Nagehan Alçı Küba’yı anlatırsa…

Nagehan Alçı bugünkü yazısında tatil için gittiği Küba’da başından geçenleri anlatmış. Anlattıklarına bakılırsa Alçı Küba’da çok ‘zor’ günler geçirmiş, ya da gitmiş, görmüş ama anlamamış...

Nagehan Alçı bugünlerde eşi Rasim Ozan Kütahyalı ile birlikte dünyanın Türkiye’den uzak çeşitli köşelerinde dolaşmaya devam ediyor. Tabi bu arada yazılarını yazmayı da ihmal etmiyor. Alçı bugün yazdığı yazıda ‘tuhaf bir yer’ olarak nitelendirdiği en son durakları Küba’dan bahsetmiş. Anlattıklarına bakılırsa Alçı'nın başından geçenler "korku filmlerini aratmayacak cinsten."

Alçı yazısında "insan doğasına aykırı komünist sistemin bir halkı nasıl mahvedebileceği"nden, insanların Küba’da yalnızca "sefaleti ve çileyi paylaştığından" dem vurmuş, hayıflanmış. Demiş ki "Küba, halkını sömüren ‘diktatörün’ ülkesi."

Hal böyle olunca insan kendine sormadan edemiyor: Alçı gerçekten Küba’ya gitmiş olabilir mi? Bu soruya yazının sonunda cevap verelim.

Havana’da iki gün kaldıktan sonra kocasıyla kafa dinlemek için Cayo Santa Maria’ya gitmişler. Bir de bakmışlar ki adada koca bir tatil köyü, şaşırmışlar! Turizm bölgesinde koca tatil köyünün işi ne! Alçı sonra devam ediyor: “Deniz desen, rüzgârdan gözünü açamadığın boş bir kıyı... Bir de üzerine eşi benzerine Türkiye’de rastlanmayan muson yağmuru başlamasın mı? Dün gece sabaha kadar yıldırımlar ve gök gürültüsüyle neye uğradığımızı şaşırdık.”

Cayo Santa Maria’daki deniz kıyılarının boş olmasına, Alçı’nın şaşırması normal. O güzelim kıyılarda yalılar, yirmişer katlı apartmanlar göremeyince Alçı içinde büyük bir boşluk hissetmiş olmalı.

Alçı, otel çalışanlarının durumuna da değinmiş. Demiş ki çalışanların aylık maaşları 20 dolar ve paralarının reel karşılığı yok. Bir aylık maaşlarıyla oteldeki bir öğünlük yemeği bile karşılayamıyorlar. Alçı’nın acaba Kübalıların benzer yemekleri ücretsiz olarak okullarında ya da işyerlerinde yediklerinden haberi var mı? Muhtemelen yok. Alçının muhtemelen temel iktisat bilgisi de yok. Reel gelir hesabı yaparken o ülkedeki en çok tüketilen mal ve hizmetlere değil de turistlere yönelik olan yemek fiyatlarına bakması Alçı’nın temel ekonomi bilgisinden yoksun olduğunu gösterir nitelikte.

Alçı devam ediyor: “Turistlerin bıraktığı en basit bahşiş bile Kübalılar için çok büyük para. Bu da tabii o paraya ulaşmak için her türlü yolun kapısını açıyor... 5 dolar bahşiş alabilmek için her şeyi yapabilecek bir insan malzemesi oluşturmuş buradaki 'komünist kapitalizm'!”

Alçı yine bir şeylerden haberdar olmasa gerek. Küba’da işçiler aldıkları bahşişleri sendikalara veriyor ve devlet bu paraları halk için kullanıyor. Tabii komünist sistemin insan doğasına aykırı olduğunu düşünen birisinin bunu anlayabilmesi ise biraz zor gözüküyor.

Alçı spekülasyona devam ediyor : “…devlet seçkinleri ve yakınları 'daha eşit'. O ufacık komünist politbüro elitinin keyfi yerinde.” Alçı’nın diğer iddialarında olduğu gibi bunu da neye dayandırdığı belli değil. Acaba Alçı Küba’dan yazınca söylediklerinin daha inandırıcı olduğunu mu sanıyor?

Alçı, gelişmiş ülkelerde işsizlik rekorlar kırarken Küba’da bu oranın yüzde ikilerde olduğundan ortalama yaşam süresinin yaklaşık 76 yıl olduğundan Türkiye'de 600 kişiye bir doktor düşerken, Küba'da bu sayının 150 olduğundan Küba’da kürtaj yasağının bulunmadığından neden Küba’da okuma yazma bilmeyen hiç kimsenin olmadığından kadınların işgücüne katılma oranından çocuklara bozuk süt içirilmediğinden ABD’nin, doğal kaynakları oldukça sınırlı olan Küba’ya yaklaşık 50 yıldır insanlık dışı bir abluka uyguladığından neden bahsetmiyor?

Sonuç olarak, Alçı’nın Küba’ya gidip gitmediği sorusu önemsizleşiyor. Bugün her fırsatta Fidel’e, Che’ye küfreden Alçı’nın Küba halkının sahiplendiği değerlere de küfretmesi için Küba’ya gitmesine gerek yok.

(soL- Haber Merkezi)