belirlendiği bir dönemden geçiliyor.

Meclis eğitim konusunda "hassas"
2008-2009 Eğitim ve Öğretim yılının başlangıcında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı tarafından dün birer açıklama yayınlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eğitimin "Türkiye'de her dönemde öncelikli konu" olduğunu söyleyerek, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana, eğitimde kalitenin artırılması ve ülkedeki her bireyin aynı şartlarda eğitim imkanlarından yararlanabilmesi amaçlanmıştır" dedi. TBMM Başkanı Köksal Toptan, "Meclis'in eğitim konusunda hassas" olduğunu ve "bu alanda geçmişten beri hayati yasalar çıkartan" meclisin "bundan sonra da ülkemizin başta eğitim olmak üzere sağlık, ekonomi ve sosyal sorunlarının çözümü için iktidarı ve muhalefetiyle gayret göstereceğini" öne sürdü.

"Sorun var biliyoruz"
Köksal Toptan, "eğitimle ilgili yapılan gayretli çalışmalara rağmen kuşkusuz eksikliklerimizin ve sorunlarımızın olduğu da bir gerçektir. Sıkıntıların aşılabilmesi için devlet ve millet el ele vererek dayanışma içerisinde hareket etmek hepimizin ortak sorumluluğudur" diyor. Ama Toptan'ın, "eğitimin ne kadar önemli olduğunun bilincindeyiz. Yatırımlarımız içerisinde eğitim en başta geliyor. Hazırlanan bütçelerden artık en fazla payı eğitim almaktadır" sözleri gerçeği ifade etmiyor.

Eğitim-Sen'den "Eğitimin Durumu" raporu
Devlet yetkililerin gerçekleri yansıtmayan açıklamalarına karşılık, bazı eğitimci örgütleri ülkenin eğitim ve öğretimine ilişkin sorunları tespit ederek, çözüme yönelik çalışmalar yapıyor. Eğitim-Sen, 2008-2009 eğitim ve öğretim dönemine yönelik olarak hazırladığı "Eğitimin Durumu" isimli raporunda, Türkiye'de Gayri Safi Milli Hasıla'dan (GSMH) eğitime ayrılan payın, sosyo-ekonomik yapısı itibariyle bizden çok geride olan Barbados Adaları, Brunei Sultanlığı, Fildişi Sahilleri, Kiribati, Fiji, Vanuatu ve Honduras gibi ülkelerin bile gerisinde kaldığına işaret ediyor. Raporda ayrıca şu tespitler de yer alıyor:

-2002 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin yüzde 17,18'i yatırımlara ayrılırken, 2008'de bu oran yüzde 5,66'ya düştü.

-İlköğretimden yükseköğretime kadar yapılan tüm eğitim harcamaları açısından, Türkiye'de bir öğrenci için ortalama 1527 dolar ayrılırken, OECD ortalamasında bu miktar 7 bin 61 dolara ulaşıyor.

-Öğrenci sayısının her yıl belli bir oranda artmasına karşın okul, derslik ve öğretmen sayısı bu artışın oldukça gerisinde kalıyor. Açıklar giderilmiyor.

-Artan öğrenci sayısına rağmen, öğretmen sayısı aynı oranda artmıyor. Bu durumun en önemli nedeni eğitimde kadrolu istihdamın azaltılarak, sözleşmeli, ücretli ve benzeri esnek istihdam uygulamasının benimsenmiş olması.

-Dershanelere giden öğrenci sayısı 2002-2007 yılları arasında sürekli artış göstererek 1 milyon 71 bin 827'ye yükseldi. 2002 yılında özel dershane sayısı 2 bin 122 iken, 2008 yılında bu rakam 4 bin 31'e ulaştı.

-Öğretmen maaşının aylık gideri karşılama oranı ise yüzde 49 düzeyinde kalıyor.

-Okullaşma oranları kentlerden kırsala, batıdan doğuya doğru düşüş gösteriyor.

-Sınıf mevcutları büyük kentlerde ortalama 40-45 civarında. Sınıfların kalabalık olması eğitimin niteliğini olumsuz yönde etkiliyor.

-Ders kitaplarının içeriğinde bilimsel olmayan, ırkçı-gerici-cins ayrımcı öğeler yer alıyor.

-AKP hükümeti döneminde "kadrolaşma", eğitimin temel sorunlarından biri haline geldi.