NATO'ya göre Türkiye Ortadoğu'ya model

NATO Savunma Koleji'nde yayınlanan bir rapora göre Mısır için en iyi model ülke "dünyaya açık, açıkça ekonomik küreselleşmeden yana ve serbest ticaret prensiplerine saygılı" bir ülke olan Türkiye.

Son günlerde tüm dünyanın gözünü diktiği Ortadoğu ülkelerindeki halk hareketleri baskıcı yönetimlere karşı bir isyan niteliği taşıyor olsa da emperyalizme karşı net bir duruş henüz ortaya çıkmış görünmüyor.Şimdilik perde arkasında kalmaya çalışan ve sokaklara dökülen milyonların tepkisini çekecek bir açıklama yapmaktan kaçındığı gözlenen emperyalist merkezler ise, sürece ilişkin planlarını yapmaya başladı bile.

Birçoğu yıllardır ABD işbirlikçisi diktatörlerce yönetilen Ortadoğu halklarına önerilecek yeni modelin Türkiye olacağı artık açık açık konuşulmaya başlandı.

NATO komutanlarını ve diplomatlarını yetiştiren Roma’daki NATO Savunma Koleji'nin “Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halk hareketleriyle” ilgili araştırma raporunda hükümete karşı büyük protesto gösterilerinin devam ettiği Mısır için en uygun modelin Türkiye olduğu belirtilerek şu ifadeler yer aldı: "Bazıları için rahatsız edici olsa da tüm Arap kamuoyu mevcut Türk rejimini model olarak görüyor.”

“Küreselleşmeden yana, serbest ticaret prensibine saygılı
Raporda Türkiye’nin övgü ile bahsedilen özelliklerine bakılınca NATO’nun nasıl bir Ortadoğu istediği de anlaşılıyor.

Türkiye'deki rejimin şüphe götürmez şekilde cumhuriyet ve demokrasi olduğu ifade edilen raporda, "Türkiye'de ordunun artık iktidarı ele geçirmeye çalışmadığı ve bazı sınırların aşılmaması için hakemlik yaptığı” belirtildi.

Raporda ayrıca "Türkiye dünyaya açık. Açıkça ekonomik küreselleşmeden yana ve serbest ticaret prensiplerine saygılı. Sağlam ve güçlü temele dayanan ekonomik büyümesi inanılmaz. Her şeyden önce dengeli dış politikasıyla kendisiyle gurur duyuyor" denildi.

Orta yolu bulalım: Türkiye
Raporda, İran'ın Şiileştirme politikasını ve Suudi Vahabiliğini reddeden birçok Arap’ın Türkiye'yi "makbul orta yol temsilcisi" olarak gördüğü anlatılırken, Mısırlı siyasetçilere de, "Türk modelinden ilham alarak İslam ve Batı'ya açık ve Kıpti Hıristiyanları koruyacak dengeli bir rejim oluşturmaları" tavsiyesi verildi.

Cezayir: Henüz korkacak bir şey yok
Raporda yalnızca Mısır’a değil, halk hareketleri olan diğer ülkelere de değiniliyor. Savunma Koleji'nin kıdemli analisti ve Ortadoğu Araştırma Programı Başkanı Pierre Razoux tarafından kaleme alınan raporda, Cezayir için, burada durumun çok kaygan olsa da kısmen ifade özgürlüğü bulunduğu, iktidar partisiyle ordu arasında tam mutabakat olduğu, petrol ve doğalgaz gelirlerinin hükümet için emniyet sübabı niteliği taşıdığı belirtildi.

Fas: Raporda Fas konusunda da Kralın, ifade özgürlüğünün az da olsa genişletilmesi, mütevazı reformlar ve ekonomide ümit veren yatırımlara güvendiği anlatıldı.

Libya: Libya'daki aşiret yapısı ve nüfusun az olması, petrol gelirleriyle sağlanan refahın sosyal barışı güvence altına aldığı kaydedilen raporda, durumun çok daha karışık olduğu Yemen dışındaki Ortadoğu rejimlerinin çeşitli güvencelerinin bulunduğu belirtildi.

Raporda, bölgede kısa vadede Mısır ve Filistin yönetiminin tehdit altında olduğu ve her iki rejimin düşünülenden daha kısa sürede çökebileceği dile getirildi.

Mısır: raporda Mısır ile ilgili olarak ise şu ifadeler yer aldı: "Tunus halkından farklı olarak Mısır toplumu, Müslüman Kardeşler'in kayda değer etkisi nedeniyle İslami söyleme çok daha açık. İslamcılık, kendini rejimin dayanak noktası gören orduya da nüfuz etmiş durumda. Eğer gösteriler çok büyük baskı oluşturursa ordu bölünebilir. Nüfusun yüzde 13'ünü oluşturan 10 milyonluk Kıpti Hıristiyanların, Müslüman Kardeşler korkusuyla mevcut rejimi desteklemeye devam etmesi siyasi senaryoyu daha da zorlaştırıyor."

(soL -Haber Merkezi)